19.05.2008

YÜKSELİŞ
Cilt:2

AKAŞA YAYINLARI

İÇSEL KAPI – Sananda (Hz. İsa)

İyi günler sevgili yoldaşlarım, ben Sananda. İnsan dediğiniz varlık çok boyutlu bir tezahürdür, fizik dünyayla birçok spiritüel dünya arasında bir köprü, bir giriştir. Işık işçilerinin hedefi bu köprüyü geçmek ve asıl kimliğiniz olan yüksek benlikle yeniden bağlantı kurmaktır. Bunu da ancak kalbinizi açarak başarabilirsiniz. Bir insan felsefi ve entelektüel açıdan çok akıllı olabilir, ama kalbi açık değilse, spiritüelliğin pratik deneyiminden yoksunsa, yükselişe cehalet içindeki insandan daha yakın değildir. Kendinizi benim sizi sevdiğim gibi sevmeye ihtiyacınız var. Bunu yaptığınızda sizinle bağlantı kurabilir, o içsel kapıya ulaşmanızı sağlayabilirim. Bu yolda entelektüel bilgiyi, pratik ve duygusal deneyimi ve rehberlik yoluyla aldığınız bilgileri bütünleyip dengelemeniz gerekir. Denge noktası kalptir, o ayırt etme ve sezme merkezinizdir.
Sevgili varlıklar, kalp insanın spiritüel merkezidir. Örneğin, telepatik iletişimlerde yüksek merkezleriniz kanalıyla bilgi alabilseniz de, onu ancak kalp merkezinizden geçirdiğinizde bu bilgi sizin için bir anlam ifade edebilir. Bilgi ancak o zaman fizik ve duygusal benliği etkileyebilir. Sevgi için feryat eden insan benliğidir, içsel kalp kapısından geçmesi gereken de bu insan benliğidir, o orada Mesih tarafından karşılanacaktır, çünkü ben size yol göstermek için tayin edilmiş çobanım! Kalbinizi eritmek, Tanrı vergisi masumiyetinize ve saflığınıza ulaşmanıza yardımcı olmak benim görevimdir. O oradadır sevgili varlıklar, çok bilmişlikleriniz, korkularınız, yokluğu ve sınırlılığı içeren inanç sistemleriniz hariç siz o masumiyet ve saflığı asla terk etmediniz.
Eğer kalbiniz açıksa ayırt etme konusunda hiçbir sorunla karşılaşmazsınız. Şu sırada ortada birçok öğreti, birçok medyum ve okuyabileceğiniz birçok kitap var. Bunların hangisinin size yararlı olacağını nasıl bileceksiniz? Eğer kalbiniz açıksa aldığınız bilgiyi kalbinizden geçirerek elbette, çünkü kalp neyin doğru ve gerçek olduğunu bilir. Kalp o bilgi, o öğreti, o enerjiyle rezonansa girecek ya da girmeyecektir, kalbinizin doğruyu söyleyeceğine güvenin. Eğer zihniniz hala karışıksa, bir karar veremiyorsanız endişelenmeyin, sadece daha çok meditasyon yapıp kalbinizi açmama izin verin, bu sizi ayırt etmeye hızla yaklaştıracaktır. Ama yaptığınız ayırt etme sadece sizin içindir, başkalarının seçtiği yolları yargılayıp eleştirmek için değil.
Kalbiniz otomatik bir pilota sahiptir, sevgiyi hissettiği an ne yapacağını bilir. Gerçek bir sevgi anı yaşadığınızda artık ebediyen sevgi içinde olursunuz, ebediyen seversiniz. Bunu bir kez tattığınızda daha azına razı olmazsınız. Bir kez ölümsüzlüğe kavuştuğunuzda artık hiçbir programa bağlı olmadığınızı bilirsiniz, çünkü programlar ölümden kaynaklanır. Zaman hakkındaki tüm kaygılarınızın temelinde ölüm yatar, artık ölüm olmadığında kendinize istediğiniz kadar zaman ayırabilirsiniz. (Sayfa: 13-23)

MİSYONUN DURUMU – Ashtar

İyi akşamlar sevgili varlıklar, ben Ashtar. Bu akşam misyonun durumu hakkında konuşmak istiyorum. Şu anda meydana gelen büyük bir aktivasyon var. Belki içinizde büyük bir temizlenmenin vuku bulduğunu hissediyorsunuz, bu yeni enerjilerin habercisidir. Eğer gelen enerjilerle işbirliği yapabilir ve kendinizi onlara açabilirseniz üzerinize soğuk su boca etmek zorunda kalmayız! Söz konusu enerjilerin etkisi, yüksek benliğinizle ne kadar uyum içine girdiğinize bağlı olarak değişir. Eğer uyuklayıp pinekliyorsanız enerjiler sizi daha fazla incelemeye ve misyonunuzu yerine getirmeye zorlayacaktır. Niçin burada olduğunuzu anlamanın zamanı gelmiştir.
Şu anda meydana gelen değişim dönüşüme yardım etmek üzere binlerce yıl evvel bu gezegene gönüllü olarak gelenler bir anlaşmayla, bir kontratla bağlıdırlar. Bu anlaşma şimdi sizi aydınlanma ve yükselişe mutlak biçimde adamaya çağırıyor. Eğer son zamanlarda kendinizi huzursuz hissettiyseniz belki de o anda yolunuzdan çekilmesi gereken bazı kalıpları, sınırlamaları bırakıyordunuz. Bunlar muhakeme ve vizyonunuzu gölgeleyen şeylerdir. Yeni enerjilere ayak uydurmanızı tavsiye ederiz, çünkü onlar giderek daha da güçlenecekler. Eğer onlarla uyum içindeyseniz siz de giderek güçlenecek ve özgürleşeceksiniz. Enerjilere direnmek sadece zorluk ve karmaşa yaratacaktır. Kibarca söylersek bazı fiziksel ve duygusal rahatsızlıklara yol açacaktır.
Bu aktivasyon, sözünü ettiğim bu enerji dalgası henüz başlangıç aşamasındadır ve bir süre daha devam edecektir. Başlangıçta sizi biraz zorlayabilir, ama süreç kaçınılmaz biçimde arınmanız ve aktive olmanızla sonuçlanacaktır. İllüzyon ve karmaşanın örümcek ağları bilincinizden kopup gidecek, yükseliş yolunda ustalaşmanız giderek daha kolay hale gelecektir. Meydana gelen büyük temizlik yüzünden dünyadaki enerjiler giderek daha kaotik ve rahatsız edici hale gelmiştir, bu yüzden sizin de o ölçüde odaklanmanız gerekmektedir. Niyet etmeniz çok önemlidir, eğer niyetiniz berraksa ihtiyacınız olan rehberliği alacaksınız.
Tüm korkularınız ve tasalarınız, bir bedene hapsolmuş, ayakta kalmaya çabalayan zavallı ölümlüler olduğunuz inancına dayanmaktadır. Oysa siz ölümsüz varlıklarsınız, güçlü varlıklarsınız. Yükselişi gerçekleştirmenizi engelleyebilecek hiçbir güç yoktur. Misyonun durumu oldukça iyidir, gezegensel ölçekte duygu ve deneyimlerin tehlikeli girdabı temizlenmiştir. Yıldız tohumlarının önündeki tek zorluk uyanık kalmaktır. Misyonunuzu tamamlayıncaya kadar uyanık kalmak ve imanınızı sürdürmek zorundasınız. Bunu başarmak bir zaman meselesi değil, aydınlanma ve evrim meselesidir. Yeni enerjilerle ilgilenin, çünkü ne zaman yükseleceğinizi bilemezsiniz. Sözünü ettiğimiz enerji dalgaları kitlesel yükselişi başlatacaktır. Bu, yükselişe hazır olanların son kez arkalarından kuvvetle itilmeleri gibi bir şey olacaktır. Şimdi sorularınızı yanıtlayabilirim.

Soru- Kendimizi meditasyona ve spiritüel gelişmeye verirsek, yükselişi beklemeden de dünyada tezahürler yaratabileceğimiz doğru mu?
Ashtar- Evet, içinizdeki güçleri tezahür ettirebilmek için yükselişi beklemek zorunda değilsiniz, kendinizi değiştirdikçe o güçler yavaş yavaş ortaya çıkacaktır. Bu perdeyi sıyırma sürecidir, kim olduğunuzu hatırladığınız, istediğiniz şeyi tezahür ettirmek için sadece düşünce ve enerji projekte ettiğiniz ve bunun idrakine vardığınız bir süreçtir. İçinizden gelip geçen enerjiler daha güçlü biçimde tezahür ettirme yeteneğine sahip olmanızı sağlayacaktır.

Soru- Ne zaman ruhsal benliğimi, ne zaman egomu izlediğimi ayırt edebilmem için bana yardım edebilir misiniz? Korkularım bana ayak bağı oluyor, ne zaman ruhumun sesini dinlediğimden emin değilim.
Ashtar- Eğer kendinizi meditasyona verirseniz neyi izlediğinizi ayırt etmeniz daha kolay olacaktır. Ruhun enerjileri daha hafif ve uyumlu biçimde, egonun enerjileri ise daha ağır, yoğun ya da korkulu biçimde hissedilecektir. Size verebileceğimiz başlıca öğüt meditasyon yapmanızdır. Kendinizi tümüyle buna verin ve ne zaman aksiyonda, ne zaman reaksiyonda bulunduğunuza dikkat edin. Başlangıçta size verilen rehberliği büyük bir coşku ve sevinçle alırsınız, ama sonra egonuz devreye girer ve “bu mümkün değil, ben bunu yapamam” der ya da rehberlik çevresinde korku yaratırsınız. Korkunun bir gölge olduğunu idrak ederek onu sıyırıp attığınızda önünüzde geniş bir ufuk açılır, görüşünüz ve vizyonunuz güçlenir. Korkuya yenik düşerseniz kendinizi sınırlamış olursunuz. Bu konuda kafanız karışıksa lütfen meditasyon yapın.

Soru- Hayvanlar da yükselecekler mi?
Ashtar- Evet, öyle bir şey! Hayvanlar insanlar gibi yükselemezler, ama son tahliye dalgalarında uzay gemilerine alınabilir, dünya temizlenip eski haline döndürüldüğünde yeniden dünyada iskan edilebilirler. Hayvanlar yükselmeyecekler, ama daha uyumlu olmaları sağlanacak. Onlar da dünyadaki huzursuzluktan paylarını aldıkları için çok sinirli ve altüst olmuş durumdalar, oysa vahşi ve yırtıcı hayvanlar bile başlangıçta böyle değillerdi. Onlar insanları örnek alıyorlar, bazıları durumdan o kadar rahatsız ki dünyaya dönmek istemiyorlar. Gelecekte dünya gerçekten Aden Bahçesine (cennete) benzeyecek, yükseliş sürecinin bir parçasıdır bu. (Sayfa: 25-38)

MEDİTASYON ÜZERİNE – Ashtar

İyi akşamlar, ben Ashtar. Bu akşam meditasyon ve onunla ilgili konularda konuşacağım. Konuşmaya niyetle başlamak bence en iyisi. Meditasyona oturduğunuzda sizi kuşatan duygu ve düşünce kalıplarını sıyırıp atmanız için gerekli gücü sağlayacak olan niyetinizdir. Niyet, ister sesli ister sessiz biçimde amacınızın ifade edilişidir ya da kalbinizden geçen bir istektir.
İlk tavsiyem niyetinizi sesli ya da sessiz biçimde ifade etmenizdir. Üstatlara çağrıda bulunun ya da yüksek benliğinizi çağırın, yüksek benliğinizin tezahürü diğerlerinden daha aşağı değildir. Bu yolda ilerledikçe yüksek benliğinize çağrıda bulunmanın çok daha akıllıca olduğunu öğreneceksiniz, ama çağrınız içten olmalıdır.
Bu zamanda tezahür eden enerjiler çok şiddetli ve dönüşüm yaratıcıdır, bu yüzden yüksek benliğinize ulaşmanız daha kolaydır. Aslında şimdi olağan halinize geri dönemeyeceğiniz bir meditasyon yapmak mümkündür. Bu zamanda kendinizi meditasyona hazırlarken bir şekilde ateşle oynadığınızı bilin, çünkü çağrıda bulunduğunuz şey tezahür edebilir! Meditasyon artık sadece iç huzuru veren bir şey değildir.
Niyetinizi belirttikten sonra yapacağınız ilk iş kendinizi solunumunuza vermek, onun üzerinde odaklanmaktır. Enerjinin ve rehberliğin gelip sizi istediği yere götürmesine izin verin. Zihinsel ve duygusal bedenlerinizde bir ağırlık ve yoğunluk hissedebilirsiniz. Arzu ettiğiniz derinlikte meditasyon yapmak her zaman kolay değildir. Böyle zamanlarda özellikle BEN ön ekini kullandığınız onaylamalar yapın. Mesela “Ben yeniden diriliş ve hayatım” şeklindeki onaylama çok güçlüdür. “Ben ışıkla birim” demek çok güçlü bir etki yaratır, bu ışık benliğinizle birleşmenizin onaylamasıdır. Sadece “Ben benim” demek bu zamanda çok güçlü bir bildirimdir.
Eğer solunumunuz üzerinde odaklanırsanız soluğu yöneten varlığı hissedebilirsiniz. Ona kutsal soluk ya da Tanrının ifade edilemez ismi denir. O ifade edilemez çünkü bir sözcük değildir, daha konuşma ortaya çıkmadan önce var olan bir enerjidir, evrenin temelidir. Bu yüzden bedeninizi terk etmeye o kadar hevesli olmayın, bu zamanda bedenin içinde bulunmak çok önemlidir, çünkü soluk var olan her şeyin özüdür, tüm yaratılışın içinde olduğu gibi sizin de içinizdedir. O besin kaynağınızdır, geldiğiniz özdür!
Artık tüm kişilik tezahürlerinin dibine, asıl benliğe ulaşabilirsiniz. Benlik nedir? Deneyimlenmesi gereken bir şeydir, onu tarif etmek olanaksızdır. Sadece soluk alıp vererek odaklanmanın sadeliği çok güçlüdür, içinizde büyüyen bir mevcudiyet hissedebilirsiniz ve o yüksek benliğiniz olabilir. Bunu daha sık yaptıkça o artık realiteniz haline gelir, geçmiş realiteniz ise zayıflar ve giderek gözden kaybolur, kaybolanın yerine koyacağınız şey yüksek benliğinizdir. Meditasyon yaparken bazen alnınızda, üçüncü gözünüzde ışığın büyüdüğünü hissedeceksiniz, bu spiritüel gözünüzün, yani altıncı çakranızın açılışıdır.
Üçüncü gözü uyardığınızda çok daha berrak bir rehberlik elde edersiniz. Yüksek merkezlerinizin açılması rehberlerinizle çok daha derin bağlantılar kurmanızı sağlar. Medyumluk yapanlarınız, medyumluğa başlamadan önce üçüncü göz merkezinin uyandığını fark etmişlerdir. Böylece hem solunumunuzun bilincinde olur, hem de içsel ışığa bakarsınız. Tabii bu biraz uygulama gerektirir, ama ustalaştığınızda mesajların gücünün giderek büyüdüğünü ve alıcılığınızın arttığını göreceksiniz
Size biraz kendi meditasyon deneyimimden bahsedeyim. Ben meditasyona oturduğum zaman derin biçimde soluk alıp vermeye başlarım ve yüksek benliğime çağrıda bulunurum. Onunla hemen birleştiğimi söyleyebilirim, bu sizin de sahip olduğunuz niyettir. Ama benim durumumda daha az parazit, daha az direnç vardır. Niyetim tek başına o kadar büyük bir güce sahiptir ki sırf meditasyon düşüncesi, sırf birleşme düşüncesi bile beni o birlik haline sokar. Bunu size nasıl tarif edebilirim? Diyelim ki benim bir kabuğum, bir resmim, bedenimin enerjisel bir yapısı var, ama ardımda ve üzerimde evrenleri ve galaksileri deneyimliyorum. Böylece beşinci boyuttaki ifademin devam ettiğini, ama bilincimin daha büyük bölümünün tarif edilmesi zor bir tarzda genişlediğini hissediyorum. Ardımda ve üzerimde galaksilerin girdap gibi döndüklerinin farkında olduğumu söyleyebilirim, birçok evren boyunca hüküm süren bilincin farkındayım. Sınırlı bir ifade deneyimini (beşinci boyut tezahürünü) sürdürürken bile her şeyin birliğinin farkındayım. Ama asla bu sınırlı ifademle özdeşleşmiyorum. O benim geri dönebileceğim bir referans noktası olarak orada duruyor. Bu ifadeyi tezahür ettirmek benim seçimim, böylece hizmetimi yapabiliyorum, böylece kendime verdiğim işi yapabiliyorum.
Sevgili varlıklar biz alıcılığınız üzerinde, yüksek merkezlerinizin ve kalp merkezinizin açılışı üzerinde çalışıyoruz. Algılama yeteneğinizi güçlendiriyor, kanallarınızı açıyoruz. Bağlantınızı güçlendirmek için beyninizdeki ve yüksek çakralarınızdaki alıcı sinirleri açıyoruz. Şimdi sorularınızı yanıtlamaya çalışacağım.

Soru- Ruhsal arayış içinde olanlar neden Shasta Dağına bir çekiliş hissediyorlar? Oradaki enerji hakkında açıklama yapabilir misiniz?
Ashtar- Shasta Dağı Yaradan’ın tezahürünün derin olduğu bir yerdir. Orada Tanrısal özün eterik varlığı var, bu eterik varlık dağın çevresindeki atmosferi temizlemekte ve aurasına giren herkesi arındırmaktadır. Dağ bu yüzden yükselmiş üstatların inzivaya çekildiği bir yerdir, içinde yükselmiş üstatlar tarafından yapılmış odalar ve toplantı salonları vardır, orada bir araya gelerek toplantı ve meditasyon yaparlar. Yükselişinden önce az sayıdaki varlığa dağa girip deneyimini anlatması için izin verilmiştir. Ne kadar yükseğe tırmanırsanız tezahürün o kadar güçlendiğini ve enerjinin saflaştığını hissedersiniz. Özellikle deniz seviyesinden 2100 metre yukarısı söz konusu enerji bakımından çok zengindir. O bölge tümüyle kutsanmış bir yerdir.

Soru- Ashtar bu aralarda kritik kütlemiz ( ilk yükseliş dalgasının gerçekleşmesi için gerekli enerji miktarı) ne durumda?
Ashtar- Kuşkusuz gezegenin enerjisi giderek güçlenmektedir. Özellikle dolunay zamanlarında enerji bir hayli artmaktadır, dolunayı izleyen günlerde kendinizi odaklamanızı tavsiye ederim. Yukarı çekilişin böyle bir zamana rastlaması olası görünüyor, elbette ben de sizin gibi spekülasyon yapıyorum. Şunu bilin ki yükselmiş olmak insana her şeyi bilme yeteneği bahşetmez, ben de sizin gibi sınırlı bilgiye sahibim. Ama enerjinin giderek yükseldiğini, dünyadaki ışığın güçlendiğini gözlemliyorum. İşler iyi gidiyor, ama daha da iyi olabilirdi. Dünyada ıstırap çeken birçok bölge var, ama genel plan tasarlandığı gibi yürüyor.

Soru- İnsanları belli bölgelerden yukarı çekmek diğer bölgelere kıyasla daha mı kolay?
Ashtar- Nerede olursa olsun hazır insanı çekmek daha kolaydır. Bu yüzden bulunduğunuz yer konusunda tasalanmanız gerekmez, asıl bulunduğunuz bilinç düzeyiyle ilgilenmelisiniz. Sürecin farkında olanlar son saatlerde dikkatlerini iç benliklerine vermenin zamanının geldiğini anlayacaklar. Biz oldukça yaygın ve gelişmiş bir iletişim ağına sahibiz, bu ağ sayesinde her birinizi, özellikle kendini yükseliş sürecine verenleri sürekli izliyor, söylediğiniz ve hissettiğiniz her şeyi dinliyoruz. Yükselişin ne zaman vuku bulacağını bilmediğimiz için zamanı gelene kadar sizleri göz önünde tutmamız gerekiyor. Dünyadaki tüm yıldız tohumları tarafımızdan bilinmektedir. (Sayfa: 41-56)

HASAT – Sananda (Hz. İsa)

İyi akşamlar, ben Sananda. Bu akşam hasattan söz edeceğiz. Artık dünyada sınırlamaların ve ıstırabın sona ermesi gerekiyor, erecek de. Bu büyük devrede sistemler yeniden bağlantı içine sokulacak ve normal bir evrim düzeni devreye girecektir. Ama bunun olabilmesi için bir ev temizliği yapılması gerekiyor, son zamanlarda kendinizi içsel olarak biraz süprülüp temizlenmiş hissettiğinizden eminim. Gücün musluğu yeniden açılmıştır. Enerji yerel evrenin bu bölümüne akmakta, gezegeninizi ve üzerindeki her şeyi etkilemektedir. Sanırım artık ışık enerjisi şeklinde bir hayli besin almaya alışmanız gerekiyor.
Değişen koşullara ayak uydurmalısınız. Bazılarınız değişime seve seve uyum sağlarken birçok kişi gezegensel ölçekteki yükselişe uyum sağlayamayacak gibi görünüyor. Gezegenin titreşimi üçüncü boyut bandından beşinci boyut bandına geçmekte, bu da deneyimlemekte olduğunuz ve bir süre daha deneyimleyeceğiniz arınma işlemlerine neden olmaktadır. Arınmak, bedeninizde daha fazla ışık tutabilmek için ağır ve yoğun enerjileri bırakmanız anlamına gelir. Neler olup bittiğiyle ilgili farkındalığınızı artırmalısınız, başınızı kuma gömüp her şeyin eskisi gibi devam edeceğini düşünmek artık uygun değildir.
Meydana gelmekte olan değişim dönüşüm içinde çeşitli düzeyler vardır, çeşitli enerji dalgaları gelmektedir. Enerjinin sürekli biçimde değil de dalgalar halinde geldiğini bilmelisiniz. Bir dalga gelmekte, ardından diğeri onu izlemektedir, ama iki dalga arasında bir çukur ya da düzlük oluşmaktadır. Bu düzlük, o enerji frekansıyla birleşme ve ona uyum sağlama dönemidir. Örneğin, son iki aydır daha az enerji daha çok uyum sağlama devresi geçirdiniz. Şu sırada bir başka dalga içindesiniz, birçoğunuzun bunu hissettiğinden eminim. Ruhsal deneyimleriniz yeniden yoğunlaşıyor. Şu anda gelen ve önümüzdeki iki ay boyunca gelmeye devam edecek olan enerji çok daha güçlü ve etkili olacak. Dolayısıyla bu enerji sizi uyum yeteneğinizi geliştirmeye, sevgi ve mutluluğa açık olmaya zorlayacak. Artık bekleyecek zaman yok, hasat edilmeniz kaçınılmaz bir gerçektir.
Nasıl tarladaki ürünün en uygun zamanda hasat edilmesi gerekiyorsa, dünyadaki olgun varlıkların da hasat edilmesinin zamanı gelmiştir, artık onların daha yüksek deneyim boyutuna geçirilmeleri gerekiyor. Eğer bu gerçekleştirilmezse, yeni bir devrenin gelmesi için uzun bir süre beklemeleri gerekir ki bu mümkün değildir. Yaradan’ın bir ana planı vardır, artık kozmik evrim devreleri içinde yeniden bütünleşmenin, hayatın bir parçası olarak kabul ettiğiniz acı ve ıstırapları ortadan kaldırmanın zamanıdır. Gezegenin de Yaradan’ın planıyla bütünleşme zamanı gelmiştir. Plana uyum sağlamaktan yoksun varlıkların başka gezegenlere aktarılmasının da zamanı gelmiştir, dünya artık onları beklemeyecek! Yanlış anlamayın biz bu varlıkları yargılamıyor ya da eleştirmiyoruz, sadece devrenin tamamlandığını ve hasat zamanının geldiğini söylüyoruz.
Siz yıldız tohumları, hasada hazır olmayanlara “zavallı varlıklar” gözüyle bakmaya meyillisiniz. Sizin onları evrimleştirmeye can attığınız kadar onlar da sizi başlarından atıp kurtulmaya can atıyor olabilirler. Anlayacağınız, yeniden yapılanma herkesin yararına olacak, bundan herkes mutlu olacak. Savaşmak, didişmek isteyen savaşçı ruhlar savaşabilecekleri gezegenlere gidecekler, bu onların yaşam biçimi olacak, orada çok daha mutlu olacaklar. Siz orayı bir cehennem olarak görebilirsiniz, onlarsa yaptıkları şeyi ilahi bir faaliyet olarak görüyorlar. Size düşen daha yüksek bir bilgeliği kabul etmektir. Aslında Yaradan’ın bilgeliğine ulaşmış, onun niyet ve vizyonunu tam olarak anlamış hiçbir varlık yoktur. Bizim perdelerimiz kaldırılmış olduğu için Tanrısallığın daha fazla deneyimine sahibiz, yakında sizin perdeleriniz de kaldırılacak! Ama ana plan o kadar kapsamlıdır ki onun derinliklerine nüfuz etmek olanaksızdır. Buna kısaca eylem halindeki sevgi denebilir, evrim sarmalına yeniden girdiğinizde bunu siz de göreceksiniz.
Önümüzdeki günlerde epey değişim dönüşüm yaşayacaksınız. Medyumluğa, yüksek boyutlardaki varlıklarla temas kurmaya açık olanlarınız isterlerse daha güçlü bağlantılara sahip olacaklar. Birçok sınırlayıcı benlik kavramından kurtulduğunuzu göreceksiniz. Bu arada dünyada epey kaos ve karmaşaya tanık olacaksınız. Baktığınız her yerde bunu şimdiden gördüğünüze eminim. Yerküre değişikliklerinde de bir artışa tanık olabilirsiniz. Sarsıntılar meydana gelmeye başlamıştır ve giderek şiddetlenecektir. Bu bir bakıma deneyiminizin, içinizde keşfettiğiniz gerçeğin onaylanması olacaktır. Şimdi vuku bulanlar, bir yıldızın göz kırpması gibi zamanın küçük bir anıdır. Bu yüzden dramlarınıza gömülmeyin, eğer onlara düşkünlük gösterirseniz dramlarınız sizi kuşatacaktır! (Sayfa : 59-68)

KENDİNE HAKİMİYET VE İSTEKLERİ TEZAHÜR ETTİRME – St. Germain

Merhaba, ben St. Germain. Bu akşam kendine hakimiyet ve istekleri tezahür ettirme hakkında konuşacağım, belki biraz bahçıvanlık da yapabilirim. Yükselmiş bir üstat nasıl olursunuz? Elbette kendi üzerinizde hakimiyet kurarak ve kendinizin üstadı olarak. Üstat olmak için tezahürlerinize, düşüncelerinize ve duygularınıza hakim olmanız gerekir, kendinizi arındırmanız, ışığa vermeniz gerekir. Kendine hakimiyet yolu biraz bahçıvanlığa benzer, çünkü hayatınız bir bahçe gibidir, o bahçede dolaşırken inandığınız, düşündüğünüz şeylerin tezahürünü görürsünüz. Bahçeye bakmak sizin işinizdir, orada yetişen şeylerden siz sorumlusunuz, kısaca kendi deneyimlerinizin bahçıvanı olmak zorundasınız.
Aslında dışsal deneyimler kendi bahçenizde büyüyenlerin, daha doğrusu duygusal ve zihinsel bedenlerinizin yansımalarıdır. Böylece içinize her ne ekiyorsanız dışarda da onu biçersiniz. Siz şimdiye kadar belli parçaları ekip büyüttünüz, ama dikkat etmediğiniz başka parçalar da var. Dengeli olabilmek için o başka parçalara da özen göstermelisiniz. Kendine hakimiyet bir anlamda kendi duygu ve düşüncelerinize hakim olmak, onların üstadı olmaktır. Dikkatinizi her nereye veriyorsanız onu besleyip büyütürsünüz, hayatınızda ortaya çıkacak olan da odur. Nefret ya da öfke tohumları ekerek kendi doğanız içinde hiçbir zaman mükemmel ve arınmış bir atmosfer yaratamazsınız. Şu anda dünyanıza inanılmaz ölçüde inayet akmaktadır, evriminiz için inanılmaz bir destek vardır. Bununla birlikte hayatınızda yarattığınız şeyler kesinlikle özgür iradenize aittir.
Bu anda yarattıklarınıza ve gelecekte yaratacaklarınıza dikkat etmelisiniz, geçmişte yaratmış olduğunuz her şeyi işlemden geçirmelisiniz. Zararlı otları söküp temizlemeniz, budamanız gerekiyor. Üstatlık düzeyine eriştiğinizde, artık hiçbir olumsuzluk yaratmadığınız bir noktaya varmış olursunuz. Hayat öğretmeninizdir, size inançlarınızın, düşünce ve dikkatinizin yaratmış olduğu şeylerin yansımalarını verir. Her türlü faaliyette bir atalet vardır, bu atalet bağlarını kesmeniz gereken bir nokta vardır. Eğer düzenli meditasyon yapıyorsanız meditasyona karşı bir atalete sahipsinizdir. Eğer her zaman seviyorsanız sevgiye karşı bir ataletiniz vardır. Eğer gerilime girdiğinizde öfkeleniyorsanız içinizde bu tepkiye karşı bir atalet vardır. Ayrıca benimsediğiniz olumsuz şeylere karşı da bir ataletiniz vardır. Bir an gelir dikkatinizle bu ataleti beslediğinizi idrak edersiniz, belki de bu atalet yüksek benliğinizi deneyimlemenizi engellemektedir. Bir biçimde ataletinize sırtınızı dönüp onu orada bırakmanız gereken bir nokta vardır.
Artık Kova Burcu çağı gelmiştir. Balık Burcu çağında gidip bir manastırda yaşayabilir ve üzerinize düşeni yaptığınıza inanabilirdiniz, oysa bu çağ çok talepkar bir çağdır, ama ödülleri de büyüktür. Balık Burcu çağında çok az insan yükselmiştir, oysa bu çağda kitlesel yükselişler olacak! İsteklerinizi tezahür ettirme konusunda artık eskisi kadar zorluk çekmeyeceksiniz. Eğer hayatınızda refah ve bolluk tezahür ettirme çabalarınızı baltalayan bir hayli atalete sahipseniz oturup bir sürü refah onaylaması yapabilirsiniz. Hemen refah tezahür ettiremeyebilirsiniz, belki o sırada eski inançlarınızı işlemden geçirmektesinizdir. Ama bilin ki tüm evren çabanızın her gramını kilolarca sonuca dönüştürmek için kapılarını size açmaktadır!
Belki de sık sık öfkelenen birisinizdir. Birinin sizi kızdırdığı an ile tepki gösterdiğiniz an arasında bir anlık bilinçli seçim fırsatına sahipsiniz. Eğer dikkat ederseniz orada nasıl tepki göstereceğinize karar verebileceğiniz bir an’ın bulunduğunu göreceksiniz, o sizin ataletten kaçış kapınızdır. İşte o karar anında öfkeyle karşılık vermemeye karar verin, sabır ve sevgiyle karşılık vermeyi seçin. Bu her türlü duygu ve tepki için geçerlidir. Kendinize hakim olmaya çalıştıkça bu atalet ve deneyimlerle yüzyüze geldiğinizi göreceksiniz.
Tezahür için yaptığınız onaylama ve dualarda ricanıza daima şu sözlerle başlamanızı tavsiye ederim: “Eğer bu dileğim en yüksek bilgeliği içeriyorsa…” Bu şekilde aslında istemediğiniz ama istediğinizi sandığınız şeyleri tezahür ettirmekten kaçınabilirsiniz. Siz anında meydana gelen tezahürler yaratmaya çalışıyorsunuz, yükseldikten sonra bunu yapabilirsiniz, ama şimdi bizim yardımımızla kendinizi her seferinde azar azar yükseltmek zorundasınız. Tezahür belki hemen gerçekleşmeyecek, ama çarpıcı biçimde hızlandığını göreceksiniz. Bunun fiziksel bir şeyi tezahür ettirmesi gerekmez, o bir anlayış ya da bir farkındalık veya ruhsal bir deneyim de olabilir. Oraya gelip parmaklarımı şıklatarak tüm hayallerinizi gerçekleştirebilmeyi isterdim. Eğer bu salondaki herkesin hayalleri bir anda gerçekleşseydi bu sizce eğlenceli bir şey olmaz mıydı? Böylece her biriniz hakkında bir hayli şey öğrenebilirdik! Eh bazılarınız da biraz mahcup olabilirdiniz! Gördüğünüz gibi, isteklerinizi anında tezahür ettiremeyişiniz sayesinde bu dünyevi yaşamda sapkın düşünce ve arzularınızdan korunuyorsunuz! Bu yeteneği ancak kendi üzerlerinde tam hakimiyet kurmuş ve kendini arındırmış olanlar kullanabilir. Öyleyse kendinizi arındırmaya çalışın. Bir şey daha var, eğer isteklerinizi tezahür ettirme gücüne sahip olduğunuza inanmıyorsanız onaylamalarınızı baltalıyorsunuz demektir. (Sayfa: 75-84)

SEÇİMLER – Hilarion

Merhaba, ben Hilarion. Bu akşam deneyimlemekte olduğunuz yeni çağ hakkında konuşmak istiyorum. Bu zamanda tezahür enerjilerinde büyük bir güçlenme var, bir zamanlar yaratılması zaman alabilecek şeyler şimdi çok hızlı tezahür ettirilebilir, çünkü bu devrede gelen enerji ve inayet gücü dünyayı Tanrısal özle uyum içine sokmuştur. Yüksek boyutlarda herşey kendiliğinden meydana gelir, bir şeye sahip olmayı istediğiniz an ile onu yarattığınız an arasında çok zaman geçmez. Dünya yeni evrim sarmalına girerken tezahür ettirme gücü de artmaktadır, ancak şimdi istemediğiniz şeyleri de tezahür ettirme gücüne sahipsiniz.
Şimdi mucize zamanıdır, günbegün yaptığınız seçimlerle mucizeler yaratabileceğiniz bir zamandır. Mucize dediğiniz şeyler evrenin doğal yasalarıdır, yaratma ve tezahür ettirme yasalarıdır. Bu gezegen üzerinde tezahürlerin anında meydana geldiği bir zaman yaşanmıştı, o günlerde varlıklar içlerindeki Tanrıyla bağlantılarını henüz yitirmemişlerdi, bu yüzden arzu ettikleri her şeyi tezahür ettirebiliyorlardı. Şimdi o günler geri geliyor!
Her gün seçim yaparsınız, dikkatinizi belli bir yöne, belli bir düşünce ya da duyguya yönelttiğiniz her seferinde bir seçim yapmaktasınızdır. Dikkatiniz, o şeyin çiçek açıp tam bir deneyime dönüşmesini sağlayan enerjidir, böylece gün boyunca yaratmaktasınız. Ayrıca seçiyorsunuz, her gün ne deneyimleyeceğinizi ve gelecek günlerde ne deneyimleyeceğinizi sürekli seçiyorsunuz. Bilinçli ya da bilinçsiz seçimlerinizle aslında ektiklerinizi biçiyorsunuz. Ben nefret yerine sevgiyi seçmenin, karmaşa yerine huzuru seçmenin, yokluk yerine bolluğu seçmenin, esaret yerine özgürlüğü seçmenin akıllıca olduğunu düşünüyorum. Arzu ettiğiniz, deneyimlemeyi istediğiniz şeyden emin olmanız çok önemlidir. Bu zamandaki asıl seçiminiz aydınlanma ve yükselme olmalıdır.
Bugünler meditasyonlarınızda kendi gücünüzü kabul ve tasdik etmek için iyi bir zamandır. İçinizdeki güce, özellikle üçüncü çakradan yayılan güce uyumlanın, ama daima kalp çakrasıyla uyum içinde olarak ve tüm enerji merkezlerinizin mükemmel biçimde dengelenmesini sağlayarak. Sadece yüksek benliğinizi ve spiritüel üstatlarınızı çağırın, size izlenimler, rüyalar, düşünceler ya da hisler sunulmasını isteyin. Artık seçimlerinizi yapmanın zamanı gelmiştir. Eğer yüksek benliğinize sebatla ve kuvvetle demirlememişseniz, kendinizi adeta silahınız elinizden alınmış gibi hissedebilirsiniz. Baraj kapakları açılmış, Yaradan’ın enerjisi gezegene ve her hücrenize akmaya başlamıştır. Şu anda hücreleriniz bile bazı seçimler yapmaktadır, onlara yaşlanıp ölmeyi mi, yoksa ölümsüzlüğe yelken açmayı mı istediklerini sormalısınız!
Gördüğünüz gibi içinde bulunduğunuz zaman gerçekten inanılmaz bir zamandır, özel bir zamandır, böyle bir zaman daha önce yaşanmamıştır. Şimdiki spiritüel enerji ve ışık geçmişte hiçbir uygarlığa nasip olmamıştır. İsterseniz kendinizi özgürleşme olasılığına açarsınız ya da olumsuzluk, öfke ve korkuya düşkünlük göstermeyi seçersiniz, seçim size kalmıştır. Eğer kendinizi zihnin düşük eğilimlerine açarsanız bilincinizde o deneyimleri yaratır, kendinizi hasta edersiniz, ama bugünün gündemi kendini iyileştirmektir. Tanrının iradesiyle uyum içinde olmayan bir şeyi yaratmanın çok büyük bir enerji gerektirdiğini göreceksiniz, uyum içinde olanı yaratmaksa çok daha az enerji gerektirir.
Evet, artık karanlıktan ışığa çarpıcı biçimde geçebileceğiniz zaman gelmiştir. Ruhsal evriminizde ve bilincinizde dev atılımlar yapabilirsiniz. Zaman artık bir vakitler olduğu gibi bir faktör değildir, her geçen gün de faktör olmaktan çıkmaktadır. Zaman şimdi daha esnek hale gelmiştir, bir heykeltıraş gibi onu şekillendirebilirsiniz. Yeni enerjiyi kullanmak her zamankinden daha kolaydır, yeter ki kendinizi ona verin. Baba’nın iradesiyle uyum içine girmeyi reddedenler için bu zor bir zaman olacaktır. Şimdi lütfen sorularınızı sorunuz.

Soru- Biz üçüncü boyuttayız, oysa mucizeler beşinci boyut yeteneği, buna nasıl uyumlanacağız?
Hilarion- Üçüncü boyutla sınırlı olduğunuzu kim söylüyor? Beşinci boyutu ve ötesini deneyimlemenin yolunu zaten biliyorsunuz. Beşinci boyut, üçüncü ve dördüncü boyutların üzerine abanarak onları kaplıyor, atom ve moleküllerdeki boşluklardan içeri sızıyor, şimdi oralara daha fazla ışık nüfuz ediyor, bu yüzden beşinci boyuta yükselmeden evvel mucizeler deneyimleyebilirsiniz. İşe mucizelerin anında gerçekleşmeyeceğini, tezahür etmelerinin bir iki hafta ya da daha uzun bir süre alabileceğini kabul ederek başlamalısınız. Bu bilincinizde gerçekleşen bir mucize de olabilir, bir şifa mucizesi de olabilir. Tüm yaşamınız boyunca sizi kuşatmış belli bir duygu ya da ağırlıktan tek bir meditasyonla kurtulmak gibi bir deneyim de olabilir. Eğer projeksiyonlarınızı kuşkuyla kuşatırsanız onların tezahür etmelerini zorlaştırırsınız, yani hayatınızda mucizeler yaratmakla ilgili inançsızlığınızdan kurtulmak zorundasınız.

Soru- Duygusal değişim ve dönüşüm konusundaki düşüncelerinizi bizimle paylaşabilir misiniz?
Hilarion- Yükselişin ya da ruhsal özgürleşmenin ön koşulu, duygusal bedeninizi kuşatan ağırlık ve yoğunluklardan kurtulmaktır. Geçirdiğiniz deneyimler duygusal bedeniniz üzerinde derin etkiler bırakmıştır, özgürleşmek için bu ağırlıkların dönüşüme uğratılması gerekmektedir. Kişi kendini yükseliş sürecine verdiğinde titreşimi yavaş yavaş yükselmeye başlar, öyle bir an gelir ki kişinin duygusal bedenindeki ağırlıklar artık o frekansta varlığını sürdüremez. Onlar duygusal bedeninizden ayrıldığında kendinizi daha hafif ve daha özgür hissedeceksiniz. Kendine hakimiyet, yaratımlarınız üzerinde belli bir kontrol kazanmanızı gerektirir, buna duygusal yaratımlarınız da dahildir. Şimdi temizlenmek için yüzeye çıkmakta olan veçhelerinizin sorumluluğunu üstlenin, onları kutsayın ve hissedin. Onları bir kez daha hissetmelisiniz, çünkü içeri girişlerini hissettiniz, şimdi dışarı çıkışlarını da hissetmek zorundasınız. (Sayfa: 91-103)

IŞIĞI TOPRAĞA BAĞLAMA – Ashtar ve Wottana

Hoşgeldiniz, ben Ashtar. Sevgili varlıklar, bazen yüksek bilinç hallerini deneyimlemekte ya da daha fazla enerji çekmekte neden zorlandığınızı merak ediyorsanız köklenmenize bir göz atmanız gerekiyordur. Eğer onun içinizden akmasına izin veren açık bir kanal değilseniz, sadece belli miktarda spiritüel enerjiyi massedebilirsiniz. Eğer o içinizden akamazsa durgunlaşır. Onun içinizden akmayı tercih ettiği yollardan biri de bacaklarınızdan toprağa akmak, sizi yerküreyle bağlantılı kılmaktır. Böylece daha yumuşak ve pürüzsüz bir enerji akışı hissedebilirsiniz. Eğer meditasyonlarınız sırasında biraz fazla elektrik akımı yüklendiğinizi hissediyorsanız bu büyük ölçüde tam köklenmemiş, yani topraklama yapmamış olmanızdan kaynaklanmaktadır. Köklendiğiniz zaman büyük miktarda enerjiye, büyük miktarda spiritüel mevcudiyete kanallık edebilir ve üzerinizde bir baskı hissetmezsiniz. Elbette bazen kendinizi gergin hissetme eğilimi vardır, fizik dünyada daha fazla köklenerek bu gerginlikten kurtulabilirsiniz.
Her geçen gün bedenleriniz daha fazla titreşmeye zorlanıyor. Bu sadece başınız ve kalbiniz için değil, bacaklarınız için de geçerlidir. Eğer başınız bacaklarınızdan hızlı titreşiyorsa başınız daha verimli işlev yapamayacak, bu baş ağrılarına ve rahatsızlıklara neden olacaktır. Bu yüzden kendinizi bu sürece açın ve daha çok karnınızdan soluk alıp vermeye başlayın. Soluğunuzun yukardan aşağıya akmasına izin verin, bırakın soluğunuz alt çakralarınızı açıp genişletsin. Bu yöntem enerjiyi bedeninize daha çok çeker ve daha çok şifa vericidir. Sanırım artık sizinle konuşmak isteyen bir başka varlığı çağırmanın vakti geldi. O bu alanda uzman olan harika bir varlıktır.

Merhaba, ben Wottana. Dünyanızdaki son enkarnasyonumda bir Kızılderili olarak Siyu kabilesinde yaşadım. Biz toprak anayla birlik içinde yaşadık, ustası olduğumuz alanlardan biri de ışığı toprağa bağlamak, yani köklenmekti. Siz genellikle kafanızın içinde dolaşıyor, bedeninizi sadece kafanızı taşımak için kullanıyorsunuz! Kafanız çok önemlidir, ama her şey değildir. Sadece kafanızın içinde yaşamak sizi deli eder!
Şimdi kalbinizi açmaya çalışıyorsunuz. Sizi uyarıyorum, kalbinizi açtığınız zaman kendinizi tüm varlığınıza açmış olursunuz, çünkü kalp sadece kafanızı değil tüm benliğinizi sevecektir. Bedeninizin tadını yeterince çıkaramıyor, ondan alabileceğiniz keyfi alamıyorsunuz. Ruhun enerjisinin alt çakralara akışını kısıtladığınız zaman enerji akışını bozarsınız, ışık gücünün akışını bozarsınız. Bu durum hastalıklara ve dengesiz duygulara yol açar.
Peki enerjiyi bedeninize nasıl getirebilirsiniz? Meditasyon yaparken, hatta günlük işlerinizi yaparken daima karın bölgesinden soluk alıp verin. Soluğunuzu o bölgeye kadar indirip çıkarın. Korktuğunuz zaman ilk yaptığınız iş bedeninizden çıkmaktır, belki bunu fark etmişsinizdir, bedeninizden çıkmaya çalışır, soluğunuzu tutarsınız. Bu sizi güçsüz bırakır ve daha fazla korkarsınız. Korktuğunuz zaman yapmanız gereken şey bedeninize daha fazla girmek olmalıdır. Kendinizi toprağa bağlayın, bu önce kuvvet sonra da bilgelik getirir.
(Sayfa: 105-114)

DÜALİTEYİ AŞMA – Meher Baba

Merhaba, ben Meher Baba. Gecenin gizemli konuğuyum ben. Özgürleşme, kabul ve düaliteyi (ikiliği) aşma konusunda bir konuşma yapacağım. Belli duygular size iyi gelir, belli duygular da gelmez. İyi ve kötü diye bir şeyin olduğunu ve iyilik yolundan gitmeyi seçtiğinizi söyleyebilirsiniz. Işığın ve karanlığın olduğunu ve kendinizi ışığa vermeyi seçtiğinizi de söyleyebilirsiniz. İnsan deneyiminin düalitesi böyle sınıflandırılmıştır, ama bu düalite size hizmet eder. Ne var ki evriminizde erişmekte olduğunuz nokta tüm düalitelerin ötesindedir. Yaradanla bilinçte bir olduğunuz nokta, tüm düaliteyi aştığınız, artık doğruyla yanlışın, ışıkla karanlığın bilinciniz üzerinde bir etkiye sahip olmadığı noktadır. O noktada artık dünyaya mevcut inanç ve anlayış kalıplarınızla bakmazsınız.
Çoğunuz oldukça sofistike bir spiritüalite duygusuna sahipsiniz, sizin için neyin en iyisi olduğunu biliyorsunuz. Ama şunu bilin ki hala düalite içindesiniz, hala karanlık yerine ışığı seçme eğilimindesiniz. Medyumlar kanalıyla konuşan öğretmenleriniz bile sizi eğitirken düaliteye inanıyormuş gibi konuşurlar, oysa hiçbirimiz düaliteye inanmayız! Biz bu bakış açısını sadece bir referans olarak kullanırız. Hepiniz Tanrıyı deneyimliyorsunuz, nereye giderseniz gidin, ne yaparsanız yapın, hangi konuda konuşursanız konuşun, hangi eylemde bulunursanız bulunun Tanrıdan kaçamazsınız. Tanrı her yerdedir, aksi takdirde o Tanrı olmazdı!
Gördüğünüz gibi bir Birlik deneyimi içindesiniz, Birliği deneyimliyorsunuz, ama hala bu iyidir bu kötüdür şeklinde düaliteler içinde yaşıyorsunuz. Bu ikiliği aşmak zorundasınız, arkanıza yaslanıp Tanrıyla birim diye düşünmenin yararı olmaz, Birliği deneyimlemelisiniz. İnançlarınızı, düşüncelerinizi düzeltmek zorundasınız, bu hedefinizdir, bu özgürleşmedir. Özgürlük tüm düaliteleri aşmaktır, hala bir beden içinde bulunurken bile bunu aşmak mümkündür. Bağlılığı aşmak, iyiyi ve kötüyü yaratma ihtiyacını aşmak, artık daha fazla düalite yaratma ihtiyacını aşmak!
Kabulle başlamak önemlidir. Kabul izin verme duygusudur, o anda kimseniz o olmanıza izin vermenizdir. Olduğunuz gibi, kendinizi eleştirmeden, sınıflandırmadan izin vermeniz. Oysa siz deneyimlerinizi ve kendinizi sınıflandırıyorsunuz ve de yargılıyorsunuz. Ayrılık deneyimi yaşasanız da ayrı olmadığınızı bilmeniz önemlidir. Bu illüzyon perdesini delmeye ve bir şeffaflık deneyimi yaşamaya başlayabilirsiniz. Kabul etmek, o anda egoyla özdeşleşmeyerek sadece olduğunuz gibi olmanıza, hissettiğiniz şeyi hissetmenize izin vermektir. Hayatı her an olduğu gibi tümüyle deneyimlemenize izin verin. Bu kendini sevmenin bir veçhesidir. Bu kendinizle ilgili yargılarınız ve eleştirileriniz ne olursa olsun sevgiyi deneyimlemenize izin vermektir. Bu dirençsizliktir. (Sayfa: 121-125)

BEN MEVCUDİYETİYLE BİRLEŞME – St. Germain

Hoşgeldiniz sevgili dostlarım, ben St. Germain. Tanrıyla bir olduğunuzun farkındasınız, ancak günlük yaşamlarınızda çoğunlukla kendinizi Tanrı mevcudiyetinden ayrı olarak ya da bağımsız bir ego-kişilik olarak hissedersiniz. Peki Yaradanla bir olup da nasıl kendinizi hala ayrı hissedebiliyorsunuz? Bu yaratılışın gizemlerinden biridir. Yaradanı, içinde her şeyin ışık ve bilinç olduğu, hiçbir farkın bulunmadığı bir ışık ya da güneş olarak görebilirsiniz. O ışıktan, o özden, o Tanrı benliğinden çıkıp çeşitli titreşim frekanslarından geçen bir ışık bandı vardır, o bant her frekansta belli bir tezahür oluşturur, ta ki gözlerinizle gördüğünüz bu fizik bedenle sonuçlanıncaya kadar. Daha süptil bedenlere de sahip olduğunuzu biliyorsunuz. Sizler duygusal bedene, zihinsel bedene, eterik bedene sahipsiniz. Bunların hepsi aynı ışık bandının farklı bilinç düzeylerinden geçerken oluşturduğu tezahürlerdir. Bizim yapmaya çalıştığımız şey fizik bedeninizi diğer bedenlerinizle birleştirmek ve Tanrı benliğiyle yeniden temasa geçirmektir, yükseliş dediğiniz olay budur.
Bu Büyük Merkezi Güneşte ya da büyük ışık içinde eridiğiniz ve artık kişiliğinizin olmadığı bir hal değildir. Benzersiz mevcudiyetinizi, kendinize has kişiliğinizi daima koruyacaksınız. Ama Yaradanla gizemli şekilde bir olan, aynı zamanda kendine özgü olan o veçhenizle birleşeceksiniz. İşte bu Ben Mevcudiyeti’dir (Yüksek Benlik), bu bir anlamda en yüce parçanızdır. Benliğinizin en yüksek frekansı, bir insan için mümkün olabilecek azami bireyleşme sınırıdır. Meditasyon uygulamalarınızda bu Tanrısal ve mükemmel mevcudiyetin özünü aşağı çekmeye çalışıyorsunuz ki bir temas olabilsin. O temas noktasında Tanrısal sevgiyle dolup taşarsınız, Tanrı mevcudiyeti tüm bedenlerinizi doldurur. İşte esrime halinin kaynağı budur, o sadece esrime halinin değil tüm hayırların da kaynağıdır.
O tüm zamanların büyük ermişlerinin ve mistiklerinin ulaşmış oldukları bilinç halidir. Onlar beden içindedirler, ama aynı zamanda Tanrıyla birdirler. Bu üstatlardan biriyle oturduğunuzda Tanrıyla birlikte oturduğunuzu hissedersiniz, onların gözlerine baktığınızda Tanrının huzurunda olduğunuzu bilirsiniz. Ben de dünyada yaşadım, hem de birçok hayat yaşadım. Sadece Ben Mevcudiyetiyle bağlantımı kullanarak yükselmeyi başardım. Bu konuda hiçbir felsefi ve dini öğreti gerekli değildir. Yükselişiniz için sadece Ben Mevcudiyetiyle bağlantı kurma yeteneğiniz önemlidir.
Peki Ben Mevcudiyetiyle (Yüksek Benlik) nasıl bağlantı kurabilirsiniz? Şimdi size onu tarif edeceğim: Meditasyonlarınız sırasında kendi üzerinizdeki bölgede odaklanmayı ve kudretli Ben Mevcudiyetiyle (Yüksek Benlik) teması hissetmeyi öğrenin. Örneğin solunum meditasyonu yapıyorsanız soluğunuzun sesini dinlemeye konsantre olmuşsunuzdur. Meditasyonlarınıza yine böyle yaparak başlayın ve belli bir noktada yüksek çakralarınızdaki ışığı görmeye odaklanın. Alnınız ve başınızın tepesi ışıkla dolabilir ve onun üzerinde meditasyon yapmayı sürdürebilirsiniz veya belki zaman zaman hem solunumunuz hem de o ışık üzerinde aynı anda odaklanabilirsiniz. Bu yöntem son derece yararlıdır, bu şekilde meditasyon yapma yeteneğini kazandığınızda Ben Mevcudiyetinizle temas kurmayı talep etmeniz, bunu onaylamanız çok yararlı olur. Ben Mevcudiyetinizden (Yüksek Benlik) kendisini hissettirmesini, çevrenize inmesini isteyin, bunu yaptığınızda yüksek benliğinizin sizi ışıkla kuşattığını hissedeceksiniz, o noktada yukarı doğru odaklanabilirsiniz. Belki yüksek çakralarınızı, sekizinci ve dokuzuncu çakralarınızı biraz açabilirsiniz. Sadece dikkatinizi kendi üzerinizdeki bölgede odaklayın, orada bir mevcudiyet hissedeceksiniz, yukarı doğru genişlediğinizi hissedeceksiniz. Bilincinizin başınızın az ya da çok üzerindeki bir bölgeye doğru genişlediğini hissedeceksiniz. Bunu aşağı doğru inen bir ışık huzmesi ya da yüce bir ışık topu veya bir ışık beden olarak gözünüzde canlandırabilirsiniz. Burada daha önce tarif ettiğimiz ışık piramidini de kullanabilirsiniz. Ben Mevcudiyeti başınızın üzerinde 12 ila 30 kadem (3,5 - 9 m) yükseklikte bulunabilir. O daima sizinle birliktedir, aranızdaki bağlantı asla kopmaz. Madde illüzyonuna yakalandığınız enkarnasyonlar yaşarken bu bağ incelmiş ve Ben Mevcudiyetiniz normalden daha yüksekte kalmıştır.
İnsanların yakalandığı illüzyonun bir sonucu olarak birçok sahte şey yaratılmış ve tezahür ettirme yeteneğinin yerine geçirilmiştir. Bu ayrılığın doğurduğu ihtiyacı doyurmak için para ve diğer çeşitli unsurlar yaratılmıştır. Eğer Tanrı mevcudiyetinin eterik cevherinden, sizi çevreleyen ışıktan yiyeceğiniz besinleri yaratabilseydiniz ekmek alacak parayı kazanmak için bir işte çalışmanız gerekmezdi! Ama asıl Kaynağınızın üçüncü boyutta bulunmadığını bilerek o Kaynağa güvenmeyi öğrendiğinizde, yükselişi beklerken bile sihirli bir hayat yaşamayı başarabilirsiniz. (Sayfa: 137-144)

DÜNYA MİSYONUNUZA UYUMLANMA – Başmelek Mikail

İyi akşamlar, ben Başmelek Mikail. Bu akşam dünya misyonunuz hakkında konuşacağım. Her insanın, özellikle spiritüel yolda ilerleyenlerin içinde dünya misyonlarına uyumlanıp onu yerine getirme konusunda güçlü bir arzu vardır. Dünya misyonunuzun üçüncü boyut realitesindeki hizmet projelerini içerdiğini söyleyebiliriz. Proje derken sadece bu dünya yaşamınızdaki sınırlı dış faaliyeti kastetmiyorum, tüm enkarnasyonlarınızı kastediyorum. Misyonunuz daha büyük bir farkındalığa, daha yüksek bir idrake doğru gelişmek ve Yaradan’ın ilahi planına hizmet ederek evrensel hiyerarşi içinde Kaynağa daha çok yaklaşmaktır. Bu yolda ilerledikçe genişler, açılır ve çok daha fazlasını taşıyabilecek hale gelirsiniz.
Bu çerçeve içinde düşünecek olursak, misyonunuzun yıldız tohumu denen şey olmayı içerdiğini söyleyebiliriz. Siz binlerce yıl önce yüksek boyutlardan buraya gelip kendinizin ve insan türünün evrimine yardımcı olmayı seçtiniz. Bu süreç sizi şimdi paylaştığınız bu harikulade enkarnasyona getirdi. Bunun için kaç yaşam geçirdiğinizi bilmek şaşırtıcı bir şey değil mi? Bu gerçekten büyük bir başarıdır, uyuyakalmak ve yeniden uyanmak, birçok kez uyuyakalıp birçok kez yeniden uyanmak kolay değil. Çok yakında perdeler kaldırılacaktır.
Genellikle dünya misyonunun bir gereği olarak sizi bir sonraki adıma, bir sonraki aşamaya götürecek kadar bilgi verilir, tüm yaşamınızla ve gerçekleştireceğiniz tüm faaliyetlerle ilgili bilgi verilmez. Aslında içinizdeki Tanrı bundan çok daha spontane hareket eder. Eğer içinizde önceden belirlenmiş bir kadere sahip olduğunu düşünenleriniz varsa bu konuda yeniden düşünmelerini tavsiye ederim. Aslında öğretmenlik ya da medyumluk yapması, birçok harika hizmette bulunması beklenen veya bunları yapacak kapasiteye sahip olan birçok varlık uyuyakalmıştır. Oysa bu tür misyonu olmayan bazı varlıklar kendi çabalarıyla ilerleyip ön sıralara geçmişlerdir, böylece birilerinin sessiz kalarak atladığı fırsatlar başkalarına sunulmuştur. Gördüğünüz gibi Yaradan ve onun hizmetkarları ellerinde ne malzeme varsa onu kullanmaktadırlar.
Abartılmış bir misyon ve gelişmemiş bir hizmet duygusuna sahip varlıklar var, oysa bizim peşinde olduğumuz şey orta yoldur. Bazı varlıklar gezegenin kurtulması için yaşamsal öneme sahip olduklarını düşünüyorlar, bu doğru bir yaklaşım değildir, egoyla özdeşleşmekten kaynaklanan bir şeydir. Bazıları da var ki kendi ihtişamlarını küçümseme eğilimindeler, bu onların hem alçakgönüllülüğü hem de korkularıdır. Bu kategoriye girenlere içlerindeki mutluluğu izlemelerini ve yeni bir şeyin girebilmesi için bilinçlerinde yer açmalarını tavsiye ederiz.
Sanırım birçoğunuz evriminiz için dünya misyonunun kestirme bir yol olduğunu düşündünüz, bu projeye katılmayı kabullendiniz, çünkü inanılmaz gelişim ve ilerleme fırsatı sunuyordu. Ama dünyada enkarne olduktan sonra “Aman Tanrım ben buna asla dayanamayacağım” diye düşündünüz, bu deneyim belki umduğunuzdan daha ağır bir şeydi. Ama unutmayın ki yalnızca bu misyonu yerine getirmeye muktedir varlıklar kabul edilmiş, birçok gönüllü ise reddedilmişti. Öyleyse bu fırsattan yararlanın ve başarı yolunu izleyin, düş kırıklığına uğramayacaksınız. Kendinizi sevin ve özeleştiriden sakının. Birbiri ardına küçük adımlar atarak dünya misyonunuzu tamamlamalısınız. (Sayfa: 149-161)

IŞIK SARMALI – Meryem Ana

İyi akşamlar sevgili varlıklar, ben Meryem Ana. Bu dünyada, bu evrende şu anda etkili olan iki sarmal (spiral) var. Yukarı doğru hareket eden ve Tanrısal Kaynağa götüren bir ışık sarmalı var, içlerindeki Tanrıya teslim olanlar bu harikulade sarmal üzerinde yürümekte ve bir yücelme yaşamaktadırlar. Bir de aşağı doğru hareket eden, bir kasılıp daralma ve korku sarmalı var, içlerindeki Tanrıya direnenler de bu sarmalı deneyimlemekteler.
Bu zamanda bir seçim yapmanız gerekiyor. Seçimi yaptığınızda hayatınıza neleri dahil etmeyi istediğiniz, neleri deneyimleyip bırakmak istediğiniz konusunda size başka seçimler sunulacak. Aşağı doğru sarmal çizen enerjileri bırakıp şu anda bolca akmakta olanı almak üzere kendinizi açmanızı öneririm. Bu gezegende daha önce yaşanmamış bir zamanı yaşıyorsunuz. Her biriniz harika değişim ve dönüşümlere tanık olacaksınız. Bu yaşamınızda tüm dünyalar ve evrenler için yürürlüğe konan tanrısal bir planın gerçekleştiğine tanık olacaksınız.
Büyük kozmik devre sona ermektedir. İşte bu yüzden kalpleriniz açılmakta, spiritüel melekeleriniz uyanmaktadır. Bedenleriniz bir değişim dönüşüm geçiriyor, giderek daha hafif hale geliyorsunuz. Bilincinizi yükselttikçe, yani moleküllerinizin ve hücrelerinizin titreşim frekansını yükselttikçe duygusal, zihinsel ve fiziksel bedenlerinizdeki ağırlıklar da temizlenip gitmekte. Ben ışıktan söz ediyorum, sizi oluşturan ışıktan. Şu anda içinizden yayılan, üçüncü göz çakranızı uyandıran ve sizi Tanrı varlığıyla dolduran ışıktan, asıl ışığı o zaman göreceksiniz.
Bu zamanda korkutucu felaket senaryoları vazeden birçok kişi var. Bunun dünyanın sonu olduğuna, tövbe etmeniz gerektiğine, herkesin hak ettiği cezayı alacağına inananlar var. Bu haberler onları korkutuyor, kendini değersiz hissedenler ya da bir suç işlediklerine inananlar için bu dehşet verici bir realite olmalı! Ama biz bunun tanrısal bir inayet ve kutsama zamanı olduğunu söylüyoruz. Gerçekten de içlerindeki Tanrıyla bir olmak ve ölüm-doğum kısır döngüsünü aşmak isteyen ruhlar için bir hasat zamanıdır bu. Artık evriminizin ödüllerini devşireceğiniz zaman gelmiştir. (Sayfa: 163- 168)


Hiç yorum yok: