30.09.2008

YÜKSELİŞ
Cilt : 4

AKAŞA YAYINLARI

KOZMİK RADYO - Sananda (Hz. İsa)

Merhaba sevgili dostlarım, ben Sananda. İnsan zihni ve bilinci bir radyo alıcısı ve aktarıcısı gibidir. Işık işçilerinden bu zamanda gelen enerjilere uyumlanmalarını ve onları başkalarına aktarmalarını istiyoruz. Size neden ışık işçisi dediğimizi sanıyorsunuz? Bu ışık insafsızdır, kötü bir gün geçirmiş olabilirsiniz ama o size aldırmaz, ev sahibinize kirayı zamanında ödeyip ödemediğinize de aldırmaz, hele zamana hiç aldırmaz. O sadece yükselen bir ışık varlık olarak sizi umursar, meydana gelen tanrısal şifayı ve birliği umursar, ondan kaçış yoktur.
Sokakta yürürken farkında olsanız da olmasanız da bedeniniz radyo dalgalarını almaktadır. Ayrıca tüm kentin ve ırkın toplu düşünce kalıpları da varlığınıza nüfuz etmektedir. Bazen bu çok bunaltıcı olabilir. Ancak içinizdeki alıcıyı aktive ederek daha yüksek frekanslara uyumlanırsanız enerjilerin en safına ulaşabilirsiniz. Işığı görebilir ve içsel müziği, Tanrının sesini işitebilirsiniz. İçinizdeki Tanrıya ulaşmanız yaşamsal bir öneme sahiptir, çünkü sizi yükseliş sürecinde nihai olarak dönüşüme uğratacak olan bu frekanstır.
Bunun yirmi yıl alması gerekmez, bazıları için sadece yirmi dakika alır. Çoğunuz bu ikisi arasında bulunuyorsunuz, biliyorum bunu yapmak oldukça zor, çünkü direnç var. Gezegensel bilinçte ve dünyanın düşünce formlarında direnç var, bu direnç egonuzda da var. Bir parçanız mutlak kontrolü sürdürmek ister, bir parçanız ise teslim olur. Size öğretilmiş spiritüel yolların hepsi ışıkta birleşir, bu ışık içinizdedir, meditasyon yaparken dikkatinizi üçüncü göz (altıncı çakra) üzerinde odaklayarak onu direkt deneyimleyebilirsiniz, tüm yaratılışı besleyip destekleyen titreşimi deneyimleyebilirsiniz, çünkü o sizi de beslemektedir. Ancak içinizdeki tanrıya ulaşarak tüm gezegeni esaret altında tutan sınırlayıcı düşünce formlarını yarıp geçebilirsiniz.
Gördüğüm kadarıyla birçok mucizenin meydana gelmesi gerekiyor. Çok kısa bir süre sonra birçok mucizeye tanık olacaksınız, çünkü dönüşüm çok yakında gerçekleşmek zorunda. Dünya dönüşmektedir ve geride kalanları beklemeyecektir, dünya ana insanlığı çağlardır bekliyor, ama artık onun uyanma zamanı gelmiştir. Gelen enerjiler hem gezegenin hem de sizin yükselişinizi aktive etmektedir.
Peki biz burada ne yapıyoruz? Biz burada harika bir vorteks (girdap) yaratıyoruz, bir araya toplandığımızda tüm engelleri kaldırıyoruz. Sizi buraya topladık çünkü kullanacağız, kentinize ve dünyanıza şifa vermek için enerjiyi bedenleriniz yoluyla odaklayacağız, bu arada siz de şifa alacaksınız. Şimdi sorularınızı sorabilirsiniz.


Soru- Yükseliş konusundaki bilgilere iki ay önce aşina oldum. Meslek yaşamımda ve insanlarla ilişkilerimde bağların koptuğunu hissediyorum. Yükselişle ilgili olmayan her şeyin geçici ve önemsiz olduğunu düşünüyorum. Belki henüz yükseliş fikriyle yeterince bütünleşememişimdir.

Sananda- Eğer ayrılık duygusunu bilmiyorsanız, birlik duygusu başladığında onu anlayacak ve takdir edecek bir referansa sahip olamazsınız. Yaşamla bağlarınızın kopmakta oluşu doğaldır, dediğiniz gibi yükselişle bütünleşmeniz biraz zaman alır. Bu sevecen olmadığınız anlamına gelmez, tam tersine sözünü ettiğiniz bağlardan kurtulduğunuzda tanrısal bir biçimde sevebilirsiniz. Yükseliş hakkında konuştuğunuz bazı kişiler sizi bir çılgın olarak görebilirler, biraz çılgın olmakta hiçbir sakınca yoktur. İnsanlığın büyük başarılarının çoğu garip bir kişiliğe sahip insanlar tarafından gerçekleştirilmiştir. Sürü zihniyetinin düşünce kalıplarına ayak uyduranlar sadece dünyevi ve sıradan olanı deneyimleyeceklerdir. Kimsenin sizi odağınızdan vazgeçirmesine izin vermeyin. Bu zamanda tüm varlıklar Buda’lar haline gelmektedir, kediler ve köpekler bile, ağaçlardaki kuşlar bile. Hepsi de evrimsel bilinç sarmalında Buda’lar haline gelmekteler!


Soru- Ego bu değişim dönüşüm sürecini güçlendirme ya da zayıflatmada nasıl bir rol oynuyor?

Sananda- Ego üçüncü boyutta işlev yapabilmeniz için gereklidir, o içinizdeki Tanrı için bir filtre görevi yapar. Eğer içinizdeki Tanrı filtre edilmemiş olsaydı, içinizden özgürce akabilseydi siz işlev yapamaz olurdunuz, ihtiyacınız olduğunda fren pedalını bulamazdınız, işte bu yüzden egoya sahip olmanız gerekir. Ancak onunla özdeşleşme size zarar verir, özdeşleşmenin insanlığı nereye getirdiğini görüyorsunuz. Çevrenizdeki dünyaya bir bakın, o dünya egoyla özdeşleşmenin, ayrılığın bir tezahürüdür. İdeal olan, spiritüel yolda olanların egolarını arındırmak için onu tanrısal olana sunmasıdır.
Kaynaktan gelen enerjinin sizin kanalınızla akması, tümüyle kontrolü elden bırakma ve bir “serbest düşüş” duygusudur. Ego daima kontrolü elde tutmak istediği için bu deneyimden zevk alamaz ya da bu deneyime tam anlamıyla katılamaz. O sadece yan ürünleri deneyimleyebilir, sadece deneyim üzerinde yorumlarda bulunabilir. Sonuç olarak, diğer veçhelerinizi nasıl seviyorsanız egonuzu da öyle sevmelisiniz. O koşulsuz bir sevgiyle kabul edilmelidir. Egoyu kontrol etmeye, mükemmelleştirmeye ya da eleştirmeye çalışmayın. İçinizdeki Tanrı enerjileri egoya hak ettiği yeri verecek şekilde sizi uyum içine sokacaktır. Ego gemiyi kullanandır (navigatör), ama içinizdeki Tanrı o geminin kaptanıdır.


Soru- Giderek artan yerküre hareketleri hakkında yorumda bulunabilir misiniz?

Sananda- Dünya ölçeğinde meydana gelen şudur: Yüzlerce yıldır bu gezegende toplanmış uyumsuz enerjiler büyük ölçüde temizlenip dengeleniyor. Bu tüm karmik hesapların tam anlamıyla dengelenmesi gereken bir zaman. Dünyanın epeyce bir süredir size kredi açtığını, şimdi artık borcun ödenmesini talep ettiğini söyleyebiliriz. Dünya, insanların yarattığı olumsuz ağır enerjileri barındırıyordu, ama şimdi bunları salıveriyor. Bu salıvermelerden zarar gören varlıklar, daha önce bu olumsuz enerjilerin yaratılmasına katılanlardır. Bu yüzden bırakın bu açıklama içinizi rahatlatsın, rastlantı diye bir şey yoktur.
Doğal yasalar iş başındadır. Siz bunlara, yani etki ve tepki yasalarına her gün yaşamınızda tanık oluyorsunuz. Dengenin kurulabilmesi ve dünyanın bir sonraki aşamaya, beşinci boyut tezahürüne geçebilmesi için bu karma temizlenmelidir. Yerküre değişiklikleri fenomeninde tanık olduğunuz şey budur, ayrıca kendi içinizde tanık olduğunuz şey de budur, çünkü siz de bu süreçte denge ve uyuma kavuşuyorsunuz. Bu genel görüntü içinde denkleme dahil etmediğiniz ek bir güç var. Bu Tanrısal inayetin gücüdür, Tanrısal inayetin gücü karmik denge kağıdınızı değiştirip dönüşüme uğratabilir.

Soru- Yükseldiğimizde ne olacak, gözden kaybolacak mıyız?

Sananda- Çıplak göze, ilgisiz gözlemciye bu böyle görünecek. Yükselişi deneyimleyenler açısından çevrelerindeki dünya gözden kaybolurken yeni bir dünya belirecek!


Soru- Meditasyonlarımızı güçlendirecek şekilde nasıl beslenebiliriz?

Sananda- Beslenme yoluyla yükselemezsiniz, ama yanlış beslenme modeliniz yüzünden yükselmekte zorlanabilirsiniz. Alkol, uyuşturucu, sigara, kafein vs şeklindeki yoğun, ağır titreşimli enerjileri bedeninize almamaya çalışın. Katı bir vejetaryen olmanız gerekmez, ama bu yönde hareket etmeniz de yararlı olacaktır. Ruhunuz sizi nereye yönlendiriyorsa bunu bir sonraki adımınız olarak kabul edin. (Sayfa: 15-35)

TANRISAL SEVGİ – Sananda (Hz. İsa)

Hepinize iyi akşamlar, ben Sananda. Sevgi her şeyi dengeler, sevgi yaratılışın esasıdır, asıl maddesidir. Sevgi ışık gibi görünür. Sevgi, Yaradan’ın tüm boyutlarda, var oluşun tüm zerrelerinde ve bu zerreler arasındaki boşlukta mevcut kalbi ve ruhudur. O birçok varlık türünde, birçok yaratımda ve bilinç olarak her bireysel varlıkta tezahür eder, sizin kaynağınız odur. Yaratılışın, Yaradan’ın kendini tanıma girişiminden başka bir şey olmadığını söyleyebiliriz, burada amaç deneyimdir. Sizin duyularınız aracılığıyla Yaradan yaratılışı gözlemler.
Kaynakla bağlantı kurduğunuzda ego özdeşleşmesi süreci yok olmaya başlar. Bu özdeşleşme ortadan kalktığında ayrılık da ortadan kalkar ve Tanrı idrakine sahip olursunuz. Bu kötüye karşı iyiyi, bir deneyime karşı başka bir deneyimi yeğlemeyi aşan bir noktadır, bu bir teslimiyet ve sevinç noktasıdır.
Ruhunuzu hissedebilmeniz için zihni susturmanız gerekir, çünkü bu bir deneyim yoludur, sadece entelektüel bir anlayış değil. Meditasyon sırasında zihin sessizleşir, içsel duyular harekete geçer, dışsal duyular zayıflar. Bir üstat olabilmek için içsel duyuları kullanarak dışsal duyuları dengelemeniz gerekir. Eğer sadece fiziksel bir varlık olsaydınız kalın bir kürkle dört ayak üzerinde yürüyor olurdunuz! Ne yazık ki dünyadaki birçok varlığın durumu budur. Eleştirdiğinizde, yargıladığınızda, etiketlediğinizde tüm yaratılışa akan tanrısal sevgiyi sınırlıyor olursunuz.
Zihnin ve bilincin doğası bir şeylere bağlanmak, bir şeylere odaklanmaktır. Meditasyon bir gereçtir, hayatın anlamı değildir, hayatın anlamını idrak etmenize yardımcı olması için tasarlanmış bir gereç. Soluğunuz var olan her şeyle bağlantınızdır, o huzur kaynağınızdır. Zihninizi bir süreliğine içinizdeki Tanrıya teslim ettiğinizde kendinizi azami evrim ve deneyime hazırlamış olursunuz. Evet şimdi sorularınzı sorabilirsiniz.

Soru- Eğer bir insan ölüp bedenini terk ederek dördüncü boyuta geçerse yükselişte bu varlığa ne olur?

Sananda- Bu varlığın evrim düzeyine bağlıdır. Eğer bir varlık dördüncü boyutun semavi alemine geçebilmişse, devre sona erdiğinde dördüncü boyutun bu alemleri açılacak ve oradaki varlıklar yükselme fırsatına sahip olacaklar. Dördüncü boyutta dünyada enkarne olmuş varlıklara rehber olarak hizmet eden varlıklar vardır. Diğerleri ise cennetin tadını çıkarmakta ve çağrılacakları zamanı beklemektedirler. Ayrıca başka deneyimler, birçok cennet ve cehennemler de vardır. Yükseliş bireysel bir meseledir, herkes ulaştığı düzeyin ödülünü alacaktır. Birçok varlık bedenli halde değil, ölüm dediğiniz haldeyken yükselecektir.
(Sayfa: 69-83)

İSTEDİĞİNİZ YAŞAMI YARATMA – St. Germain

İyi akşamlar, ben St. Germain. Çoğunuz hizmet hakkında belli inançlara sahipsiniz, öyle ki hizmeti kendini feda etmek ya da yoksun bırakmakla eşit sayıyorsunuz. Ama kendine hakimiyet ve üstatlık bu illüzyonu ebediyen yok etmeyi de içerir. Üstatlar keyf almaktan, yaşadıkları şeylerden zevk duymaktan başka ne yaparlar sanıyorsunuz? Bu gerçekten de dev bir ziyafet sofrasıdır. Bu akşam kalpten arzuladığınız şeyi tezahür ettirmenize yardımcı olmak için buradayım.
Peki istediğiniz şeyi nasıl yaratabilirsiniz? Her şeyden önce kalben istediğiniz şeye sahip olmanızın murat edildiğine açık olmalısınız. Var oluşunuzun her düzeyinde doyum içinde olmanız, yaşam sevincini ifade etmeniz murat edilmiştir. Gerçekten de sevinç hayatın özüdür. Hayatın akışında düğümler yaratma eğiliminde olduğunuz için sorunlarla karşılaştığınızı söyleyebiliriz. İnandığınız, söylediğiniz, düşündüğünüz şey çevrenizdeki üç boyutlu alemde tezahür eder. “Hayatım” dediğiniz şey budur. Yarattığınız şeylere bakın, çok şaşırtıcı öyle değil mi?
Yaratmış olduğunuz her şeyin sorumluluğunu üstlenmeniz çok önemlidir, çünkü bu sorumluluğu üstlenmeden deneyiminizi yeniden programlamanız ve yeniden yapılandırmanız çok zordur. Eğer kendinizi kontrolünüzün ötesindeki güçlerin, sizden büyük güçlerin bir kurbanı olarak görürseniz kendinizi güçsüzleştirmiş, yaratıcı güç ve inayet akışından yoksun bırakmış olursunuz. Ama eğer yaşamınızın, bedeninizin ve çevrenizde gördüğünüz her şeyin birlikte- yaratanı olduğunuz gerçeğiyle yüzleşebilirseniz değişim dönüşüm kapısını açmış olursunuz. Elbette ham maddeyi siz sağlamadınız, ama onlara siz şekil verdiniz!
Burada hiçbir kurbanın kalmaması, sadece yaratanların kalması çok önemlidir, çünkü projekte ettiğiniz her şey tezahür eder, şimdi projekte ettikleriniz ise her zamankinden daha hızlı bir biçimde tezahür etmektedir. Ama hala sizi kuşatan bir koruyuculuk, ilahi bir himaye var, bu yüzden her düşünceniz derhal tezahür etmiyor, ama işler hızlanıyor. Aslında dünyanın sınırlamalarından kaçmanız gerekmediğini, çünkü kaotik görünen bir manzaradan çölün ortasında bir vaha yaşamı yaratabileceğinizi giderek daha çok göreceksiniz. Ama bunlara sahip olabilmek için kendinizi yeterince sevmeniz çok önemlidir.
Deneyimleriniz kusurlu bir tezahürle karşılaştığında orada sizin için bir ders vardır, orada en yüksek realiteyle uyum içinde olmayan bir inanç vardır. Bu inancı yeniden programlamanız gerekir, bunu yapmadığınız sürece onlar defalarca önünüze çıkmaya devam edecektir. Böylece en kötü sorunlarınız aslında en büyük öğretmenlerinizdir. Eğer hayatınızda düzelmeyen bir ya da iki dertle uğraşıyorsanız, örneğin sürekli aynı korkuyu hissediyor veya yoksulluk çekiyorsanız, bu deneyim dikkatinizi arındırmanız ve yeniden programlamanız gereken yanlarınıza çekmeye devam edecektir, ta ki temiz bir geçmişe sahip olana ve sadece gerçekten istediğiniz şeyleri yaratana dek. Öte yandan bastırılmış arzularınız da büyük öğretmenlerinizdir. O halde tam doyum hissetmediğiniz alanları görmeli, bu konuda kendinize karşı dürüst olmalısınız.
Kalbinizin arzuları, Tanrının bu dünyada eylem halinde olan iradesidir. Ego-benlikten gelip daha düşük deneyimler olarak tezahür eden başka arzular da vardır. Nihai olarak onlar da aynı kaynaktan gelirler, sadece daha fazla yoğunluktan geçerek filtrelenirler. Başka bir deyişle, her yıl bin kere cinsel ilişki kurma arzusu duyan bir varlık aslında daha fazla sevgi deneyimlemeyi arzu etmekte, ama bunu daha yoğun bir filtreden geçirerek projekte etmektedir. Bu arzuların izini kaynağına dek sürerseniz onların saf arzular olduklarını görürsünüz. Tüm arzular Tanrıyı bilme arzusundan kaynaklanır. (Sayfa: 91-99)

İNİSİYASYON TOPLANTISI – Serapis Bey

İyi günler sevgili varlıklar, ben Serapis. Meditasyonun amacı Yaradan’ı direkt olarak deneyimleyebilmek ve Kaynağa dönmektir. Meditasyon, hepimizi yaratmış o muhteşem Kaynağı, o enerjinin kalbini algılayabileceğiniz kapılar açar. Kaynağı deneyimlemek, bilincinizin erişebileceği uzaklığa kadar tüm boyutları direkt olarak kesip geçer. Beşinci boyutta bulunan bir üstadın spiritüel çalışmasında sekizinci, dokuzuncu, onuncu ya da daha yüksek boyutları deneyimleyebilmesi gibi, fizik bedende bulunan varlık da beşinci ya da daha yüksek boyut farkındalığını deneyimleyebilir.
İçinizde Kaynağı direkt olarak deneyimleme kapasitesine sahipsiniz. Bu hafife alınmaması gereken bir şeydir, ancak ona aşırı ciddi bir tutumla da bakılmaması gerekir. Meditasyon yapmak için gerekli çaba uğraşıp didinmenizi değil, bırakıp gevşemenizi gerektirir, çünkü siz zaten bağlantı kurmaya çalıştığınız o şeysiniz. Bir kere bağlantı kurduğunuzda, birlik deneyimi ondan asla ayrı olmadığınızı gösterir.
Hayatınızda içinizdeki Tanrının ortaya çıkabileceği bir boşluk yaratmak, işte benim meditasyon dediğim şey budur. Meditasyona oturduğunuzda öğretmen ve rehberlerinizi çağırın, yüksek benliğinizi de çağırın, Başmelek Mikailden ve diğer üstatlardan sizi ışıkla sarıp korumalarını isteyin. Eğer yardım isterseniz meditasyonlarınız yüz misli daha güçlü olabilir. Yükselmiş üstatlar sunabilecekleri her yardımı sunmaktalar, ama siz istemeden bu yardımı üzerinize akıtamayız. Meditasyonda artık aracıları kovalayıp istediğinizi direkt olarak Kaynaktan alabilirsiniz. Bazı dünyevi aracıları uzaklaştırıyoruz, çünkü biz buradayız, hatta ışık meditasyonu sırasında yüzlerimizi bile görebilirsiniz. Eğer dışardan öğretiler almak kendinizi adamanızı kolaylaştırıyorsa alın, ama bunun mutlaka gerekli olduğuna inanmayın. Bu artık ortadan kalkmakta olan bir modeldir. Şimdi size üç meditasyon yöntemi önereceğiz.

Solunum Meditasyonu : Önereceğimiz ilk yöntem solunum meditasyonudur. Evren soluk almakta, evrendeki tüm yaşam formları soluk almaktadır. Farkında olsanız da olmasanız da siz de soluk alıyorsunuz. Zihninizi sessizleştirip ruhunuza erişebileceğiniz yollardan biri solunumunuz üzerinde odaklanmaktır. Eğer sessiz bir yerdeyseniz soluk alışınızı dinleyebilirsiniz. Titreşiminiz yükseldiğinde burnunuzdan soluk alıp ağzınızdan vermeye başlayabilirsiniz. Bu enerji frekansınızı yükseltir, böylece rehberlerinizle aynı dalga boyunda buluşabilirsiniz. Her ne oluyorsa akışa uyun, zihniniz gezinmeye başladığında onu tekrar solunumunuza odaklayın. Zihniniz bunun aptalca olduğunu söylerse onu yine solunumunuza odaklayın. Boşuna zaman kaybettiğinizi, yapacak çok işiniz olduğunu söylerse ona aldırmayın ve sessizce odaklanmayı sürdürün. Eğer gün içinde sabah uyandığınızda ve gece uyumadan önce meditasyon yapmak için zaman ayırırsanız, bunun giderek hiç beklemediğiniz kadar derin bir deneyim haline geldiğini göreceksiniz.
Işık enerjisini görecek, semavi sesler duyacaksınız, bedeninizdeyken başka farkındalık düzeylerine gideceksiniz, Tanrısal varlığınızın farkına varacaksınız, Tanrının nasıl hissettiğini direkt olarak anlayacak ve bileceksiniz. Soluğu yeniden yaratmaya ya da süslü yogik yöntemleri uygulamaya hiç gerek yok, normal solunum sizi Tanrıyla temasa geçirmek için yeterlidir. Bu yöntem işin temelini oluşturur, asla terk etmek zorunda olmadığınız önemli bir yöntemdir. Sessizlik içinde oturarak bu yöntemi uygularsanız konsantrasyonunuzun giderek derinleştiğini göreceksiniz.
Eğer zihninizi soluğunuz üzerinde odaklarsanız zihniniz sakinleşir, o sakinleştiğinde içinizdeki Tanrıyı, ruhunuzu hissedersiniz. Solunum yöntemi zihnin kölesi olmanızı, onun kendine çektiği düşünce formlarının kölesi olmanızı önleyebilir. Eğer meditasyon yapamıyorsanız sadece soluk alıp verin, bir yürüyüşe çıkın ve soluk alıp verin. Zihni sessizleştirdiğinizde zihinsel katta aradığınız yanıtlar direkt ilham şeklinde gelirler.
Derin soluk almak sağlıklıdır. Korktuğunuzda ya da olumsuz duygular hissettiğinizde soluğunuzun kesildiğini ya da hızlı solumaya başladığınızı görürsünüz. Böylece soluğunuzu gözlemleyerek duygusal halinizi de kontrol edebilirsiniz. Stresi azaltmak için bu mükemmel bir yoldur. Bir duruma öfke ya da olumsuzlukla karşılık vermeden önce birkaç derin soluk alın. O tepkinizden vazgeçip daha uygun bir davranış ya da tepkiye doğru bir rehberlik alıp alamayacağınıza bakın. Asıl solunum meditasyonunuzda soluğunuzun akmasına izin verin, onu kontrol etmeyin. Eğer başlangıçta merkezlenmek için birkaç derin soluk almak istiyorsanız bu iyidir, ama ideal olan işi akışına bırakmaktır. Siz gevşedikçe solunumunuz da gevşeyip derinleşecektir. Eğer uyumadan önce meditasyon yaparsanız uyuyakalmanız oldukça sık rastlanan bir şeydir, bu çok mutlu bir uyku olur. Eğer uykusuzluk çekiyorsanız yatağa uzanın ve soluk alıp verin, bunun size yardımcı olduğunu göreceksiniz.

Işık Meditasyonu : Tanrıyı hissetmek için soluk alıp verdiğinizde ya da Tanrıyı görmek için ışık üzerinde meditasyon yaptığınızda, aslında aynı enerji üzerinde meditasyon yapıyor olursunuz. Sadece farklı duyuları kullanmaktasınızdır. Nasıl dokunma, görme ve işitme gibi dışsal duyulara sahipseniz içsel duyulara da sahipsiniz. Örneğin, soluk içsel hissetme, ışık ise içsel görme duyunuz gibidir. Işık içinizdeki Tanrı varlığından başka bir şey değildir, gözleriniz kapalıyken onu deneyimleyebilirsiniz. Solunum meditasyonunu uygulayarak belli ölçüde bir sükunete eriştiğinizde üçüncü gözünüz (iki kaşın arası) üzerinde odaklanın. İçsel dikkatinizi oraya odakladığınızda bir ışık alanı göreceksiniz. Zihniniz sessizleştiğinde o ışık alanına düşmekte olduğunuzu ya da onun bedeninizi doldurduğunu hissedeceksiniz. O birçok şekilde tezahür edebilir, deneyimlenecek birçok harika şey vardır. Eğer odaklanmanıza yardımcı olmak istiyorsanız parmağınızla altıncı çakranıza (iki kaşın arasına) dokunabilirsiniz. Siz ışığa fizik gözlerinizle bakıyor değilsiniz, gözleriniz kapalı ve gevşemiş haldedir. Bu bir konsantrasyon meselesidir, böyle yaptığınızda enerjinin yükseldiğini, farkındalığınızın yukarı doğru çekildiğini, başınızın tepe kısmının ışıkla dolduğunu hissedebilirsiniz.
Bu tür meditasyonda birçok deneyimin yaşanması mümkündür, birçok harika görebilirsiniz. Herhangi bir tezahüre bağlı kalmayın, sadece bakın, sadece kendinizi buna verin. Zihniniz gezinmeye başladığında onu tekrar odaklayın. Işığa girebileceğiniz ve ışığın bir şifa olarak sizden akacağı noktaya kadar zihninizi tekrar tekrar odaklamalısınız. Eğer düzenli biçimde uygulama yaparsanız deneyiminiz gelişir, bunda hiçbir sınırlama yoktur. Bir insanın iç boyutlarının dış boyutlarından çok daha engin olduğunu göreceksiniz. Dış gözlerinizle gördükleriniz, iç gözünüzle gördüklerinizin yanında bir hiç olacaktır. Bunu uyguladıkça altıncı ve yedinci çakralarınızın açıldığını, ayrılık duygunuzun ortadan kalktığını ve her an Tanrısallığınızı idrak ettiğinizi hissedeceksiniz.

Ses Meditasyonu : İşitme duyunuza karşılık bir içsel duyunuz vardır. Tanrının seslerini, kürelerin müziğini, semavi armonileri işitmenin bir yolu vardır. Ses meditasyonunu deneyimleyebilmeniz için ya çok sessiz bir yerde bulunmanız ya da en azından başlangıçta kulaklarınızı tıkamanız gerekir. Bir süre böyle uygulama yaptıktan sonra direkt olarak deneyime girebilirsiniz. Kulaklarınızın ön kısmında hiçbir işlevi yok gibi görünen küçük bir kıkırdak parçası vardır. Aslında onun bir işlevi var, eğer baş parmaklarınızla üzerine bastırırsanız onların kulaklarınızı gayet iyi bir şekilde tıkadıklarını görürsünüz. Tüm dış sesleri keserek bilincin iç sesini, Tanrının seslerini işitmeye başlarsınız. Birçok ses vardır, genelde başlangıçta sadece çınlayan bir ses, bir tür titreşim işitirsiniz. Kulaklarınız tıkalı bir halde farkındalığınızı içinize, başınızın sağ tarafına odakladığınızda bunu işiteceksiniz.
İç sesleri dinlerken bilincinizde ve bedeninizde bir yükselme hissedeceksiniz. Farkındalığınızın yumuşak bir biçimde yukarı, daha süptil var oluş frekanslarına çekildiğini hissedeceksiniz. Bir süre en belirgin ses üzerinde odaklanın, sonra yüksek perdeli frekansların, diğer seslerin de farkına varmaya başlayacaksınız. Bu yeni seslere çekileceksiniz, onlar üzerinde konsantre olmanız da sizi bir sonraki yüksek titreşime çıkaracaktır. Bir süre bu şekilde meditasyon yaptığınızda yeni seslerle karşılaşacak ve yeni titreşimlere ulaşacaksınız. Bu şekilde frekanslar merdivenini tırmanacaksınız, bu merdiven ta Kaynağa kadar uzanır. Müzisyen ya da sanatçı olanlarınız bunu çok ilham verici bulacaklar. Birçok varlık içsel katlarda işittiği seslerden ilham almış ve onları enstrümanlar ve orkestralarla yeniden yaratmaya çalışmıştır. Ancak bu sesler aynen kopyalanamaz, sadece taklit edilebilirler.
Anlayacağınız bu çok güçlü bir meditasyon yöntemidir. Biraz uygulama gerektirir, ama çok iyi ödüllendirileceğinizi bilin. Bir süre uygulama yaptıktan sonra sessiz sakin yerlerde kulaklarınız açıkken de semavi müziği işitebileceğinizi göreceksiniz, o zaman artık kulaklarınızı tıkamanıza gerek kalmayacak. Eğer istiyorsanız kulak tıkaçları da kullanabilirsiniz, onlar da çok yardımcı olabilirler. Lütfen bu konuda deney yapmakta kendinizi özgür hissedin. Bunu yapmanın tek yolu budur demiyorum, sadece içinizde çalan tanrısal bir orkestra olduğunu söylüyorum.

Anlattığımız bu üç yöntemi yüzyıllar boyunca üstatlar da kullanmışlardır. Bu üstatlar şimdi de size yardım etmeye hazırlar, ama önce iç kapıları, kalbin, soluğunuzun, ışığın, müziğin iç kapısını açmalısınız. Bedeniniz hangi boyutta bulunursa bulunsun soluğunuz, ışık ve semavi müzik size eşlik edecektir. Yükselirken onlardan vazgeçmeniz, onları geride bırakmanız gerekmiyor.
Mümkünse sabah akşam meditasyon yapın, rehberlerinizi yardıma çağırın. Bir süre solunumunuz üzerinde, bir süre ışık üzerinde, bir süre de ses meditasyonu üzerinde odaklanın. Bu biraz alıştırma gerektirir, çünkü bir yanınız içinizdeki bu enerji alanına girmeye direnecektir, direnen egonuz, yani sınırlı zihninizdir. Ego bunu yapmamanız gerektiği, meditasyonun bir zaman kaybı olduğu konusunda binbir bahane bulacaktır. Eğer bu meditasyonları kısa bir süre boyunca yapabilirseniz değiştiğinizi göreceksiniz. Çünkü meditasyon yükselişe giden yolda karşılaşabileceğiniz tüm çalışmaların kaynağı ve özüdür. Unutmayın ki deneyim kaybolduğunda din ortaya çıkar, deneyim mevcutsa dine ihtiyaç yoktur, o zaman sadece kusursuz Tanrısal sevgi ve inayet vardır. (Sayfa: 119-133)

MİSYONUN SON DURUMU – Ashtar

İyi akşamlar, ben Ashtar. Bu akşam size dünya misyonunun nasıl geliştiğinden söz edecek ve bazı noktaları aydınlatmaya çalışacağım. Gördüğünüz gibi her şey ışıktan oluşmaktadır. Görmüş, işitmiş, düşünmüş, hissetmiş, dokunmuş ve düşlemiş olduğunuz her şey nihai olarak aynı cevherden oluşmuştur, buna ışık diyebilirsiniz, buna öz diyebilirsiniz. Özü direkt olarak deneyimlerken hiçbir karışıklık yaşanmaz. Ortada ne bir dil, ne de dile ihtiyaç var, sadece sevgi ve esrime halinin direkt iletişimi var.
Siz ışık işçileri insanlığın evrimine yardım edebilmek için bu sorunlu gezegende enkarne olmayı kabullendiniz. Yakında devrenin kapanacağını bilen Mesih Sananda Spiritüel Hiyerarşiyle birlikte alternatif bir yükseliş planı hazırladı. Bu planı yaptığımız konuşmalarda size duyurmuştuk, o zamanlar çoğunuz derin bir uykuda olduğunuzdan yükselişinizin ancak tahliye yoluyla yapılması mümkün görünüyordu. Ama o zamandan bu yana gezegensel bilinçte büyük bir değişimin gerçekleştiğine tanık olduk. Uyuklayan ışık işçileri uyanmaya başladılar.
Yükseliş bir hayli arınma ve hazırlık gerektiren bir olaydır. İşte bu yüzden hepiniz böylesine değişim dönüşüm geçiriyorsunuz. Bir ışık işçisi için yükseliş ya da dünyadan tahliye sonuç olarak aynı şeydir. Merkabah taşıtıyla (ışık taşıtı) tahliye edilen bir yıldız tohumu için yükseliş sadece bir adım ötededir, biraz farklı bir işlemdir, ama sonuç olarak aynı şeydir. Yükseliş süreci her ne şekilde tamamlanırsa tamamlansın ışık taşıtları bu işe dahildir. Bazılarınız yükseliş kapısını zorla açmaya çalışıyor, ama yüksek bir boyuta tamamen kendi irade gücünüzle yükselemezsiniz. Yükseliş zamanı geldiğinde gerçekleşecektir.
Kafa karıştıran noktalardan biri de, Ashtar Kumandasının sözde uzay gemilerinin bu işe nasıl katılacaklarıdır. Uzay gemisi terimini biz öylesine kullanıyoruz, onun yerine merkabah, ışık taşıtı ya da ışık gemisi terimlerini de kullanabilirsiniz. Her biriniz kendi merkabahınıza ulaşabilirsiniz. Merkabahınız çok boyutlu Tanrı benliğinizin bir tezahürüdür. Örneğin, biz ışık beden içindeyiz, sizin uzay gemisi dediğiniz şeyler aslında bizim merkabah ya da ışık beden dediğimiz şeydir. Onlara uzay gemisi demekte bir sakınca yok, ancak fizik bedenlere sahip insanları yükseltmek için çalışan yüksek boyutlu varlıklar için işin aslı budur. Onlar bizim boyutlar arası nakil vasıtalarımızdır, ayrıca ışık bedenlerimizi birleştirerek büyük ana gemiler de oluşturabiliriz. Şimdi bunlar ana gemi midir, yoksa biz miyiz? Her ikisi de! Bu ışık taşıtları insanların yüksek boyutlu formlara geçebilme sürecine aktif biçimde katılırlar.
En son yükseliş dalgası, gezegensel devrenin kapanışındaki son aşama, dünyanın tüm varlıklarının ve enerjilerinin yeniden ayıklanıp ayrılmasını içerecektir. Bu da bir tahliyeyi, yani Ashtar Kumandası ve Hiyerarşinin bu tahliye içinde yer almasını gerektirecektir. Ama enerjiler sürekli olarak değişmektedir, daha birkaç yıl önce gezegenin enerji alanını temizlemek için müthiş yerküre değişiklikleri gerekliydi, fakat o zamandan bu yana çok şey başarıldı. Bu yüzden beklenen felaketlerden bazıları vuku bulmadı, ama yine de temizliğin sürmesi gerekiyor. Temizlik gereken ölçüde, sadece o ölçüde devam edecektir. Sizin ışık işçileri olarak şifa verici enerjilerinizi yerküreye aktarmanız bu yüzden çok önemlidir.
Sonunda tüm karanlık ve uyumsuz varlıklar derslerini öğrenmek için daha fazla zamana sahip olacakları yerlere götürülecekler. İçlerindeki Tanrıdan ayrı kalmaktan bıkıp usanmış varlıklar ise artık dizginleri ellerine alıyorlar. Bizim yardımımız ve Tanrının inayetiyle artık karanlık dağılıyor. Karanlığın dağılmasının birçok belirtisi var, onu bireysel olarak fizik bedenlerinizde deneyimliyorsunuz, dünya ise yerküre değişiklikleriyle deneyimliyor. Işık işçileri olarak eğer tahliye edilmeniz gerekiyorsa bu anında yapılabilir. Diyelim ki bir fay hattının üzerinde yaşıyorsunuz, ama henüz yükselişe hazır değilsiniz, eğer yaşamı tehdit eden yerküre değişiklikleri oluyorsa sizi anında ve kolayca tahliye edebiliriz. Bu bir vaat ya da garanti değil, yapılması gereken bir şeydir. Bu olay geçmişte vuku bulmuştur, büyük olasılıkla gelecekte de vuku bulacaktır. Evet şimdi sorulara geçebiliriz.

Soru- Geçen gün San Fransisko körfezi üzerinde yoğun altın ışıktan oluşan bir enerji ağı gördük, Ashtarın gemisinin körfezin üzerinde çalıştığını düşündük. Neler olup bittiğini anlatabilir misiniz?

Ashtar- İş başında yakalanmışız! Işık işçilerinin yerküre kabuğunun belli bölgelerini dengelemelerine yardımcı oluyorduk. Bunu kendi isteğimizle yapamayız, ışık işçilerinin bizi böyle bir yardıma davet etmesi gerekir, çünkü özgür irade yasasını çiğneyemeyiz. Aslında bizim misyonumuz çok boyutludur, bazen aynı anda iki, üç ya da iki ila üçyüz şeyi birden yaparız. Tüm faaliyeti belirli bir şeyle sınırlamayız. Ayrıca bulunduğumuz bölgedeki varlıkların bilinçleri üzerinde genelde bilinç altı düzeyde çalışırız. Sözünü ettiğiniz olaydaki kişi ben değildim, Ashtar Kumandasından başka biriydi.


Soru- Kutsal Ruh ile yüksek benlik arasındaki fark nedir?

Ashtar- Yüksek benliğiniz bireysel Tanrı varlığınızdır. Kutsal Ruh ise evrenleri, galaksileri ve yıldızları doğurmaktan sorumlu eylem halindeki dişi Tanrı prensibidir. Kutsal Ruhun, erkek/yaratıcı prensibi dengeleyen dişi/doğurgan veçhe olduğunu da söyleyebiliriz. Bu iki enerjinin birleşimi teslisin üçüncü veçhesi olan Oğul prensibini doğurur. Kutsal Ruhtan, Semavi Baba’dan ya da evrende Mesih Sananda tarafından temsil edilen Oğul’dan yardım isteyebilirsiniz.


Soru- Mart ayında görünmez bir varlık tarafından ziyaret edildim, benden yardım istiyordu. Anlaşılmaz bir dille konuştuğu için ne dediğini anlayamadım, ama yardım istediği belliydi. Bu ne tür bir deneyimdi?

Ashtar- Zararsız bir deneyimdi. Şu anda dördüncü boyutta (astral alemde) birçok bedensiz varlık yardım istiyor. Nasıl dünya varlıkları sevgiyi öğrenmeye çalışıyorlarsa, bu ruhlar da dünyanın etrafında gezinip sevgiyi öğrenmeye çalışıyorlar. Her ne için burada bulunduklarını düşünürlerse düşünsünler yapmak istedikleri şey budur. O varlıklara sevgi ve ışık gönderin, ama kendinizi onlara yardım etmekle yükümlü hissetmeyin, onları bana gönderin.


Soru- Bir amaç duygusuna aşırı biçimde gereksinim duyuyorum, bu gereksinimi daha fazla hissettikçe bunalıma giriyorum. Bu sabırsızlığımdan mı kaynaklanıyor?

Ashtar- Bingo! (gülüşmeler) Bu sözü bana Sananda öğretti, bunu duyunca daima gülerler dedi. Sizin amacınız açılıp genişlemektir, kendinizi içinizdeki Tanrıya verin. Amacınızın belli bir dışsal tezahür ya da belli bir yetenek veya görev olduğunu düşünmeyin. Amacınız, amacınızın ne olduğunu öğrenmek ve ona teslim olmaktır. Bu bir teslimiyet meselesidir, onu zekayla yaratma meselesi değil. Yerine getirmediğinizi düşünseniz de amacınızı yerine getiriyorsunuz. Sadece bu aşamada sandığınızdan fazla perdeleme var ve bu hepiniz için geçerli. Perdeler ancak hazır olduğunuzda kaldırılabilir, aksi takdirde sistemleriniz altüst olur, arap saçına döner! (Sayfa: 135-146)

KALBİN DİLİ – Sananda (Hz. İsa)

İyi akşamlar, ben Sananda. Realite olarak kabul edegeldiğiniz şeyle şimdi ulaşabileceğiniz şey arasındaki perde giderek incelmektedir. Dünyanın sınırlı realite perspektiflerini yerinde tutan şey insanlığın ortak bilincindeki süptil üst yüzey gerilimidir. Göllerin ve akarsuların yüzeyinde sekerek kayan örümceğe benzer yaratıkları gördünüz mü hiç? Onlar için suyun yüzeyi buz kadar katıdır, yüzey geriliminin üzerinde kayarlar. Aynı şekilde birçok insan da birlikte yaratmaya karar verdikleri illüzyoni realite yapısının yüzey gerilimi üzerinde kaymaktadır. Sanırım siz daha derinlere kaymaktan hoşlanıyorsunuz, aksi takdirde bugün burada olmazdınız. İnsan bilincinde süptil bir program vardır. Bunun bir tür anlaşma, bir tür kitlesel hipnoz olduğunu söyleyebiliriz. İnsanların zihninde ortak bilinçle bir bağlantı ve bu anlaşmayı içeren bir bölüm vardır.
Meditasyon ve spiritüel çalışmayla başarmaya çalıştığınız şey bu içsel programlamayla bağlantınızı koparmak, tüm harikalarıyla realiteyi direkt olarak deneyimlemektir. Sizi sınırlayan filtreler zihinde, ego algılayışında bulunur, oraya kitlesel hipnozla ekilmişlerdir! Onları etkisiz kılmanın tek yolu içinizdeki Tanrıya ulaşarak o içsel programı, kendiniz olarak kabul edegeldiğiniz o egoyu aşmaktır.
Gördüğünüz gibi ben panzehire sahibim ve onu şimdi üzerinizde kullanıyorum. Bu panzehir kalbin dilidir, bir yandan sizinle konuşurken bir yandan da bu dili kullanıyor ve onu size odaklıyorum, çünkü kalbin dili ve ışığın dili sözcüklerle ifade edilemez. O bir sevgi ışınıyla, bir enerji ışınıyla aktarılır. Dönüşüm yaratıcı bu enerji gezegendeki tüm varlıklara yayınlanmaktadır. Bu kalp dilinin sizi kitlesel hipnozdan birer birer uyandırdığını görüyoruz.
Hindistan’da “Gerçek, esrime bilincidir” derler. Eh gerçek gerçektir, ama onu deneyimlediğiniz zaman çok mutlu olacağınız da doğrudur. Öyleyse kendinizi sürekli akan bu esrimeye, bu mutluluğa açın. O sadece spiritüel bir toplantıdayken akmaz, daima oradadır. O yaşamdır, yaşam gücüdür, eğer soluk alıyorsanız daima oradadır. Eğer onu hissetmiyorsanız o zaman daha düşük bir realiteyle, başka bir kalıpla özdeşleşiyorsunuz demektir. Eğer her gün içinize dönmek, içsel ışığa bakmak ve solunumunuz üzerinde meditasyon yapmak için zaman ayırırsanız, Tanrının ifade edilemez mevcudiyetiyle bağlantı kurabilirsiniz.
Her birinizden kendinizi kalbin, sevginin ve ışığın diline açmanızı istiyorum. Bu tüm fikirlerinizin toplamından daha önemlidir. Fikirleriniz ister doğru ister yanlış, isterse kısmen doğru olsunlar yükseliş anında tümünü teslim etmek, bırakmak zorunda kalacaksınız. Onları yükseliş kapısından içeri sokamazsınız, çünkü kapı çok dardır! Yükünüzü bu tarafta bırakmanız gerekir, orda daima alçakgönüllü, ama aynı zamanda çok kudretli olan gerçek benliğe yer vardır. Evet şimdi sorularınızı sorabilirsiniz.

Soru- Bize foton kuşağından söz eder misiniz?

Sananda- Foton kuşağı, meydana gelen değişim dönüşümün daha kaba düzeydeki fiziksel ve bilimsel tezahürüdür. Dünya bu yüksek bilinç alemine girerken aynı zamanda yeni bir uzaya da girmektedir. Bu konuda birçok spekülasyon ve kehanet var. Adeta fiziksel bir şeyin gelip başınıza çarpmasını ve sizi bir anda dönüşüme uğratmasını bekliyorsunuz. Ama bana göre bu kehanetlerin çoğu biraz abartılmıştır. Yeni uzayın, eski gezegensel devrenin sonunu işaret ettiğini söyleyebiliriz. Diğerleri gibi deneyimleyerek onun da ne olduğunu anlayacaksınız. Bu Tanrısal oyunun bir parçasıdır ve kaygılanmanıza gerek yoktur. Aslında foton kuşağının Tanrısal inayetin bir başka ifadesi olduğu söylenebilir.


Soru- Çeşitli kaynaklardan aldığım bilgilerde, gelecekte dağların tepelerindeki mağaralarda ya da yer altı barınaklarında yaşamımızı sürdürmek zorunda kalacağımız dile getiriliyor, şimdiden bu tür barınaklar yapmamız öğütleniyor. Bu konuda yorumda bulunabilir misiniz?

Sananda- Bildiğiniz gibi dünyanız küresel ve iklimsel değişimler geçirecektir. Söylediklerinizin ne derece gerekli olacağı hala insanoğlunun bilincine bağlıdır, başka hiçbir şeye değil. Bu köklü değişimler sırasında fizik bedeninizde bulunup bulunmayacağınız kaderinize ve yükselişle ilgili seçiminize bağlıdır. Biz insanlara yükseliş yolunu seçmeleri konusunda önerilerde bulunuyoruz. Yükseliş ya da tahliye durumunda bir mağaraya ya da yer altı barınağına ihtiyacınız olmayacak. Ancak, büyük bir olasılıkla birçok kişi bu fırsattan yararlanamayacak, onlar kutsal kitabınızda “büyük sıkıntı” diye sözü edilen olayı deneyimlemek zorunda kalacaklar. Söz konusu kişiler için ruhlarını bu şekilde izlemek çok akıllıca bir hareket olabilir. Size şu kadarını söyleyebilirim ki, bu değişim ve dönüşümü mümkün olduğunca yumuşak bir biçimde deneyimleyebilmeniz için ruhunuz sizi uygun bölgelere, gerekli bilinç alemlerine ve yapmanız gereken faaliyetlere yönlendirecektir. Gezegen de geçirdiğiniz değişim dönüşümü geçirmek zorundadır, dünya tanınmayacak kadar değişebilir, az çok tanınacak kadar da!


Soru- Spiritüel Hiyerarşi’nin geri dönüşü konusunda bir şeyler söyleyebilir misiniz? Bize foton kuşağına girmeden evvel dünyaya kitlesel bir inişin olacağı söylendi. Mesih de geri gelecek mi?

Sananda- Mesihi nasıl deneyimleyeceğiniz bilinç düzeyinize bağlıdır, çünkü Mesih şu anda sizinle birliktedir. Eğer frekansınızı yükseltebilseydiniz benim bu medyumun arkasında durup onu kendi enerji alanım içinde tuttuğumu anlayabilir, Mesihi gözlerinizle görmüş olurdunuz. Kitlesel inişlere gelince, evet bu olasılık çok yüksektir, kitlesel tahliye olasılığı da çok yüksektir. Spiritüel Hiyerarşinin geri dönüşünü kısmen siz oluşturuyorsunuz, sadece bu olasılığa henüz uyanmış değilsiniz! Dönüşün bir kısmını da ben oluşturuyorum, işte buradayım! İlerde başka mucizelerle de karşılaşacaksınız. Bilinciniz yükseldilçe, yükselmiş üstatları algılama yeteneğiniz arttıkça üstatlar da titreşimlerini düşürecek ve sizi yarı yolda karşılayabilecekler, böylece bizimle direkt ilişki kurabileceksiniz.
Eğer biri spiritüel konuşma yapıyor ve siz o konuşma içinde kalbin dilini işitemiyorsanız oradan hemen uzaklaşın. Yapılan spiritüel bir konuşma değil başka bir hipnoz şeklidir, sizi belli bir şeye inanmanız için programlamaktır, kesinlikle öğretmek değildir, çünkü öğretmen bir deneyimi direkt olarak verir.


Soru- Dünyada tüm gerçeklerin ortaya konmasına nasıl yardımcı olabiliriz?

Sananda- Gerçek olduğunuz şeydir ve olduğunuz şey varlığınızdan yayılacaktır. Kalbin dilini, kendi kanalınızın dilini kullanmalısınız, bu sizi kitle bilinciyle olan bağlarınızdan kurtaracaktır. Her birinizden yapmanızı istediğim şey, bildiğiniz her şeyin yanlış olabileceği olasılığına kendinizi açmanızdır. Başka bir deyişle, tüm fikirler eşit derecede gülünçtür. Dünyaya gerçek sandığınız bir şeyi arzetmeniz, sadece dünyayı kendi realitelerinize göre şekillendirmektir. Dünyaya ve kitle bilincine gerçeği gösterebilmeniz için o gerçek haline gelmeniz gerekir. O zaman gözlerinize bakanlar o ifade edilemez sevgi ve ışık dilinin bir aktarımını göreceklerdir, illüzyondan soyunmuş bir dilin aktarımını! (Sayfa: 151-166)

GERÇEĞE GİDEN YOL – Sananda (Hz. İsa)

İyi akşamlar dostlarım, ben Sananda. Bildiğiniz gibi dikkatiniz kutsal bir şeydir. Bir bedenli olarak iki değerli şeye sahipsiniz, biri zamanınız, diğeri de dikkatinizdir. Zamanınız değerlidir, çünkü yükselişi deneyimlemek için sınırlı bir zamana sahipsiniz, onu nasıl kullanacağınız yaşamsal bir önem taşıyor. Diğer önemli şey dikkatinizdir, çünkü dikkatinizi her nereye odaklıyorsanız evrene ve rehberlerinize o yönde daha çok şey deneyimlemek istediğinizi söylüyor, sizin için önemli olan şeye vurgu yapıyorsunuz demektir.
Evren sizi yargılamaz, ne istiyorsanız onu verir, ama yöneticiyi de çiğneyip geçmez. Yöneticinin kim olduğunu biliyor musunuz? Yönetici yüksek benliğinizdir, o bilinç halinizin, deneyimlerinizin yöneticisidir. Yöneticinin her biriniz için çizdiği bir kader yolu vardır, kaderiniz evrensel yaratılış planı çerçevesinde icra edilip tamamlanmak zorundadır. Bazen bir şeyin olması için tüm içtenliğinizle dua edersiniz, ama duanız gerçekleşmez. Yönetici tüm dualarınızı çiğneyip geçmekte, isteklerinizi veto etmektedir. Bu teslim olmanız gereken bir şeydir, çünkü sizin için en yüksek bilgelik odur. Her birinizin içindeki yönetici, yani yüksek benlik sizin için en yüksek bilgeliğin ne olduğunu bilir, aslında bunun böyle olması mükemmel bir şeydir.
Doğduğunuz andan itibaren çevrenizdeki dünya tarafından programlanır ve onu bilincinizde inançlar şeklinde tutarsınız. Bu inançlar yaşam deneyimlerinizde tezahür ederler. İnanç sistemlerinizin bilincinize giren her deneyimi kendi filtrelerinden geçirip renklendirdiğini söyleyebiliriz. Bu dünyada hayat çok nadir olarak direkt deneyimlenebilir, çünkü insanlar kendilerini inançlarıyla çok fazla kuşatmışlardır. İster olumlu ister olumsuz olsun fark etmez, onlar hala inanç sistemleridir. Birlikte ulaşmaya çalıştığımız şeyse “gerçek olanın” direkt deneyimidir.
Hepiniz kendinize özgü perdeli ve illüzyoni düş dünyanızda yaşama eğilimindesiniz. Bazen dünyaya yüksek benliğinizden gelen içgörüler nüfuz edip size bu programlardan daha fazla bir şeylerin olabileceğini ima ediyor. Tanrı dikkatinizi birçok biçimde çekebilir, egonuzu yok etmeye birçok biçimde çağırabilir. Tanrının güzel bir paket yarattığını düşünün, paketin ambalajını açtığınızda güzel bir kutuyla karşılaşırsınız, onun hazinelerle dolu olduğunu bilirsiniz, ama kutuyu açtığınızda gördüğünüz şey hoşunuza gitmeyecektir, çünkü kutunun içindeki şey sizi öldürecek, egonuza olan bağlılığınızı yok edecektir. Bizim tavsiye ettiğimiz yol egonuzu yok eden yoldur, bu da işinize gelmez. Bu yola büyük bir coşkuyla talip olan insanların, kutuyu açtıktan sonra korkup tekrar illüzyon dünyasına sığındığına çok tanık olduk. Ama artık size kancayı taktık, inayet hattı üzerinde makaraya sararak kendimize doğru çekiyoruz. İsterseniz bağırıp tekmeler atabilirsiniz, isterseniz sakin biçimde bu sürecin tadını çıkarabilirsiniz, seçim sizindir! (Sayfa: 191-199)

İNAYET KUYUSU – Meryem Ana & Başmelek Mikail

Merhaba dostlarım, ben Meryem Ana. Yaratılışın her atomunda bulunan ve her şeyin özü olan bir enerji vardır. Bu enerjiye içsel gözünüzle baktığınızda o ışık gibi görünür. Aynı enerjiyi hayatınızda hissettiğinizde sevgi gibi hissedilir. Yüksek boyutlardaki varlıklar, Yaradan’dan gelen enerjiyi yaratılış boyunca kanallık yaparak odaklarlar. Bu enerjinin yükselen varlıklar üzerindeki etkisine tanrısal inayet denir. İnayetin, evrensel yaratılış motorunun kozmik yağı olduğunu söyleyebiliriz. Tanrısal inayet olmasa motor gerektiği gibi çalışamaz.
Sevgili varlıklar, inayetle beslenmediğiniz zaman sakatlanmaya, felç geçirmeye başlarsınız. Bu felç korkudan, öfkeden ya da dönüşüme uğratmaya çalıştığınız diğer ağır enerjilerden kaynaklanıyor olabilir. İnayet olmadan bu enerjiler sizin için boğucu olabilirler, ama inayet varsa sorun yoktur. Tanrının inayetiyle tüm üzüntülerinizi unutarak şarkı söyler, dans edersiniz. İnayet sınırlı bir şey değildir, sınırsız bir cevherdir. Eğer onu kullanırsanız biz biraz daha inayet üretiriz, öyleyse devam edin ve bir inayet oburu olun!
Tanrısal inayet şimdi çok güçlü biçimde akıyor sevgili varlıklar. Onu hissetmek, onu nasıl deneyimleyeceğinizi öğrenmek zorundasınız. İşte bu yüzden bu toplantılara katılıyoruz, sizi teşvik etmek, rehberlik yapmak için. Değişim dönüşüm ve sevgiden başka amaç yoktur, bilmeyi ve olmayı arzu ettiğiniz her şey içinizdedir. Şimdi sizi Başmelek Mikaille baş başa bırakıyorum.

Merhaba, ben Başmelek Mikail. Var oluşun temel doğası yardımseverdir. Var oluş bir ışık okyanusudur, var olan her şey ışık okyanusunun bir parçasıdır. Bu asli realite her boyutta aynıdır, çok az bölge dışında evrenin tüm bölgelerinde bu gerçek bilinir ve kabul edilir. Bir nedenden ötürü geçmişte evrimin belli bir noktasında bir başka inanç bu dünyaya takdim edildi. Çok süptil bir düzeyden başlayarak var oluşun esas gerçeği yanlış yorumlandı, çekirdek inanç değiştirilip yönlendirildi. Bunun ilahi plan gereği mi, yoksa özgür iradenin sonucunda mı böyle olduğu tartışmalıdır. Ancak dünyada deneyimlediğiniz her şey bu yanlış değerlendirmenin, bu yanlış inancın sonucudur. Bu yanlış inanç, tüm yaşamın boşluk içinde var olduğu, evrenin yardımsever değil tehlikeli bir yer olduğu, eğer boşluğa düşmek istemiyorsanız doğru biçimde davranmanız gerektiği düşüncesine dayanır.
Bireysel bilincinizin çekirdeğinde var oluşunuzun doğasıyla ilgili bir inanç daha vardır. Bu çekirdek inanç arındırılmış ve uyum içine sokulmuştur, sizi sarsmaktadır. Spiritüel yolda ne kadar ilerlerseniz inayet faaliyetleri de içinizde o kadar derinde çalışır. Bazen bu çok rahatsız edici olabilir, eski ve niteliksiz inanç sistemlerine bağlı olduğunuzda, korku ve dirence saplanıp kaldığınızda rahatsız edicidir. Teslim olduğunuz ve almaya açık olduğunuz zaman inayet, sevgi ve desteği hissedersiniz. Bu aynı evrendir, siz aynı insansınız, öyleyse aradaki fark nedir? Neden bir gün direnç ve içerleme hissediyorsunuz da bir başka gün şükran, sevgi ve inayetin varlığını hissediyorsunuz? Hangisi doğru inanç sistemidir? Siz hangisini yaratmayı seçerdiniz?
Gördüğünüz gibi bu bir bilinç oyunudur, bir anlamda tümüyle kozmik bir melodramdır! Benim bakış açımdan bu tümüyle bir ışık okyanusudur. Sırf dünyadaki bazı seçilmiş varlıklar deney yapıp bir başka şeye inanmaya karar verdikleri, bir başka şey yarattıkları, birlik yerine yoksunluk ve ayrılığa dayanan bir realite yarattıkları için temel realite değişmemiştir. Ama siz varlığınızın özünde Bir’liğin anısına ve deneyimine sahipsiniz. Sizin işiniz onu yeniden uyandırıp tutuşturmak, bunu yapmak isteyenlere enerjisel bir yol oluşturarak rehberlik etmektir. Ve zaman sınırlı olduğundan her şey hızlandırılmıştır, bu hızlanma hem dünya hem de enerji bedenleriniz için geçerlidir.
Sözünü ettiğimiz inanç kısmen bakılıp gözetilmeyeceğiniz inancıydı, eğer bir hata yaparsanız boşluğa düşecektiniz ve bir daha sizden asla haber alınamayacaktı. İşte bu yüzden hata yapmaktan korkuyorsunuz. İnanç sisteminiz o çekirdek düzeyde yeniden yapılandırıldığında asla ayrı olmadığınızı idrak edeceksiniz. Siz salt ışıksınız, her şey ışıktır, düşülecek bir yer, bir boşluk yoktur. Bunu bildiğinizde, altınızda bir ağ gerili olduğu halde çalıştığınızı fark edersiniz! Kozmik cambazlıklarınız görülmeye değecek kadar karmaşık, şaşırtıcı ve harikulade olabilir, çünkü bir hata yaparsanız o ışık ağına düşeceğinizi bilirsiniz. Biraz zıplayıp tekrar yukarı çıkar ve yeniden denersiniz, bu sizin öğrenim sürecinizdir. Varlıkların yaratılma nedeni budur, öğrenmek, ifade etmek ve deney yapmak.
Şimdi güvenli bir evrende yaşadığınızı bildiğinize göre, bu kendinizi biraz daha özgür, biraz daha korkusuz hissetmenizi sağlamıyor mu? Bu arada olma, inanma ve davranma konusunda bir doğru bir de yanlış yol olduğunu size kim söyledi? Özgürlük, tüm bunlardan özgürleşmeyi içerir ve ben bunu ısrarla tavsiye ederim. Aslında siz benim yaşayamayacağım bir deneyimi yaşayabilirsiniz. Bir yandan fiziksel bedende bulunurken bir yandan da ışık okyanusunda yüzebilirsiniz. Bu deneyim Başmelek olmaktan daha az Tanrısal bir şey değildir. Birlik her boyutta birliktir, ondan kaçış yoktur. (Sayfa: 209-220)

3 yorum:

MCweb dedi ki...

Bu 2012 çok ilginç bir hal almaya başladı,Foton kuşağı-Marduk -maya derken birçok şey birikti,birşeyler olacak ama ne,merakla bekliyorum 2012 yi.Birşeylerin değişme zamanı geldi artık buna foton kuşağı,foton çağı sebep olacaksa varsın olsun,hadi bakalım hayırlısı

Adsız dedi ki...

[B]NZBsRus.com[/B]
No More Slow Downloads Using NZB Downloads You Can Instantly Find HD Movies, Console Games, MP3s, Applications and Download Them @ Flying Speeds

[URL=http://www.nzbsrus.com][B]NZB Search[/B][/URL]

Adsız dedi ki...

It isn't hard at all to start making money online in the underground world of [URL=http://www.www.blackhatmoneymaker.com]blackhat hosting[/URL], You are far from alone if you don't know what blackhat is. Blackhat marketing uses not-so-popular or not-so-known ways to produce an income online.