17.01.2009


---SİLVER BIRCH---
RUHSAL ALEMİN IŞIĞI
RUH VE MADDE YAYINLARI

SİLVER BİRCH KİMDİR?

Soru- Silver Birch kimdir? Bedensiz bir kızılderilinin astral bedenini kullandığınız doğru mu?

Silver- Ben kızılderili değilim. Kullandığım beden, fizik bedenini terk etmiş bir kızılderilinin astral bedenidir. Rehberlik görevine başladığımda bana bu beden sunuldu. Bir birey olarak yeryüzündeki yaşamım, bedenini kullandığım kızılderiliden çok daha gerilere gider. Benim gibi birinin sizinle iletişim kurabilmesi için bir dönüştürücüye ihtiyaç var. Geçmişte kim olduğumu söylemenin bir anlamı yok, çünkü bunu doğrulayacak bilgiye sahip değilsiniz. Kim olduğumla değil, ne öğretmeye çalıştığımla ilgilenseniz daha iyi olur. Geçmişte bir firavun olduğumu söylemem neyi değiştirir ki? Bu tür etiketler sizin dünyanızda bir anlam ifade eder, benim dünyamda ise hiçbir şeydir. Bizim için önemli olan tek şey ruhtur. Bazıları yaşımı merak ediyor, öğretmeye çalıştığım bilgelik kadar yaşlıyım ben!

ÖZGÜR İRADE VAR MI?

Soru- Özgür irademiz mutlak mı, yoksa kısmen mi özgür? Yaşamımızın akışını değiştirebilir miyiz?

Silver- Özgür iradeye sahipsiniz, sınırlı da olsa kendi seçiminizi yapabilirsiniz. Yaşam şans, kaza ya da tesadüf değildir, değişmez doğa yasalarının kontrolü altındadır. Varlığın her yönü doğa yasalarından kaynaklanır, bir seçim yaptığınızda yasa işlemeye başlar. Her şey neden ve sonuçtan, ekmek ve biçmekten ibarettir, aksi takdirde dünya kargaşa içinde olurdu. Nereye bakarsanız bakın, doğa yasalarının işleyişinde sonsuz zekaya ait sonsuz planın kanıtını görürsünüz. O kanıtı mevsimlerin sırayla gelişinde, gezegenlerin hareketinde, gelgit olayında ve sonsuz sayıdaki çiçek türünün boy atmasında bile görebilirsiniz.
Sabahları geç uyanabilirsiniz, yürüyebilir ya da arabaya binebilirsiniz, öfkelenebilir ve tekrar sakinleşmeyi umabilirsiniz, özgür iradenizle pek çok şey yapabilirsiniz, ama güneşin doğmasını önleyemezsiniz, fırtınayı durduramazsınız, bunlar gücünüzü aşar. Seçim hakkınız sınırlı olduğu için özgür iradeniz de sınırlıdır. İradenize konulan bir başka sınır daha vardır, o sınır evriminizde ulaştığınız zihinsel ve ruhsal aşamadır. Öldürebilirsiniz ama karakteriniz öldürmenizi engeller, yani seçim hakkınız olduğu zaman bile, o an kim ve ne olduğunuz seçimlerinizi sınırlar. Evrendeki pek çok şey gibi çelişki içindesiniz, ama her zaman sınırlamalar içinde özgür iradeye sahipsiniz.


Soru- Geleceği görebilseydim beni neyin beklediğini bilirdim. Eğer zaman “sonsuz şimdiyse” özgür iradem nerede devreye girecek?

Silver- Evet zaman sonsuz şimdidir, geçmiş ya da gelecek yoktur. Geçmişinizi ya da geleceğinizi tayin eden zamanla ilişkinizdir. Geleceği görme dediğiniz şey, fizik dünyanın sınırlarından çıkıp geleceği gördüğünüz andaki durugörü veya uyum yeteneğidir. Bu yolla harekete geçirdiğiniz sebebin sonucunu, yani özgür iradenizin neyi yarattığını görürsünüz. Ancak bu zamanı değil zamanla olan ilişkinizi etkiler. Bu yüzden özgür iradeniz her zaman sonsuz şimdide devreye girer. (Sayfa: 23-28)

REENKARNASYON

Soru- Rehber varlıklarla spiritüalistler arasında reenkarnasyon konusunda neden fikir ayrılığı var?

Silver- Bazıları bildiği bazıları da bilmediği için, bu bir deneyim sorunu. Ruh aleminin derece derece olduğunu bilmelisiniz, orası herkesin eşit düzeyde olduğu tek düzlemli bir dünya değildir, ruhsal gelişmeye göre derecelere ayrılmıştır, ruhsal olarak yükseldikçe reenkarnasyonun varlığını daha iyi anlarsınız. Reenkarnasyonun zorunlu olup olmadığını bana hep sorarlar, bu zorunluluktan anladığınız şeye bağlı. Kimse size dünyaya dönmenizi emretmez. Ama ders almanız, hizmet etmeniz gerektiğini biliyorsanız ya da telafi etmeniz gereken bir hatanız veya yapmanız gereken bir iyilik olduğunu hissediyorsanız buna zorunluluk demek doğru olmaz, çünkü bunu istediğiniz için yaparsınız.


Soru- Bugün gezegenimizin nüfusu hiç olmadığı kadar kalabalık, eğer dünyaya gelecek belirli sayıda ruh varsa, bu kadar çok ruh nereden geliyor?

Silver- Siz dünyanızda ruh yaratamazsınız. Yaptığınız iş ruhların ortaya çıkması için kanal açmak, ruhun doğabileceği, birey haline gelebileceği bir araç sağlamaktır. Ruh sonsuzdur ve sonsuz ölçülemez. Dünyanızda önceden yaşamış başkaları da var, onların yerine getirmeleri gereken görevleri, telafi etmeleri gereken hataları var, bir şey başarmaları gerekiyor. İşte bu zamanda gelenler onlardır. Ruhlar nereden geliyor diye sordunuz, ruh bir yerden gelmez, o hep var olmuştur. İnciliniz “Tanrı ruhtur” der.


Soru- Ruhun pek çok parçaya ayrıldığını söylediniz, sadece bir parçası dünyaya gelip diğerleri başka kürelere mi gidiyor?

Silver- Ruh fizik bedeni desteklediği için dünyada yaşıyorsunuz, ruh geri çekildiğinde canı kalmayan fizik beden ölür. Ruhun dünyadaki adınıza benzer bir adı yoktur, Tanrısal olduğu için sonsuzdur, sonsuz olduğu için de sonsuz sayıda tezahür eder. Ben ruhu anlatmak için çok sayıda yüzü olan elmas benzetmesini kullanıyorum. Elmasın (ruhun) yüzleri deneyim kazanmak, mükemmele doğru evrimleşmesini sağlamak için dünyaya farklı zamanlarda gelebilirler. Nadiren de olsa birbirini andıran iki varlığın benzerliği, aynı anda dünyaya gelen elmasın (ruhun) iki ayrı yüzü olmalarından kaynaklanmaktadır. Bu yüzden aralarında bir uyum vardır, çünkü aynı bütünün parçalarıdırlar. Onlar, elmasın (ruhun) evrimleşmesine yardım edecek bilgi ve deneyime katkıda bulunmak için dünyaya gelen parçalarıdır.


Soru- Çok sayıda yüzü olan elmas diye tarif ettiğiniz “grup ruhunu” daha iyi açıklayabilir misiniz? Bu bir aile grubu mu, yoksa aynı ruhsal statüde aynı hedefe sahip varlıklar mı?

Silver- Eğer aileyi kan bağı anlamında kullanıyorsanız grup ruhları o anlamda bir aile değildir, onlar ruhsal akrabalığa sahip bireylerden oluşur. Aynı elmasın yüzleri oldukları için birbirlerine çekilirler. Yapılacak işle ilgili amaçlar için bu elmasın parçaları bütüne yardımcı olacak türden deneyim edinmek üzere dünyanıza gelebilirler ve gelmektedirler. Hepimiz aynı ruhun parçalarıyız, çünkü ruh yaşamın özüdür. Kesin şekilde söylemek gerekirse can bireyselleşmiş ruhtur, yani bir bakıma tüm yaşam birdir, ruh tektir, ancak ruh sonsuz olduğu için sonsuz sayıda tezahür eder. Dünyanızda insanlar grup oluşturur, belli bir hizmet için birleşirler, bizim dünyamızda da planın bir parçası olan görevleri yerine getirecek gruplar vardır. Eğer dünyanızda bir grup ruhu varsa, bireysel ruhlar arasında akrabalık ya da benzerlik vardır.


Soru- Şu anda bireylerden oluşan grup ruhları milyonlarca yıl sonra tek bir grup halinde birleşecek mi?

Silver- Hayır, çünkü süreç sonsuzdur, mükemmelliğe asla ulaşılamaz, mükemmelliğe attığınız her adım yeni bir mükemmellik hedefi yaratır. Mükemmel olamazsınız, çünkü bu evrimin sonu olurdu, dahası Tanrısallığın sonu olurdu. Bu öğrenmeye benziyor, öğrenmenin, bilgelik ve anlayış kazanmanın sonuna geldiğinizi söyleyemezsiniz. Merhamete sınır koyamazsınız, sevginin sonuna vardığınızı söyleyemezsiniz. Kısaca, siz yaklaştıkça mükemmellik uzaklaşır.


Soru- İkiz ruh ne demektir?

Silver- Bütünün iki yarısı olan benzerler bir araya geldiklerinde ikiz ruh oluşur. Onlar olgunluk ve evrimin aynı aşamasındadır. Evrende her ruhun benzeri vardır, ama genellikle aynı enkarnasyonda birbirleriyle karşılaşmazlar.Varlığının diğer yarısıyla aynı enkarnasyonda karşılaşan insan yeryüzünde cenneti yaşar.


Soru- Bazı varlıklar neden hiç madde aleminde enkarne olmuyorlar?

Silver- Amaçları evrenin yönetimine hizmet etmek olan bazı hiyerarşik varlıklar madde alemlerinde enkarne olmazlar, yani dünyada enkarne olmayan bazı göksel varlıklar vardır. Onların olgunlaşmak için dünya formlarına ihtiyaçları yoktur, siz onlara üstatlar diyorsunuz.


Soru- Binlerce insanın savaşlarda, kazalarda ölmesi karmayla mı ilgili? Acaba savaş bir ulusun karması mıdır?

Silver- Karma, doğa yasalarının işleyişini ifade eden bir sözcüktür, kimse bu yasalardan kaçamaz. Karma Büyük Ruh tarafından adaletin sağlanması için tasarlanmıştır. Eğer karmanın iptal edilmesi, neden sonuç yasasına müdahale edilmesi mümkün olsaydı Tanrısal adaletle alay edilmiş olurdu. Doğa yasası ruhsal olarak herkesin tam da hak ettiğini almasını sağlar. Bu yasa sadece bireyler için değil uluslar için de geçerlidir. Eğer bir ulusun fertleri savaşı seçiyorlarsa bu onların sorumluluğunda olan bir iştir, yani ulusun karmasını yaratma sorumluluğu onlara aittir.


Soru- Dünyadaki felaket ve trajediler hakkında ne düşünüyorsunuz?

Silver- Size olaylara sadece fiziksel açıdan bakmamayı öğretiyorum, fizik ölçüyle sonsuzu ölçemeyeceğinizi anlamaya çalışın. Fizik açıdan baktığınızda dünyanız adaletsizliklerle dolu, ruhi açıdan ise denge halinde. Karşılaştığınız trajediler genellikle bizim için lütuftur, çıkarınıza olanlarsa trajedidir. Bizim dünyamızda çok az değeri olan ya da hiç değer taşımayan şeylere çok önem veriyorsunuz. Servete ve güce duyulan arzudan söz ediyorum, hırs ve açgözlülük pek çoğunuzu harekete geçiriyor. (Sayfa: 29-45)

DOĞUMDAN ÖTE DÜNYAYA

Soru- Diyelim ki bin kişi aynı anda boğuldu, bunların tümü aynı anda gitmeye hazır mıydı, sizce onlar için takdir edilen ömür aynı mıdır?

Silver- Takdir edilmiş diyorsun, kim ve ne tarafından takdir edilmiş? İma edilen, bunun Büyük Ruh tarafından düzenlenen bir olay olduğu, ama Büyük Ruh böyle çalışmaz. Doğa yasaları varlığın her yönünü kontrol eder. Siz ölümü trajedi olarak görüyorsunuz, ama o bizim için trajedi değil. Ölüm özgürlüktür, çünkü ruhun ruh olarak doğumudur, dünyanızın tüm sorunlarından kurtulmadır, ceza değil ödüldür!


Soru- Ölümden sonra insanlar birbirleriyle nasıl iletişim kurarlar?

Silver- Bizim dünyamıza geldiğinizde fizik bedenlerinizden sıyrılmış olursunuz. Onların kopyasına sahipsinizdir, ama konuşmazsınız. Nispeten düşük alanlar hariç, zihinden zihine aracısız ve dil kullanılmasını gerektirmeyen bir iletişim metodunun varlığını keşfedersiniz, düşünce dilden her zaman üstündür. Yiyecek ve içeceğe ihtiyacınız yoktur, çünkü beslemeniz gereken bir fizik bedeniniz yoktur, gıdası yaşadığınız ortamdan gelen ruhsal bir bedeniniz vardır. Hiç batmayan bir güneş vardır, dolayısıyla karanlık yoktur, yani uyumanız da gerekmez. Gizleyeceğiniz hiçbir şey yoktur, ruhsal olarak çıplaksınızdır, bahaneye, gizlenmeye gerek duymazsınız, neyseniz osunuzdur.
İletişiminizi sadece bulunduğunuz ruhsal düzeydeki varlıklarla kurabilirsiniz, daha yüksek düzeylerle ilişki kuramazsınız, çünkü evriminiz buınun için yeterli değildir. Sizden aşağıdaki düzeylere aracısız inebilirsiniz, diğerlerinin ne düşündüğünü bilirsiniz, onlar da sizin düşüncelerinizi bilirler. Düşüncede dil sorunu olmadığı için hiç zorluk çekmezsiniz.
Ama astral küreler ruh aleminin yeryüzüne en yakın yerleridir, buralar ruhsal bilinci pek kıt varlıklarla doludur, gerekli olduğunu sandıkları için hala dili kullanırlar.


Soru- Biz fiziksel gözlerimizle görürüz, siz nasıl görüyorsunuz?

Silver- Ruh gözüyle görürüz, biz kör değiliz! Aslında siz gözlerinizle görmez, kulaklarınızla duymazsınız, algılama zihniniz kanalıyla gerçekleştirilir. Eğer beyniniz görevini yapmıyorsa ve zihniniz çalışmıyorsa gözlerinize çarpan ışınların hiçbir anlamı yoktur, kulağınıza ulaşan titreşimlerin de. Beyninize ulaşanları idrake çeviren zihindir, gözün görme yeteneği yoktur, o sadece ışınları yakalama vasıtasıdır. Bir kameranın merceği gibidir, ne yaptığının farkına varmadan otomatik olarak görevini yapar. Şuur dediğiniz şey, beynin elde ettiği görüntünün zihinde idrake çevrilmesidir. Eğer beyniniz hasara uğrarsa, idrak yok olacağı için gözlerinizle hiçbir şey göremezsiniz.


Soru- Kitap okumaktan bahsettiniz, bu düşünce biçiminde bir okuma mı?

Silver- Biz her şeyin kopyasına sahibiz. Dünyanızda yazılmış her şeyin kopyasının bulunduğu kütüphanelerimiz vardır. Gerektiğinde bu literatüre bakar, inceler ve bilgi ediniriz. Müzik ve sanattan da haberimiz var, dünyanızdaki her tür bilgiye ulaşabiliriz.


Soru- Sizin de bizim gibi yüzünüz var mı?

Silver- Elbette var. Bireysellik her ruhun kalite işaretidir, hiçbir ruhun benzeri yoktur, hatta ikiz ruhlar bile ruhsal olarak aynı değillerdir. Mükemmelliğe ulaşma süreci yüzsüz ve şekilsiz olmamızı gerektirmez. Dünyanızı terk ettiğim zaman hiyerarşik düzeye ait bazı varlıklarla karşılaştım, bunlar tümüyle bireydi. Kusurun az, kusursuzluğun çok olduğu bir aşamaya kadar gelmişler, ama bireyselliği terk etmemişlerdi. Bakın, tezahür edebilmesi için ruhun mutlaka bir form alması gerekir, form almadığı sürece ruh tanınamaz ve bilinemez.


Soru- Yaşadığınız dünyanın fiziksel olmadığını söylediniz, o dünyayı düşünceyle mi yaratıyorsunuz?

Silver- Düşünceyi göremez, duyamaz, tartamaz ve ölçemezsin, bu konuda fiziksel hiçbir ölçün yok. Yine de düşünce yaptığın her şeyden sorumlu, çünkü o davranışın habercisi, onsuz hiçbir davranış olamaz. Dünyanızda düşündüğünüz şey fiziksel bir davranış şeklinde gerçekleşir, bizim dünyamızda ise düşündüğümüz şey ruhsal olarak gerçekleşir. Fizik dünya sizin için ne kadar gerçekse bizimki de o kadar gerçektir. Bizim dünyamızdaki düşünce sizin kürenizdeki madde kadar gerçektir.
Şimdi diyeceksiniz ki fizik dünyada düşüncemizden bağımsız objektif bir gerçeklik var, işte dağlar var, nehirler var. Ama bilinciniz her zaman farklı öyle değil mi? Bizim dünyamızda yaşam değişik düzeylerde sürer. Bir düzeydeki objektif gerçeklik o düzeyde bulunanlar için aynıdır, onların da dağları, nehirleri, kuşları ve çiçekleri var, ayrıca her bireyin kendi düşünceleriyle yarattığı şeyler var, çünkü bizim maddemiz çok akışkan, düşünceyle şekil alabilecek durumda. Bir bakıma bizim dünyamızın ruhlaşmış maddeden oluştuğunu söyleyebilirsiniz. Sizin maddeniz ise atomlar ve atom altı parçacıklardan oluşuyor, maddeniz sadece görünüşte fizikseldir, katılığı yanıltıcıdır!
Değişik düzeylerde tezahür eden çok sayıda bedene sahipsiniz. Fizik bedeni terk ettiğinizde eterik bedeni kullanır, kendinizi onun vasıtasıyla ifade edersiniz, çünkü o fonksiyonlarınızı yerine getirmeniz için gerekli titreşime sahiptir. Dünyada fizik bedeniniz size ne kadar gerçek geliyorsa öldükten sonra eterik bedeniniz de o kadar gerçek gelecektir. Bu tamamen faaliyet gösterdiğiniz düzlemle ilgili bir mesele. Rüyada gördüğünüz gemi de gerçektir, ama uyandığınızda onu hayal zannedersiniz.
Şu anda rüya görmediğinizi nereden biliyorsunuz? Siz aslında bir rüyadasınız. Bize göre, ruhsal gerçeğe uyanmadığı için dünyada milyonlarca rüya gören insan var! Konu dönüp dolaşıp bedenden ibaret olmadığınızın farkedilmesine geliyor. Siz ruhu olan bedenler değil, bedeni olan ruhlarsınız, arada dağlar kadar fark var. Kişiliğinizi gerçek sanıyorsunuz, oysa kişilik yeryüzü varlığınız için takındığınız bir maskedir, dünyadaki varlığınız sona erdiğinde maske kaldırılıp atılır.


Soru- Kişilik ile bireysellik arasındaki farkı açıklar mısınız?

Silver- Onlar çok farklı şeyler. Kişilik, fizik beden vasıtasıyla ifade edilen bireyselliğin kapsamındadır, yani yeryüzünde bireyselliğin tezahür biçimlerinden biridir. Bireyselliğin dünyadaki kişilikle sınırlı olmayan birçok yönü var. Öldükten sonra sizi varlığın daha yüksek tezahürlerine taşıyacak olan da bu yönlerdir. Bireysellik geliştikçe kişilik erimeye başlar. Bizim dünyamız sizinkinden gelen insanlardan oluşuyor, bize evrimleşmemiş ruhlar göndermeseydiniz gelenler bizi sıkıntıya sokmazdı. En düşüğünden en yükseğine kadar her çeşit ruhun etkisine açıksınız, ama kendinize benzeyeni çekersiniz. Kötü kötüyü, kutsal olansa kutsalı çeker, doğa yasasının işleyiş tarzı böyledir.
Düzeltmemiz gereken bir şey de ruh aleminin coğrafyasıyla ilgili görüşünüzdür. Bazıları sanki ellerinde harita varmış gibi yedi küreden bahsedip duruyor. Ruhsal alem bir kürenin bir diğerine karıştığı ve birleştiği dereceli bir var oluştur, arındıkça bir küreden diğerine geçersiniz.


Soru- Öldükten sonra ruh alemine geçiş nasıl gerçekleşiyor?

Silver- Ölüm anında acı çekmezsiniz, eğer geçiş kolay olmazsa doktorlarınıza benzer varlıklar hazır beklerler. Ruhla maddeyi birbirine bağlayan kordon kopuncaya kadar sevdiği kişiler bireyin dünyamıza geçişine yardımcı olurlar. Bundan sonraki aşama uyanmadır. Uyanma gelen varlığın bilinç düzeyine bağlıdır, ölümden sonra yaşamın devam ettiğine inanmayanlar ya da yanlış fikirlerle donatılmış olanlar uyanmak için oldukça uzun bir süre beklemek zorunda kalırlar. Bu uykuya benzer bir dinlenme sürecidir, varlığın olan bitenin farkına varması ve kendiliğinden uyanması gerekir. Ölüm sonrası hakkında bilgi sahibi olanlar bu tür zorluklar yaşamaz, ruhsal aleme hızla uyum sağlarlar. (Sayfa: 46-78)

SOSYAL SORUNLAR HAKKINDA

Soru- Hoşgörü hakkında açıklama yapabilir misiniz?

Silver- Hoşgörü spiritüelliğin özüdür, bağnazlık varsa spiritüellik yoktur. Hoşgörülü ol demek iyi, katılıyorum, ama somut dünyaya göre hoşgörünün ne olduğu tanımlanmalıdır. Elbette eziyet ve kötülüğe karşı hoşgörülü olamayız. Ruhsal doğanız geliştikçe insanlara karşı daha hoşgörülü ve şefkatli olursunuz, ama bu kötülük, işkence ve hainliğe karşı hoşgörülü olmanızı gerektirmez. Hoşgörü, sizden daha az bilgi sahibi olduğunu fark ettiğiniz insanlara gösterilmelidir, çünkü onlar bazı şeyleri ne yaptıklarını bilmeden yaparlar.


Soru- Kürtaj doğa yasasına aykırı mıdır, doğum kontrolü uygulamak yanlış bir şey mi?

Silver- Önemli olan niyettir. İster ekonomik, ister sağlık, isterse bir başka sebepten olsun doğum kontrolüne iyi niyetle karar verilmişse bunda yanlış bir şey yoktur, yani doğum kontrolü uygulanabilir. Ama kürtaj daha başlangıcından itibaren yanlıştır. Bakın, sizin yaşam yaratma gücünüz yok, sadece yaşamı devretme gücünüz var. Bir yaşamı yok etmeye hakkınız yok, çünkü kürtaj cinayetle akrabadır. Hamilelik anından itibaren ruh kadının rahmine doğmuştur, fiziksel ifade vasıtasını yok edebilirsiniz, ama oradaki ruhu asla yok edemezsiniz. Kürtaj, doğal olarak gelişmekte olan ceninin ruhuna müdahale etmektir. Buna rağmen niyetin doğru olduğu koşullar da vardır.
Benim dünyamda kürtajı destekleyen evrimleşmiş bir varlık bilmiyorum, kürtaj fiili onaylanamaz. Kürtaj uygulayanlar sadece maddeden değil, canlı bir varlıktan kurtulduklarını fark etselerdi kürtaj azalırdı. Aslında kürtajla yok ettiğiniz şey ruhun giysisidir, ruhu asla yok edemezsiniz, o benim alemimde yaşamaya devam edecektir. Eğer ruhun bedenlenmeye ihtiyacı varsa, ne yaparsanız yapın kendini ifade edecek vasıtayı eninde sonunda bulacaktır.


Soru- Makineye bağlı olarak bitkisel hayat yaşayan insanların ötenazi ile öldürülmesini onaylıyor musunuz?

Silver- Hayır onaylamıyorum, çünkü olaya yanlış açıdan bakıyorsunuz. Makineye bağlanmış insana fiziksel değil ruhsal açıdan bakmalısınız. Ruhsal olarak hizmet edilecek bir amaç, öğrenilecek bir ders, tadılacak bir deneyim vardır. Bu insanların öldürülmesine, öldürme sebebi fiilin ağırlığını hafifletse bile kesinlikle karşıyım. Ne zaman öldürülecekleri konusundaki kararı başkalarına bırakmakla onlara sahip olmadıkları bir güç veriyorsunuz, ayrıca onlar bu kararın sorumluluğunu taşımak zorunda da değiller.
Acı çekmenin de bir amacı var, acı ruhu etkileyen bir vasıta olduğu için gereklidir, çünkü bireyi ruhen, bazen de bedenen güçlendiren gizli güçleri harekete geçirebilir. Acı çeken insan hayatı tamamen farklı bir açıdan görmeye başlar. İyileşmesi imkansızdır diye hiçbir insandan vazgeçmeyin, “çıkmayan canda ümit var” atasözünüz çok doğru. Ruh bedenin iyileşmesini ve güçlenmesini sağlayabilir ya da onun ölmesine izin verebilir.
Dünyadaki tüm yaşamınız saf mutluluk olsaydı, artık fark etmeyeceğiniz için mutluluk bir anlam ifade etmezdi, acıyla tanıştığınız için mutluluğu tanırsınız. Acı genellikle yaşamınızın amacını takdir etmenizi sağlayan araçtır. Ruhun gözlerinin açılması acı, keder, hastalık, kriz ve ölüm sayesinde olur, pek çok insan gerçekleri böyle idrak eder. Acı her zaman olacak, ancak insanların kasten yarattığı gereksiz acı Tanrının planının bir parçası değildir.


Soru- Kişi intihar ederse sebep sonuç yasası yine işler mi?

Silver- Sebep sonuç yasası her zaman işler, sebep sonuç yasası işlediği için doğarsınız, ölümünüz de sebep sonuç yasası işlediği için olmalıdır. Kısa devreyi, müdahaleyi seçerseniz doğal akışı kesmiş olursunuz, bunun bedeli ödenmek zorundadır. Daha evvel de belirttiğim gibi ölüm tıpkı elmanın olgunlaşıp ağaçtan düşmesi gibi gelmelidir. Eğer olgunlaşmadan elmayı daldan koparırsanız meyvenin tadı iyi olmaz. Hazır olmadığı halde ruh bedenden çıkmaya zorlanırsa bir bedel ödenmelidir, sebep sonuç yasası böyle işler. İntihar etmeye
hakkınız yok, çünkü tablonun tamamını göremezsiniz, sadece fiziksel olanı görebilirsiniz. Doğmanın da ölmenin de bir zamanı vardır. Siz can bahşedemez ve can alamazsınız, yaşam Büyük Ruha aittir. (Sayfa: 79-95)

UYUM İÇİNDE YAŞAMAK

Soru-
İnsanlar sevgi kelimesini papağan gibi kullanıyorlar, bu işte anlamadığım bir şey var.

Silver- Sevginin dünyanızda en çok istismar edilen kelime olduğunu düşünüyorum. Sevgi hizmetle, merhametle, iyilikle, şefkatle ifade edilir. Sevgi, şartlar ne olursa olsun yardım etmek demektir, benliği unutmak demektir. Tüm yapabileceğiniz örnek olmak ve diğerlerinin sizi izlemesini ummaktır. Yeryüzünde sevgi nefretin yerini aldığında, şefkat zulmü kovduğunda, merhamet ve hoşgörü çoğunluğun yaşam biçimi olduğunda dünyanızı sürekli kemiren kötülüklerden kurtulmuş olacaksınız. Maddeciliğin ürünü olan hırs, açgözlülük, bencillik, şiddet ve sefalet ancak sevgiyle yok edilebilir. Mecliste yasa çıkararak bunları önleyemezsiniz.


Soru- Ruh alemine göre günah nedir?

Silver- Bana göre günah, işleyene ve diğerlerine zarar veren şeydir. Günah, işleyeni alçaltan, diğerlerini de yaralayan şeydir. Haset, tamah, kıskançlık ve kötülük günahları vardır. Günah hizmet etmenin tersidir. Ruhsal yasaya karşı gelmek de günahtır, ama insanın yaptığı yasalar için her zaman aynı şey söylenemez. Ruhsal standartları korursanız neyin günah olduğunu anlamak zor olmaz. Kısaca, vicdanınızı zedeleyen her şey ruhsal yasaya aykırıdır, dolayısıyla günahtır.


Soru- Dünyadaki adaletsizlik hakkında ne düşünüyorsunuz?

Silver- Dünyanızda çok fazla adaletsizlik ve eşitsizlik var. Bazılarının malı gereğinden fazla, bazılarınınki gereğinden az. Bazıları yollarını çok kolay buluyor, bazılarının yolu zorluklarla döşeli, ama dünyaya gelme nedeniniz bu, çeşitli deneyimlerden geçerek ruhsal varlığınızı geliştirmek zorundasınız. Eğer ruhsal gözünüzle görebilseydiniz, sorunlarla, düşmanlık ve mücadeleyle dolu bir hayatın daha iyi olduğunu fark ederdiniz, çünkü bunlar ruhu arındırır ve Tanrısal niteliklerin ortaya çıkmasını sağlar. Eğer ruhsal gözünüzle görebilseydiniz, her şeyin dört dörtlük göründüğü pürüzsüz bir hayat yaşayan insanlara acırdınız!
Sıkıntı ve zorluk olmayan bir yaşama sahip olmanız mümkün değildir, önemli olan onları karşılama şeklinizdir, içinizdeki Tanrısal varlığa sizi doğru davranışa yönlendirmesi için seslenmenizdir. Yaşam konfor dolu olduğu zaman olgunlaşmaz, zorlukla karşılaştığı zaman olgunlaşır. Doğa tembelliği desteklemez, hiçbir şey yapmadan evrimleşemezsiniz.



Soru- Bazı insanlar dünyada kendilerini çok yalnız hissediyorlar, bunun sebebini açıklayabilir misiniz?

Silver- Kendilerini yalnız hissediyorlar, çünkü ruhlarının evrimi için yalnızlığı seçtiler. Ama fizik yalnızlık ruhsal yalnızlık demek değildir. Bilinç gelişecek, gizli yetenekler ortaya çıkacaksa fizik yalnızlıktan neden korkmalı? Kalabalıklar içinde de yalnızlık çekebilirsiniz, çevreniz sözüm ona dostlarla doludur, ama aslında yalnızsınızdır! Bazen de ruh bir ideale kavuşmak için yalnızlığı bilerek seçebilir, bu yalnızlığa nasıl baktığınızla ilgili bir şey. Fizik yalnızlık diğerlerinin dostluğundan mahrum olmaktır, ruhsal yalnızlıksa ulaşmaya değer bir ideal olabilir. Ermişlerin yalnızlığı özellikle seçtiklerini unutmayın. (Sayfa: 96-122)

İNCELENEN VE SUÇLANAN TUTUCULUK

Soru- Büyük Ruh yasadır, sevgidir diyorsunuz, bu tanımlamalardan Tanrıdan bir kişiymiş gibi söz ettiğiniz izlenimini edindim, yanılıyor muyum?

Silver- Yanılıyorsunuz, Büyük Ruh anladığınız anlamda bir kişi değildir, ne erkek ne de kadındır. Büyük Ruh üstün güçtür, sonsuz zekadır, sevgi, şefkat ve bilgeliktir.
Evreniniz değişmez doğa yasalarıyla işlemektedir. Bu yasalar her zaman var olmuş, var olmaya da devam edecektir. Öngörülmemiş koşullar olmadığı için değişmeleri gerekmez, kontrol edemedikleri koşullar ortaya çıkmadığı için iptal edilmeleri de gerekmez, yani ne erteleme ne de iptal gerektirmeyen bir dakiklikle işlemek için tasarlanmışlardır. Eğer yaşam varsa doğa yasası her zaman işler, sonuç daima nedeni izler ve ekilen biçilir. Kimsenin nedenle sonuç arasına girme veya sırayı değiştirme gücü yoktur. Dünyanızda yapılan her keşif bu yasaya göre işlemek zorundadır. Şans, tesadüf yoktur, doğa yasası herkesi kapsar. Bu gerçek, yasaları yaratan üstün zekanın bir kanıtı değil mi?
Günah kendi bedelini, iyilik de kendi ödülünü getirir. Bir rahibin yaptığı ayin ne kadar samimi olursa olsun doğa yasasının işleyişini değiştiremez. Hangi dini kabul ederseniz edin bu yasaları değiştiremezsiniz. Davranışlarınızın sonucunu kimse omuzlarınızdan alamaz, yaptığınız ve düşündüğünüz her şeyden sorumlusunuz. Aziz ve günahkar aynı ruhsal niteliği paylaşamaz, hiç kimse hile yapamaz, yasayı kandıramaz. İşte Büyük Ruh bu!
Tanrının kişiliği sorununa gelince, Büyük Ruh her bireyin içinde olma anlamında kişilik taşır, ama kendinin yasa olduğu anlamında kişilik taşımaz. Öyleyse Büyük Ruh kimini destekleyen, kimini de köstekleyen intikamcı bir Tanrı değildir. Yasa, nedenden sonra sonucun gelmesini sağlayacak şekilde çalışır. Büyük Ruh herkesin içindedir, Tanrısal tohum hamilelik anından itibaren içinizdedir, günlük yaşamınızda onun çiçek açmasını sağlayacak olan sizlersiniz.
Büyük Ruh bazen söylendiği gibi birde üç değildir. O her şeydir, her yerdedir, evrendeki tüm yaşamı kapsar. Büyük Ruhun teslisin üç parçasına sığacağına inanıyorsanız inancınız yanlıştır. Ayrıca ne önemi var, Büyük Ruhun birde üç olduğuna inanmak ruhsal olarak size bir şey kazandırır mı?


Soru- Dua ettiğimizde aleminizdeki varlıklar bunu nasıl öğreniyorlar? Biz onlara değil Tanrıya dua ediyoruz.

Silver- İçtenlikle edilen dua her zaman hedefini bulur. İsteklerinizin yerine getirilmesini talep eden dua değil benim kastettiğim. Eğer bir durugörür olsaydınız çevrenizde her zaman size hizmet etmeye hazır bir sürü varlık olduğunu görürdünüz, dua ettiğinizde o varlıkları kendinize çekersiniz. Şaşmaz bir manyetik çekim yasası vardır, dua ederek yanıtın gelebileceği bir köprü oluşturursunuz. Bu yüzden size hep korkuyu terk edin diyorum, çünkü korku çevrenizdeki fiziksel ve ruhsal atmosferi bozar ve gelecek yardımı zorlaştırır.
İhtiyaçlarınız her zaman bilinir, dua ettiğinizde o anda ulaşmış olduğunuz zihinsel ve ruhsal gelişmeye göre yardım alırsınız. Bazen dualarınızı sessiz değil sesli yapmanızın yararı vardır, çünkü seslendirerek ulaşmaya çalıştığınız şeyi daha çok netleştirirsiniz. Yardım alabilmek Büyük Ruha inanmaya ya da inanmamaya değil, ulaştığınız zihinsel ve ruhsal evrim aşamasına bağlıdır. Bu neden ve sonuçtur, yani doğa yasasıdır.


Soru- İncilde çok hata var mı?

Silver- İncil, Tanrının gerçeğiyle insan uydurmasının bir karışımıdır. Bu kitap asırlardır bir aldatma aracı haline getirilmiştir, çeviri hataları var, atlanan yerler var. Bildiğiniz gibi İncil kopyanın kopyasının kopyasıdır, hiç kimse orijinal metin budur diyemez. Orada anlatılan her şeyin Tanrısal kaynaklı olduğuna dair hiçbir kanıt yok. Eski Ahitte ise korkunç hatalar var, kimsenin Tanrı tebliği olarak kabul edemeyeceği hile, şiddet ve cinayet hikayeleri var. Üstelik Tanrı dünyada hiçbir zalimin yapmayacağı davranışlardan sorumlu tutuluyor. Bir hikayenin Kutsal Kitaba girmesi onun gerçek olduğunu göstermez. (Sayfa: 123-159)

HAYVAN DOSTLARIMIZ

Soru- Bir hayvan duygu ve akıl gibi insan nitelikleri geliştirirse zamanla insana dönüşebilir mi?

Silver- Evrim doğa yasasının bir parçasıdır, bir ana akıntıdan ve pek çok koldan oluşur, ancak hepsi de aynı yasanın parçasıdır. İçinizdeki ruh öz olarak hayvandaki ruhla aynıdır, farklı değildir, sadece derece farkı vardır. Ruh potansiyel olarak sonsuz olduğu için insanda ve hayvanda saklı sınırsız ifadeleri sergileyebilir. Ruhun bölünerek bir insan kanalıyla ifade edilmesinin dışında, bir hayvan kanalıyla ifade edildiğini kim belirleyecek? Bu bakımdan hiçbir sorun görmüyorum. Bağlantı birleştirici ruhtur, tüm yaşam birdir. Sadece hayvanlarla değil yaşam bulunan her şeyle bağınız var.


Soru- Pek çok rehber, öldüğü zaman hayvanın kendi grup ruhuna geri döndüğünü söylemiştir, ancak bazı hayvanların yaşamaya devam ettiklerine dair kanıtlar var, bu çelişki hakkında bizi aydınlatabilir misiniz?

Silver- İnsanlarla birlikte yaşamış ev hayvanları bireysel yaşama devam ederler. Böylece grup ruhunda elde edilmesi mümkün olmayan bireysel evrime ulaşmaları için onlara yardım edilir. Bu insanlarla hayvanlar arasındaki harika ilişkinin, birbirlerine ruhsal gelişimlerinde yardım etmelerinin bir parçasıdır. Bakımını üstlendiğiniz hayvanın, geliştirebileceğinden daha fazla kişilik ve bireysellik taşıyan bir şuura sahip olmasına yardım edersiniz, ölümden sonra yaşayan işte budur. Ama bu gelişmiş insani ifadenin bulunmadığı yerde o hayvan grup ruhuna katılır.
Sizinle ilişkisi olan tüm hayvanlar, alemimize geldiğinizde sizi karşılayacak ve gerektiği kadar yanınızda kalacaklar, çünkü birey niteliğini kazanmaları için vaktiyle onlara yardım etmiştiniz. Bu nitelik artık kalıcı hale gelecektir. İnsan düşünce ve davranışıyla hayvanlara karşı sevgi saçtığı zaman hayvanlar da sevgi saçmaya başlayacaktır. Kutsal Kitabınızda sözü edilen kurtla kuzunun yan yana yatmasının anlamı budur.


Soru- Canlı hayvanlar üzerinde cerrahi işlemler yaparak insanlara yardım edemeyeceğimizi keşfetmek üzere miyiz? Bunu keşfettiğimizde ahlaki ve ruhsal yaşamımızda bir ilerleme kaydedecek miyiz?

Silver- Bedenlerinde cerrahi işlem yapılmasını hak etmemiş hayvanlara yapılan zulüm ve eziyet ruhsal olan her şeye aykırıdır. Niyeti iyi olsa bile insan yaptıklarından sorumludur. Büyük Ruhun çocuklarının dünyanızdaki hayvanları sömürerek, onlara eziyet ederek sağlıklı kalması Tanrısal planda yer almaz. Bu o kadar açık ki vurgulamaya bile gerek yok. Doktorların yanıldığı nokta işte bu, insanın hayvandan daha önemli olduğunu söyleyerek kendilerini haklı çıkarmaya çalışıyorlar. Ama bu yanlış bir görüş, sonucuna katlanmadan başkalarını sömüremezsiniz.


Soru- İnsanların fark etmediği ruhsal varlıkları ev kedilerinin fark ettiği söyleniyor, bu doğru mu?

Silver- Evet doğru, insanlar doğanın getirdiği tüm ayrıcalık ve kudretten yoksun kalmışlardır, dolayısıyla psişik yetenekleri sınırlıdır. Evcil hayvanlar doğayla bağlarını koparmadıkları için psişik yeteneklerini yitirmemişlerdir, bu yüzden bizim alemimizin varlıklarını fark ederler. (Sayfa: 174-192)

EVRENSEL BARIŞ EGEMEN OLACAK MI?

Soru- Dünyada şiddet ve madde tapımcılığı başını almış gidiyor, buna rağmen barışın egemen olacağını düşünüyor musunuz?

Silver- Büyük Ruhun iradesinin egemen olması gerektiğini düşünüyorum. Dünyanız bir erime potası olduğu için şiddet, çatışma ve vahşet aşamalarından geçiyorsunuz. Ama bu arada pek çok geleneksel yapı bir kenara itilmiştir, gençlik zinciri zorluyor. Tarihe bakarsanız evrimin adım adım gerçekleştiğini görürsünüz. Ümitsizliğe kapılmayın, Büyük Ruh evreni çok uzun bir zamandan beri kontrol etmektedir, yapılması gerekeni bilir. Pek çok alanda uzun süre var olmuş yanlış düşüncelerin değiştirilmesi ve bir kenara atılmasında başarı sağlanıyor. Yavaş yavaş sevgi ve ışığın güçleri açgözlülüğün güçlerini yenecek ve koşullar iyileşmeye başlayacaktır. Ruh gücünün planı bu sefer dünyanızda kalmak, eskiden olduğu gibi geri çekilmemektir. Yavaş yavaş sizin Altın Çağ, başkalarının Cennet Krallığı dediği şey yeryüzünde gerçekleşecektir. (Sayfa: 193-202)

DÜŞÜNÜLECEK KONULAR

Biz önderlik yapacağız, yol göstereceğiz, yönlendireceğiz, yardım edeceğiz, ancak emretmeyeceğiz, zorlamayacağız, zorla kabul ettirmeyeceğiz. Bizim alemimizden geldiği varsayılan varlıkların size şunu ya da bunu yapmanızı emrettiğini işitirseniz, onların ruhsal olarak pek evrimleşmemiş olduğundan emin olabilirsiniz.

Atomdaki can esas olarak insandaki, hayvandaki, çiçekteki ve ağaçtaki canla aynıdır. Hepsi de sonsuz tezahüre sahip tek yaşamdır.

Yaşam ne tekdüzelik ne de atalettir. Doğa boşluktan nefret eder, yaşam hareket, radyasyon, titreşimdir. Her zaman hareket olmalıdır, çoğunlukla ileriye, bazen de geriye. En kötü şey hareketsizliktir.

Herşey iyi gidiyor, kasvete, ümitsizliğe gerek yok. Biz kaybeden değil kazanan taraftayız, karşı güçler düzensizlik içinde. Almaya hazır ruhlardaki bilgeliği yenemezler. Sorunlarınız olacak, bu yüzden yeryüzündesiniz. Her problemi yenilmesi gereken bir meydan okuma olarak algılayın.

Büyük Ruh dünyanızdaki yaşamı öyle düzenlemiştir ki, gücünüzün son bulduğunu sandığınızda güç kazanırsınız. Tahammülünüz kalmadığı, yardım talepleriniz karşılanmadığı zaman ruh tarafından aydınlatılırsınız.

Mantıklı olması, sadece inanmaya dayanmaması kaydıyla inancı suçlamıyoruz. Makul olmayan inanç, Büyük Ruhun tüm çocuklarına bahşettiği zekaya yapılmış bir hakarettir.

Dünya yaşamının fırtınalarını, sıkıntılarını önlememiz mümkün değil, onlar size çarptığında kalkan olamayız. Bazen sınavlar sizi kuşattığında başınızın çaresine bakıp bakamayacağınızı görmek zorundayız.

Evren evrime tabidir. Hiçbir yerde mükemmelliğe erişilememiştir, sonsuz bir süreçtir bu. Cürufları ortadan kaldıran her aşama, atılacak daha fazla cüruf olduğunu öğretir. Mükemmelliğe giden sonsuz bir yol üzerindesiniz. Evrim yasasından kaynaklanan problemler, güçlükler olacaktır.

Eğer bilgiye sahipseniz ve ona göre yaşamıyorsanız bedelini ödemek zorundasınız, çünkü cehalet mazeret değildir. Bilgi kaçınılmaz şekilde sorumluluk getirir, gerçeğe sahip olduğunuzda sizden daha fazlası beklenir. Bu size güvenildiğini gösterir.

Endişe ve korku en büyük düşmandır. Korku yardımın geleceği kanalı tıkar, çevrenizdeki fiziksel ve ruhsal atmosferi bozar. Korku mantığın düşmanıdır, sükuneti ve zihnin kararlılığını önler. (Sayfa: 217-233)


2 yorum:

Dr. Zeynep Şahin dedi ki...

Bence kurtaj cinayettir, yumurta bir kere dollendikten sonra kendi haline birakirsaniz %90 ihtimalle dunyaya gelecektir. Dollenmeden 3 ay sonra bu olasilik %99'a yukselecektir. %99 olasilikla hayatta olacak bir bebegi siz "kurtaj" yaparak sadece olduruyorsunuz. Bakamam, saglikli olmayacak gibi bahaneler bence cinayeti hakli gosteremez. O zaman kimse Afrikalilara veya yoksullara yardim etmesin cunku bakamiyoruz. Haiti'deki depremden dolayi kendini besleyemeyecek kisilere de yardim etmeyelim, hepsini gaz odasina koyup oldurelim.

Su verecegim linkteki kurtaj videosunu izledikten sonra hala kurtajin cinayet olmadigini dusunuyorsaniz tekrar konusalim.

Adsız dedi ki...

Değerli Yazar,

Silver Birch ile ilgili ilginç bir yazı gördüm:

http://www.angelfire.com/ri2/ruhiselman/rs70.html

Belki ilginizi çeker. Selamlar