25.01.2009


---SİLVER BİRCH---
HAYATIN BİLMECESİNE
ÖTE ALEMDEN GELEN CEVAP

RUH VE MADDE YAYINLARI

RUHSAL İHTİYAÇLARINIZI BEDENLİYKEN BİLEMEZSİNİZ

Karşılaştığınız zorluklardan biri de ruhsal ihtiyaçlarınız hakkında yanlış hükümler vermenizdir. Fizik açıdan en büyük bunalımlarınız bile ruhsal bakımdan sadece ufak tefek ayrıntılardır, bunun tersi de aynı derecede doğrudur. Herhangi bir anın ruhsal ihtiyacını ölçebilecek araçlara sahip değilsiniz. Büyük Ruh dünyadaki en iyi hesap bilendir, yaptığı hesaplarda hiç yanılmaz, onun hesap defterinin sayfaları her zaman dengelidir. Eğer bir telafiye ya da tavize gerek varsa hemen yerine getirilir ve denge yeniden sağlanır. Eğer bir açık varsa kapatmak için hemen yardım gelir, eğer fazlalık varsa o da dengeye getirilir.
Bazen kendinize haksızlık yapılmış olduğunu, hak etmediğiniz sonuçlara maruz kaldığınızı düşünebilirsiniz. Ama dünyada bulunduğunuz sürece manzarayı tümüyle görmeniz mümkün değildir, aslında dünya hayatında neler olup bittiğini bile sınırlı anlayışınızla idrak etmeniz çok zordur. Sahip olduğunuz bilgi, ulaştığınız ruhsal ve zihinsel düzeyinizle sınırlıdır. Bu yüzden temeli bilgiye dayanan gerçek bir imana ihtiyacınız var. Dünyanın ağır yükleri altında iki kat olduğunuzda zorlukların geçici olduğunu fark etmeniz elbette kolay değil. Eğer sıkıntı ve üzüntülerin sizi kuşatmasına izin veriyorsanız dersinizi öğrenmiyorsunuz demektir. Eğer zorlukları cesaretle göğüsler, problemleri halletme yolunda elinizden gelen çabayı gösterirseniz ruhen ilerlersiniz. Zaten olan biten herşey bunun içindir, yani ruhen gelişmeniz için.Vicdanınızı dinleyin, davranışlarınızı en yüce ideallerinize uydurmaya gayret edin.
Tanrısal sevgi ve Tanrısal hikmet üzerinde her gün düşünmek amacınız olmalıdır. Bunda başarılı olursanız evrimde de başarılı olur, sizi yaratan Büyük Ruha o kadar benzersiniz. Hayat bilmecesinin cevabı budur. Daha gelmeden yarını düşünüp üzülmeyin, önemli olan bugündür, hatta bugün bile değil içinde bulunduğunuz an’dır. Her an’dan size verebileceği huzuru, neşeyi, macerayı ve hazzı süzüp alın. Fiziksel bakımdan yalnız olabilirsiniz, ama ruhsal bakımdan bir kalabalığın ortasındasınız. Büyük Ruhun çocuklarına, sizden daha az şanslı olanlara hizmet etmekten daha büyük bir din olamaz! (Sayfa: 13-16)

VAHİY TEOLOJİDEN ÖNCE GELİR

Milyonlarca insanın ruhsal realitelerden habersiz olması anlaşılacak bir şey değildir. Onlar hayatın dış görünümünün altında derin bir anlamının olmadığına inanıyorlar. Ne yazık ki dinsel kurumlarınız ve ruhani liderleriniz de tıpkı toplumları gibi cahiller. Onlar da ruhsal realite karşısında sağır, kör ve dilsizler. Ruhun gücü onların kiliselerinde işlevsizdir, çünkü teolojik doktrinleri baş tacı etmişler. Oysa teoloji insan zihninin ürünüdür, vahiy ise Büyük Ruhtan çıktığı için ilahidir.
Dünya hayatınız ruhun çocuk bahçesi gibidir. Siz burada ruhu donatacak dersleri öğrenmek için bulunuyorsunuz, dünyamıza hazırlıklı gelmeniz için bu şart. Eğer sağlıklı bir hayatın size sunacağı zenginlikleri almak istiyorsanız, ruhun, zihnin ve bedenin aynı zamanda gelişmesine olanak tanımalısınız. Ruh dinamik hayat prensibidir, işbaşındaki ilahi güçtür, o çekilince beden ölür. Eğer temelde ruhsal varlıklar olduğunuzu fark eder ve bu yönün egemen olmasına izin verirseniz her şeyin yerli yerine oturduğunu görürsünüz. Şimdi sorularınızı sorabilirsiniz.

Soru- Dünya çok zor bir dönemden geçiyor, biz basit insanlar olarak bu dönemde ne yapabiliriz?

Silver- Dünyanızın evrimi sadece dünyadaki yöneticilere bırakılamaz, ona en büyük katkıyı yapacak olanlar basit insanlardır. Dünyadaki hiçbir güç yeryüzünün yönetiminden sorumlu olan doğa yasalarını değiştiremez. Büyük Ruh hepinize sınırlı ölçüde özgür irade vermiştir, siz kukla olarak yaratılmış değilsiniz. Hür iradeniz bir bakıma sorumluluğunuzdur. Bir başka faktör daha var ki Büyük Ruh onu sonsuz hikmetiyle düzenlemiştir, her biriniz yaptığınız şeyin doğru mu yanlış mı olduğunu saptayacak otomatik bir araca sahipsiniz. Bu vicdan olarak bildiğiniz ilahi kılavuzdur, yaptığınız işin doğru mu yanlış mı olduğunu duraksamadan size söyler.


Soru- İyi ve kötü ruhlar hakkında bilgi verebilir misiniz?

Silver- Gelişmemiş ruhlar vardır, şakacı olanlar, hatta fırsat buldukça aldatmayı seven ruhlar bile vardır. Bizim dünyamızda da alkolikler ve uyuşturucu bağımlıları var, eğer dünyanızda arzularının tatminine araç olacak kanallar bulurlarsa onları kullanırlar. Benzerin benzeri çekmesi diye bir prensip var, eğer yüksek evrim düzeyindeyseniz daha aşağı düzeydeki bir varlığı kendinize çekemezsiniz, yani evrim düzeyiniz bir nevi korunma önleminizdir. Eğer kötü bir hal ve tavır içindeyseniz kötü bir varlığı kendinize çekersiniz. Kendinize hakim olduğunuzda korkulacak bir şey yoktur. (Sayfa: 17-28)

RUHUN EGEMENLİĞİ KOLAY GERÇEKLEŞTİRİLEMEZ

Hayat her zaman zıtlıklar içerir. Eğer karanlık olmasaydı ışık da olmazdı, eğer barış ve huzur olmasaydı dert de olmazdı, güneş devamlı parlasaydı değerini bilemezdiniz. Bazen tatsızlık ve aksilik gibi görünen durumlar aracılığıyla öğrenirsiniz. Benim dünyama geldiğinizde geriye bakıp diyeceksiniz ki “En iyi derslerimizi güneş parlıyorken değil, fırtınanın en şiddetli olduğu, gök gürleyip şimşek çaktığı, bulutlar güneşi örttüğü, her şey karanlık ve umutsuz göründüğü zaman öğrendik.” Ne zaman ki ruh zorluklar içindedir, ancak o zaman sahip olduğunuz büyük imkanlar realize edilebilir. Ruhsal egemenliği birkaç kolay derste öğrenemezsiniz. Bu yürünmesi zor bir yoldur, ama ne kadar ilerlerseniz içsel korunma ve güvenliğe o kadar çok sahip olursunuz. Şimdi sorularınızı sorabilirsiniz.

Soru- Bireysellik ve kişilik arasında ne fark var?

Silver- Kişilikle bireysellik ayrı şeylerdir. Kişilik fizik bedene aittir, bireyselliğin kendini beş duyu vasıtasıyla ifade etmesidir, bir bakıma buzdağının görünürdeki ucudur. Bireysellik ise kişilikten çok daha büyüktür, ölümden sonra var olmaya devam eden kişilik değil bireyselliktir. Bireysellik güneş, kişilikse güneşin oluşturduğu gölgedir. Bazılarınız afiniteler olduğunuzu keşfedeceksiniz, her ne kadar iki kişi gibi görünseniz de bireyselliği oluşturan iki yarımsınız. Bu durum dünyada gerçekleştiğinde maddi servetlerle ölçülemeyecek bir zenginliğe sahip olursunuz. Afiniteler elmasın yüzleridir, bunlar açıklanması çok zor konular!

BÜYÜK RUH HİÇBİR DİNE AİT DEĞİLDİR

Soru- Ben bir Yahudiyim, ama iki çocuğum da dini öğrenim görmedi. Onlara doğru ve yanlış arasındaki farkı, namuslu ve dürüst olmayı öğretmeye çalıştım. Bunu yaparken aile içinde bir hayli muhalefetle karşılaştım. Doğru olduğuna inandığım yolda ısrar etmeli miyim?

Silver- Ben daha iyi ifade edemezdim, bir anne olarak çocuğunuzun yetiştirilmesi sizin sorumluluğunuzdadır, doğru bildiğiniz yolda yürümeye devam edin. Eğer kendinize karşı dürüstseniz, vicdanınız size dur demiyorsa yürüdüğünüz yolda ısrar etmelisiniz. Dünya Museviler, Hıristiyanlar, Müslümanlar ve Hindular arasındaki ayrılıklarla haddinden fazla bölünmüş durumda. Din hizmet etmektir, hahamlar ve rahipler tarafından tasarlanmış bir doktrin değildir. Büyük Ruh hiçbir dine ait değildir, din sizi Tanrıya yaklaştıran şeydir, bunu da imkan bulduğunuz her yerde sevgiyi tezahür ettirerek yaparsınız.


Soru- Ruhsal açıdan gelişmem için ille de ıstırap çekmem mi gerekiyor?

Silver- Siz bunalım, zorluk, hastalık, ıstırap ve ağrı içindeyken katalizör işbaşındadır. Ruh bu zorluklarla karşılaştığı zaman kendini bulmaya başlar. Yaşam rahat ve kolayken ruha tesir ulaştırılamaz. Ruhun tüm parlaklığıyla meydana çıkabilmesi için bir arınma sürecinden geçmesi gerekir, çektiğiniz ıstırapların amacı budur, çünkü ıstırap dikkatinizi spiritüel gerçeklere çeker ve ruhun kendinden haberdar olmasını sağlar.


Soru- Tıbbın şifa enerjisi diye bir şeyin varlığını kabul etmesi çok sevindirici değil mi? Ruhsal şifa konusunda sorular soran, bilgi isteyen doktorların sayısı giderek artıyor.

Silver- İnsanlar gerçeği geciktirebilir, engelleyebilir, hatta örtbas etmeye çalışabilirler, fakat gerçek ilahi kaynaktan geldiği için kendi yolunu mutlaka bulacaktır. Dünyanızdaki hiçbir güç ruhun ilahi gerçeğini dünya insanlarına hayır getirmekten alıkoyamaz. Hepiniz güçlü varlıklarsınız. Sağlıklı olmak demek, ruh, zihin ve beden arasındaki bütünlük ve uyum demektir. Tüm hastalıkların sebebi uyumsuzluktur. Bir yerde hastalık, yani uyumsuzluk varsa ve bu ruhsal bir sebebe dayanıyorsa ilaç almanın faydası yoktur.
İlaç ruhu tedavi edemez, kesinti yaratan, yolu tıkayan engeli kaldırmanız lazım. Hayat veren ruh gücünün hastanın ruhunu yeniden şarj etmesine imkan vermeniz gerekir. O zaman ruh görevini yapar, uyumu sağlayarak hasta bedene tazelik ve güç kazandırır. Arızaları gidermekle sebep tedavi edilmiş olmaz, şifa gücünü sebebe yöneltmeniz gerekir. Ruh doğru yoldaysa zihin de doğru yolda olacaktır, beden de. (Sayfa: 35-42)

ÖLMEK, ÖZGÜRLÜĞÜN TADINA VARMAKTIR

Bir bedene hapsolan sizler güzelliğin ne olduğunu bilmiyorsunuz. Bizim ışığımızı, renklerimizi, ağaçlarımızı, kuşlarımızı, derelerimizi, dağlarımızı, çiçeklerimizi görmüş değilsiniz, öyleyken insanlarınız ölümden korkarlar. Ölüm kalplerinize dehşet salar, oysa ölünce yaşamaya başlarsınız. Şimdiki yaşantınız bir ölünün yaşantısı gibidir, ruhsal olana karşı ölü gibisiniz. Madde dünyasındaki yaşamla ruh dünyasındaki yaşamı kıyas edecek kelime mevcut değildir, hayat hakkında sizden daha çok şey biliriz.
Burası, ilhamı ifade etmek için beceriksiz kelimelere ihtiyaç olmayan, düşüncenin şimşek hızıyla kendini ifade ettiği bir alemdir. Burası paranın, rekabetin olmadığı, zayıfın duvara kıstırılmadığı, güçlünün kendinden daha az şanslı olanlara vereceği bir şeyler olduğu için güçlü olduğu bir yerdir. Bizde işsizlik, gecekondu mahallesi ve bencillik yoktur. Mezheplerimiz, kutsal kitaplarımız yoktur, sadece ilahi yasaların işleyişi vardır.
Ölmek trajik bir şey değildir, asıl trajedi dünyanızda yaşamaktır, Büyük Ruhun bahçesinin bencillik, açgözlülük ve cimrilik gibi yabani otlarla boğulduğunu görmektir. Ölmek, maddi bedene hapsolmuş ruhun özgürlüğün tadına varmasıdır. Bizim dünyamıza şimdi de geliyorsunuz, ama hatırlamıyorsunuz. Ruh dünyasını her gece uykunuzda ziyaret ediyor, ölüm sonrası için hazırlık yapıyorsunuz, aksi takdirde buraya geldiğiniz zaman büyük bir şok yaşardınız. Bu aleme göç ettiğinizde söz konusu ziyaretleri hatırlayacaksınız. Cevaplamamı istediğiniz soru var mı?

Soru- Öldükten sonra ruh aleminin alt katmanlarına gidenlerin durumları ne olacak? Onlar da uykuda yaptıkları ziyaretleri hatırlarlar mı?

Silver- Aşağı katmanların çekimine tabi olanlar uykularında o tür katmanlara giderler, fakat uyandıklarında hatırlayamazlar, çünkü ziyaret ettikleri planlar maddi dünyaya benzemektedir. Ruh alemindeki tabakalar aşağı doğru indikçe daha çok dünyaya benzerler, çünkü titreşimler çok kabadır, yüksek kademelerdeki titreşimler ise daha incedir.


Soru- Uykuda ruh alemine yaptığımız ziyaretleri uyandıktan sonra neden hatırlamıyoruz?

Silver- Uykuda bedeninizden ayrıldığınızda sizi kısıtlayan zihninizden de kurtulmuş olursunuz. Şuur, sahip olduğunuz evrim derecesine uygun titreşimdeki alemlerde deneyimler yaşar ve onlar hakkında bir idrak edinir. Ama maddi bedeninize geri döndüğünüzde bu deneyimleri hatırlamazsınız, çünkü biri diğerinden daha büyüktür. Daha küçük idrak daha büyük olanı kapsayamaz ve izlenimleriniz bozulur. Bu sanki küçük bir torbanın içine birçok şey tıkıştırmaya benzer, ne yaparsanız yapın bazı şeyler dışarda kalacak, torbaya tıkıştırdığınız şeylerse deforme olacaktır. Bedeninize geri döndüğünüzde olan işte budur. Ama ruhunuz yeterince evrimleşmişse ve ileri bir şuur düzeyine ulaşmışsanız, uyandığınızda birçok şeyi hatırlayabilirsiniz.


Soru- İdrak yoksunu bir insan öte alemde çok zorluk çeker mi?

Silver- İdrak yoksunu insanlar alemimize uyumlanmak için uzunca bir süre uyuyarak dinlenmek zorundadır, uyanış ancak idrakin başlamasıyla mümkün olur. Bu yüzden cehalete, batıl inançlara, sahte mezheplere ve yanlış teolojilere karşı savaşmak zorundasınız. Bu tür saplantısı olan bir varlık bizim alemimizde çok zorluk çeker ve uzun bir dinlenme süresine ihtiyaç duyar, biz yaralı ve incinmiş bu ruhları tedavi etmek için uğraşırız. Söz konusu varlıkların dünyamıza geçişi dua eşliğinde olursa uyanışları hızlanır, çünkü pozitif vibrasyonlar onlara yardımcı olur.


Soru- Öte aleme inanmayan insanlar aleminizde çok bocalarlar mı?

Silver- Böyle bir kişi uyanmak ve gerçekle yüz yüze gelmek zorundadır. Ruh aleminin varlığını idrak etmesi ise evrim düzeyine bağlıdır. Bu sizin ölçülerinize göre asırlarca sürebildiği gibi, nispeten daha kısa bir zaman dilimi de olabilir. Dediğim gibi bu süre tamamiyle varlığın evrim düzeyiyle ilgilidir.


Soru- Öte alemde günah işlemek mümkün müdür, mümkünse en yaygın günah hangisidir?

Silver- Bizim dünyamızda günah işlemek elbette mümkündür, ama günahlar hemen belli olur. Daha düşünce şuurda belirdiği anda bilinir ve günahı işleyenin varlığına kaydolur. Bu da o varlığı ruhsal açıdan daha aşağılara düşürür. Bizdeki günahların neler olduğunu size açıklamak oldukça zordur, ama en çok rastlananı bencillikle ilgili günahlardır.


Soru- Son nefes verildikten sonra neler olur?

Silver- Eğer ruh şuurlu ise ruhsal bedenin yavaş yavaş çekilip ayrıldığını görürsünüz, kendini karşılamaya gelenlerden haberdardır ve yeni hayatına başlamaya hazırdır. Eğer ruh şuurlu değilse geçiş anında ona yardım edilir, yeni hayatına hazır oluncaya kadar tedavi göreceği ya da dinleneceği bir yere götürülür, bu ya bir hastane ya da bir dinlenme evidir.


Soru- Öte alemde maddi bir yapı var mıdır?

Silver- Ben maddi miyim? Erkek ve kadın arasındaki sevgi maddi midir? Müzikten duyulan zevk maddi midir? Bu soruların cevabı maddeden anladığınız şeye bağlı. Eğer reel midir, gerçekliği var mıdır demek istiyorsanız o zaman yanıtım evet olurdu, çünkü ruh hayatın en büyük realitesidir. Sizin maddi dediğiniz şey, yani madde dünyası gerçeğin etrafını saran bir kabuktan ibarettir.


Soru- Ruh için bir hız sınırı var mı?

Silver- Biz seyahat ederken zaman ve mekanla sınırlı değiliz. Deneyimli ruhlar için kısıtlama yoktur, dünyanızın herhangi bir yerine düşünce hızıyla anında ulaşabiliriz. Belirli bir düzeyde yaşayanlar seyahatlerinde o düzeyle sınırlıdırlar, evrimlerinin elvermediği düzeylere gidemezler.


Soru- Öldükten sonra hayvan eti yediğimiz için cezalandırılacak mıyız?

Silver- Evriminizde belirli bir düzeye ulaştıktan ve hayvanları yemenin yanlış bir iş olduğunu idrak ettikten sonra kendinizi cezaya kendiniz çarptırmış olursunuz, bunun için sizi cezalandıracak birileri yoktur. Eğer o evrim düzeyine ya da idrake ulaşamamışsanız yaptığınız işin yanlış olduğundan haberiniz olmayacak, dolayısıyla ceza da olmayacaktır. Bilgi için ödenmesi gereken bir bedel vardır, bu bedel sorumluluktur. (Sayfa: 43-52)

KİM OLDUĞUNUZU BİLİYOR MUSUNUZ?

Soru- Üzüntüden kurtulmanın gereğine çok vurgu yapıyorsunuz, bu neden bu kadar önemli?

Silver- Siz beden kanalıyla kendini ifade eden ruhsunuz, kendinizi üzüntüye kaptırdığınızda sizi besleyen kanalların kapılarını kapatıyorsunuz ve beden hayatiyet kaynaklarından mahrum kalıyor. Zihinlerinizi üzüntü, korku, keder ve endişelerden kurtarmalısınız. Bu tüm güçlerinizi canlandıran bir atmosfer oluşturur. Üzüldüğünüz zaman ruhsal atmosferiniz olan aurada meydana gelen titreşim tüm psişik ve ruhsal titreşimleri bozar, kanalları tıkar, ta ki siz o kanalları yeniden açıncaya kadar güç bu kanallardan akamaz. Bu iş bu kadar basit. Üzüntüye harcadığınız enerjiyi yapıcı düşünceye yönlendirebilseydiniz sağlık sorununuz kalmazdı. Ruhunuz efendi olmalıdır, bedenin hizmetkarı değil. Dünyada hiçbir problem yoktur ki siz onu yenecek içsel kudrete sahip olmayasınız. (Sayfa: 53-58)

GERÇEK BAŞARININ ÖLÇÜSÜ

Soru- Hayal gücü hakkında bilgi verebilir misiniz?

Silver- Hayal gücü nedir? Zihninizde canlandırdığınız sahneler nereden gelir? Onları siz mi yaratırsınız, yoksa iç aleminizin perdesine dışınızdaki bir kaynaktan mı yansırlar? Hayal gücünden korkmayınız, o Büyük Ruhun size sunduğu en büyük nimetlerden biridir. Hayal gücünüz olmasaydı hayat çok kasvetli ve sönük olurdu. Fizik dünyanın sınırlarını aşabilmeniz hayal gücüyle mümkündür. Beş duyunuzun çemberinden kurtulmanızı, normalin ötesindeki güzellikleri zevkle seyretmenizi sağlayan odur. Hayal gücü, alemimize ait varlıkların kendini ifade etme araçlarından biridir, fizik yoldan yapamadıkları şeyi spiritüel ve psişik yollardan gerçekleştirebilirler. Tüm ilhamların kaynağı hayal gücüdür.
Üçüncü boyutun ötesinde olanı üçüncü boyut imkanlarıyla ifade etmek, dünyasal idrak içinde açıklamaya çalışmak mümkün değildir. Duyularla bunu yapamazsınız, bu yüzden hayal gücündeki figürlere ve sembollere sığınmak zorunda kalıyorsunuz, çünkü onlar kelimelerden daha güçlüdür. Doğa yasaları mükemmel bir denge içindedir, evrimde ulaştığınız düzeyi aşıp geçemezsiniz, doğa yasaları sizi kısıtlar ve alabileceğinizden fazlasını almanıza imkan vermez. Oysa hayal gücünün kaynağı sınırsızdır, onu şuurunuza aktarma yeteneği ise evrim düzeyinizle sınırlanmıştır.


Soru- Dua ederek günahlarımızın kefaretini ödeyebilir miyiz?

Silver- Bazı kelimeleri ezbere tekrarlayarak ya da Kutsal Kitabın belirli pasajlarını okuyarak kefaretlerin ödenebileceğini düşünmek şaşmaz doğa yasalarıyla taban tabana zıttır, hayatın amacı hakkındaki yanlış bir anlayışın ürünüdür. Evrimleşmiş bir ruh, kaderin darbeleriyle karşılaştığı zaman onları gücünü deneyebileceği yeni imkanlar olarak algılar. Olgun bir ruh olduğu için darbelerin kökeninin ilahi kaynağa dayandığını, davranışlarının da ilahi olması gerektiğini bilir.


Soru- Başarı ile başarısızlık arasındaki doğru çizgiyi nereden çekmeli?

Silver- Bu konuda bizim ölçülerimiz sizinkinden çok farklıdır, biz dünyasal başarıları ölçü olarak almayız. İnsanları iş hayatındaki rolleri, soylulukları, etiketleri, derilerinin rengi ve servetleriyle değerlendirmeyiz. En büyük günah samimi olmamak, için için bildiğiniz gerçeğe ihanet etmektir. Biz bedene ait günahlarla ruha ait günahlar arasında ayrım yapmayı yeğleriz. İçinizdeki Büyük Ruha ihanet, işte en büyük günah budur. Öte yandan içinde bulunduğunuz ağır şartlara yenik düşmek bize göre günah değildir. Evrimleşmiş bir varlığın yapacağı şey düştüğü yerden kalkmak ve yeni baştan mücadeleye başlamaktır.
Maddi başarı aslında bir başarısızlık olabilir ya da maddi başarısızlık aslında gerçek bir başarı olabilir. Ama mutlaka böyle olması gerekmez, her maddi başarısızlığı ruhsal bir başarı olarak adlandırmayı bir an bile düşünmem. Söylemek istediğim şey geçici ölçülerle değil, ebedi ölçülerle karar vermenin doğru olduğudur, çizgiyi tam da bu noktadan çekmelisiniz.
(Sayfa: 72-77)

CENNETE YERYÜZÜNDE ULAŞANLAR

Soru- İkiz ruh ne demektir?

Silver- İkiz ruh demek, mükemmel bir bütünün iki yarısının bir araya gelmesi demektir. Evrende her varlığın bir afinitesi, birleşme eğiliminde olduğu bir yarısı vardır, fakat çoğu zaman onlar aynı enkarnasyonda karşılaşmazlar. Birbirinin tamamlayıcısı olan iki ruh aynı enkarnasyonda karşılaşmaya hak kazanmışlarsa bu yeryüzünde cennet demektir. İkiz ruh demek, kelimenin de işaret ettiği gibi iki benzer arasındaki eşlik demektir.


Soru- Ruhun ıstırap içinde evrimleştiğini söylüyorsunuz. Eğer evrimin sonu yoksa biz sonsuza kadar ıstırap mı çekeceğiz?

Silver- Zorluk ve ıstırap içindeyken de huzur ve sükuna kavuşabilirsiniz. Bir savaş içindeyken savaşın size asla zarar veremeyeceğini bilerek huzura kavuşabilirsiniz, çünkü savaşta ölmek yok olmak demek değildir. Huzur size dışınızdan değil, içinizden gelir. Eğer insanlar kendilerini koruyan ruh zırhının farkına varabilselerdi, huzur ve sükunun içlerindeki o muazzam güçten geldiğini anlayabilirlerdi. Dünyanızda önemli işler başarmış büyük ruhlar karşılaştıkları her türlü zorluğa rağmen iç huzurlarını koruyabilmişlerdir. (Sayfa: 89-98)

REHBER SORULARINIZI YANITLIYOR

Soru- Organ ve kan nakline karşı mısınız?

Silver- Ben sadece organ nakline değil kan nakline de karşıyım. Her fizik varlığın ruhsal bedene bağlı bir eterik eşi vardır. Eğer verici yüksek ruhsal düzeyde değilse tesirler alıcının kan dolaşımına dahil edilmiş olur. Doktorlarınız fizik kademedeki uyuşumla ilgilenirler, aynı derecede önemli olan eterik bağlantılar hakkında hiçbir şey bilmezler. (Sayfa: 165)

FİLİPİNLERDEKİ PSİŞİK AMELİYATLAR

Soru- Filipinlerdeki psişik cerrahların bedenden çıkarttıkları maddelerin insani değil hayvani doku olduğu söyleniyor, bu konuda bir açıklama yapar mısınız?

Silver- Hemen belirteyim ki psişik cerrah dediğiniz kişiler gerçektir, yani böyle kimseler vardır, genellikle yoksul ülkelerde ortaya çıkarlar. Bu spiritüel realitenin varlığını kanıtlamak için düzenlenmiştir, tıpkı ruhsal şifa ve materyalizasyon olaylarında olduğu gibi. Siz gerçek psişik cerrahla sahtesini ayırt edebilecek düzeydesiniz. Sözünü ettiğiniz hastalıklı organlar insan bedeninden pekala çıkarılabilir, ama sahte cerrahlar da bu tür bir gösteri yapabilir ve bazı hayvan organlarını insan organı diye takdim edebilirler. Sahteyle gerçeği ayırt edemediğiniz zaman psişik ameliyat aleyhtarlarının tezlerini kabul etmek zorunda değilsiniz elbette. Psişik cerrahi, işbaşındaki ruh gücünün harikulade bir gösterisidir. Çok kaba bir işlem olmakla birlikte muhatap olduğu halka uygundur, ama sahte olduğu zaman çok hazindir, bu tür işlerle uğraşanlara acımalısınız. (Sayfa: 182-183)

Hiç yorum yok: