3.02.2009

IŞIĞIN ÇAĞRISI
AKAŞA YAYINLARI

IŞIK İÇİN ÇALIŞANLARA ÇAĞRI (San Mateo -1 Ekim 1989)

Sizi ışıkla kutsuyorum, ben Sananda. Ben meshedilmiş bir yol göstericiyim, benim kalbime yani Sevgi ve Birlik bilincime gelin, bu yükselebilmeniz için tek yoldur, çünkü tüm ışık alemleri, Ashtar’ın tüm uzay donanması ve Anamız Babamız Tanrıyla ilgili tüm enerji vorteksleri (girdaplar) benim ışığımın rehberliği altında hareket etmektedir.
Şimdi size kısaca BEN ve “ben” enerjileri hakkında bir şey açıklamak istiyorum. BEN ve ben arasındaki fark basitçe şudur, “ben” enerjisi toplum bilincidir, dünya çocuklarının içinde yetiştirildiği bilinçtir, üçüncü boyuta ait bir enerjidir, her şeyi kendiniz ve kendiniz gibilerin iyiliği için yapmayı düşünmenizdir. BEN enerjisi ise BEN’in varlığıdır. O var olan her şeyle bağlantınızdır, Mesih ışığıdır. Yükselebilmeniz, misyonunuzu anlayabilmeniz, rehberlik ve bilgi alabilmeniz, egemen güçlerle yabancı uzaylı ırklar tarafından yayınlanmaya başlanan düşük frekanslı ışınlardan korunabilmeniz için birleşmeniz gereken enerjidir. Eğer Lemurya ve Atlantis uygarlıklarına dönüp bakarsanız onları mahveden şeyin “ben” enerjisi olduğunu görürsünüz. Bu toplumların bilinci muazzam bir “ben” saldırısına maruz kalmıştı. Şimdi bir başka “ben” saldırısıyla karşı karşıyasınız, yakında o enerji içinize sızacak, birçok ışık çocuğu bile kendini beğenmiş, hırslı ve açgözlü davranmaya başlayacak. Bu Lemuryayı, Atlantisi, kadim Mısırı ve vaktiyle aranızda bulunduğum dönemi vuran aynı enerjidir.
Ölüm dediğiniz şey ölüm müdür, yoksa yaşam mı? Öldüğünüz zaman aslında doğmuş mu olursunuz? Enkarne olurken ölüyor mu, yoksa doğuyor mu olursunuz? Bunların hepsi illüzyondur, her iki tarafta da hiçbir anlam ifade etmez. Siz daima yaşarsınız, ölüm diye bir şey yoktur. Öbür tarafta ne olacağını merak edenlere söylüyorum, burada ne oluyorsa orada da o olacaktır, hala aynı şeylerle uğraşıyor olacaksınız. Bir kez evrimleşmeye, Tanrı olmaya karar verdiğinizde bundan kurtuluş yoktur. Soru sormak isteyen var mı?


Soru- Bir dünya devleti kurarak dünyaya hükmetmek için çalışan bir grup aileden söz ediliyor. Bu egemen güçlerle işbirliği yapan uzaylı bir grubun dünyaya bir tür enerji yayınladığı da iddia ediliyor, bu doğru mu?

Sananda- Siz şu 13 aileden söz ediyorsunuz. Evet uzaylı bir grup A. D. F. (aşırı düşük frekans) denen yönsüz dalgalar yayınlıyor. Yapmaya çalıştıkları şey basitçe şudur: Sizin de bizim de bedenlerimiz enerjiden oluşur. Bu negatif uzaylılar dengenizi ve hücresel kodlamanızı bozmak için son derece yoğunlaştırılmış ışınları kullanıyorlar, bu ışınlar hastalıklara yol açabilir.
Bu zararlı ışınları dengeleyebilmek ve aura alanınızı güçlendirebilmek için yüksek frekansta ışınlar yolluyoruz. Gönderdiğimiz ışınlar zamanı gelince yukarı çekilmenizi, yani yükselmenizi de kolaylaştıracaktır. Bu ışınlara alıştığınızda bedeninizi kemiren aids, kanser ve benzeri hastalıklar iyileştirilebilecektir. Ellerinizi güneş sinirağı (göbek) ve kalp bölgesine yerleştirip şu duayı edin: “Baba, ruhumu ellerine teslim ediyor ve içime tohumlanmış dengesiz enerjiden beni yıkayıp arındırmanı diliyorum.” Tanrısal alemden gelen enerjileri hissettiğiniz sürece orada öylece uzanın. Düşük frekanslı dalgalar gönderenler, siz toparlanmaya çalıştıkça bedeninizi hedef almaya devam edeceklerdir.


Soru- Bu varlıklar yaptıkları işin kendilerine ne tür bir karma yüklediğinin farkında değiller mi?

Sananda- Karanlık varlıkların karmayı umursadıklarını mı sanıyorsunuz? Işık işçileri bile karanlık varlıkların farkında değiller. Artık uyanmalı ve korkuyu yenmelisiniz. Eğer korkmazsanız size dokunamazlar, çünkü korktuğunuz sürece onlara güç vermiş olursunuz. Yadsımak, yok saymak bilinmeyenden korkmaktır, korku ise bilmemektir, bunu iyi düşünün.
Dediğim gibi onlar karmayı umursamazlar, yaptıkları şeyin ağırlığına aldırmazlar, ama eninde sonunda hepsi de ışığa geri dönecektir. Aslında onlar bize hizmet etmektedir, negatif olmasa pozitifin gelişme şansı yoktur, bir bakıma zıt kutbu oluşturarak daha çabuk gelişmenizi sağlarlar. Onları yargılamayın, sadece ışık ve sevgi yollayın, hem kendinize hem de onlara yapabileceğiniz en büyük iyilik budur.


Soru- Anladığım kadarıyla 3 yıl arayla iki Yaz Penceresi daha açılacak. Bu konuda bir şeyler söyleyebilir misiniz?

Sananda- Evet, 1992 bir sonraki Yaz Penceresidir. Bu pencerenin açılışı egemen güçlerin teşhir olmasını, faaliyetleriyle ilgili kitap ve belgeler yayımlanmasını sağlayacaktır. Daha sonra neler olacağı da zaten kitaplarda yazıyor. 1995 yılı, Baba’nın Başmelek Cebrail’e “borazanı öttür” diyeceği penceredir. Bu ilk çağrı olacak, ama 1995 penceresinin 1991’e geri çekildiğini de görebilirsiniz, bu büyük bir hasat zamanı olacak. Daha sonra 2011 ve 2015 safhası var, ama şu anda kesin bir tarih vermek bizim için çok zor. Biz bunun “iç dünyanın açılacağı zaman” olduğunu umuyor ve dua ediyoruz. Ama o yıldan itibaren gezegeninizde kitlesel yıkımlar meydana gelebilir, gelecek hem olumlu hem de olumsuz gelişmelere sahne olabilir. Peki bu yıkım durdurulabilir mi? Evet, yeterli sayıda ışık işçisi uyanarak durumun vehametini kavradığında, göz boyamayı bırakıp dağ başlarında “om” çekmekten vazgeçtiğinde yıkım durdurulabilir, çünkü dünya sallanmaya başladığında yaptıklarının onlara bir faydası olmayacak!
Yükselmiş üstat Babaji müritlerinden batı dünyasına yardım etmelerini isteyecek. Doğudaki birçok varlık size bakıcılık edecek, birilerinin size su vermesi ve yüzünüzdeki teri silmesi gerekecek, çünkü o sırada yoğun biçimde enerji üzerinde çalışıyor olacaksınız. Herkes bir araya gelmeye başlayacak, ama yine de yol kenarına düşenler, uyuyakalanlar, oyalanıp geride kalanlar olacak. Sizin bunlardan biri olmayacağınıza inanıyorum.


Soru- Sık sık gördüğümüz uzay gemileri ışığın gemileri mi?

Sananda- Sadece ışığın gemilerini görüyorsunuz, karanlık olanlar kendilerini gizlerler, çünkü bu sıralarda görünmek istemiyorlar. Koruyucu ışıkla çevrelenmeden dışarı çıkıp gemilere çağrıda bulunmayın ya da sadece Beyaz Kardeşliğe çağrıda bulunun. (Sayfa: 11-30)

IŞIK İÇİN ÇALIŞANLARA ÇAĞRI (San Mateo -1 Ekim 1989)

Işık üzerinizde olsun, ben Hatonn. Komutan Ashtar’ın uzay donanmasında dünya misyonundan sorumlu bir görevliyim. Bugün size boyutlar arası alemlerde devam eden ışık toplantılarıyla ilgili bilgiler vereceğim.
Ortadoğu olarak bilinen kutsal topraklar her an patlamaya hazır barut fıçısı gibidir. Kutsal Toprakların muazzam miktarda para ve ham petrol barındırdığını biliyorsunuz. Bu toprakların Deccal (anti-Mesih) olarak bilinen bir gücü barındırdığının da farkındasınız. Burası ışığa değil karanlığa ait çok kudretli bir güç taşımakta, yüce Tanrının yönetimi ve rehberliği altında olduğunu iddia etmektedir. Bu topraklardaki insanlar güçlerini ve yaşamlarını sözde meshedilmişlere teslim etmişlerdir! Muazzam miktardaki paralarını Birleşik Devletlerde ve Avrupa’da bulunan gizli hükümete, 13 aileye, Bilderberg’e, Üçlü Kurula ait bankalara aktarıyorlar. Tüm paranızı bu bankalara yatırsanız ve sonunda paranıza bu bankalar tarafından el konulduğunu, geri ödenmeyeceğini öğrenseniz ne yapardınız? Bunun gerçekleştiğini bilen ve durumu halklarından gizlemeye çalışan hükümetlerin öfkesini ve korkusunu hissedebiliyor musunuz?
Eğer önümüzdeki yıllarda böyle bir şey ortaya çıkarsa, bu ülkelerin halkları paralarının uçup gittiğini öğrendiklerinde kendi içlerinde kavgaya tutuşacaklardır. Bu olay kehanet kitaplarınızda yer alıyor. O zaman kutsal topraklarda savaş şiddetlenecek, belki de nükleer bir yıkıma dönüşecektir, daha fazla şey söylememe gerek var mı? İşte bu yüzden size, yani ışık için çalışanlara çağrıda bulunuyor ve diyorum ki asla korkmayın, çünkü korkmanız o Kara Giysililerin tam da istedikleri şeydir. Gezegene kitlesel bir geçiş döneminde enkarne olduğunuzu sakın unutmayın. Evet şimdi sorularınızı yanıtlayabilirim.

Soru- Söylentiye göre Üçlü Kurul paraya el koyup ekonomiyi çökerttikten sonra bir zimmet kartı çıkartacakmış, o zaman herkes büyük bankalara köle gibi boyun eğmek zorunda mı kalacak?

Hatonn- Zimmet kartından da öte bir şey! Onlar elinizin ayasına, avuç içinize bir mikroçip yerleştirmeyi planlıyorlar, ancak elinizi büyük marketlerdeki kasaların tarayıcılarından geçirdiğinizde yiyecek ve içeceğinizi alabileceksiniz. Şimdi diyeceksiniz ki gezegendeki tüm alışverişi, tüm para giriş ve çıkışını nasıl kontrol edecekler? Bunun için dev bir bilgisayarın kullanılması gerekir öyle değil mi? Bu bilgisayar şimdiden tamamlanmış durumda, “Yıldız Savaşları” adıyla biliniyor. Yıldız Savaşlarının kapasitesinin yüzde altmışı gezegendeki tüm insanları gözetlemek için, yüzde kırkı ise stratejik hava hakimiyeti için kullanılacak. Böylece ödediğiniz milyarlarca doların büyük bölümü gözetlenmenizde kullanılacak, bunun diğer adı da “Büyük Birader”dir.


Soru- Yuhanna’nın Vahyinde sözü edilen canavarın damgası veya canavarın sayısı zimmet kartındaki numaramız olabilir mi? Bu gerçekleşirse seçim hakkımız elimizden alınacak, oysa Tanrı bile bu hakkı yaratıklarından esirgemedi.

Hatonn- Dostum, bu gizli cemiyet hiçbir ahlak kuralını tanımaz. Buna karanlık taraf ya da ego diyebilirsiniz. Size Yıldız Savaşları adıyla anılan söz konusu uydunun sadece stratejik hava hakimiyeti için kullanılacağı söylendi, ama bu doğru değil. Projeye sürekli değişik şifreli isimler veriyorlar, çünkü tarafımızdan uydunun sürekli izlendiğini biliyorlar. Başkanınız benim, yani komutan Hatonn’un varlığından haberdardır, onlar bizi tanıyor ama işbirliği yapmaya yanaşmıyorlar, çünkü dünya dışı bir başka grupla çalışıyorlar. Sananda’nın 1995 yılında ışık işçilerini bir araya toplamak için çağrı yapacağından da haberdarlar.
Kendini peygamber ilan eden bir kadın hakkında konuştuklarınızı duydum. Bu kadın silahları kuşanmaktan söz ediyor, mahşer gününe hazırlanmanız için rehberlerden bilgi aldığını söylüyor. Gerçekten de aldığı bilgiler büyük ölçüde doğrudur, ama yanlış aktardığı bir nokta var ki o da silahlarla ilgili olanıdır. Bu mücadele asla silahla ve klasik savaş yöntemleriyle yapılmayacak, bu evrensel yasaya aykırı. Mücadele sadece enerji ve sevgiyle yapılacak. İşte kristalleriniz burada devreye girecek, kristal ve astroloji bilimini öğrenmenizi bunun için istiyoruz. İçinizden biri, Marcel Vogel bu konuda olağanüstü bir çalışma yapmaktadır.


Soru- Dünyayı korkunç bir geleceğin beklediği, doğal bir felaket yüzünden gezegenimizi terk etmek zorunda kalacağımız doğru mu?

Hatonn- Çevrenize bakın, ozon tabakanıza bakın, o ölüyor. Biz yapabileceğimiz her şeyi yaptık, kuzey ve güney kutbunun üzerindeki delikleri gözden geçirdik, yöneticilerinizle konuşabilmek ve işbirliği yapabilmek için elimizden geleni yaptık, ama onların başka planları var! Negatif varlıklarla işbirliği yaparak dünyayı ele geçirebileceklerine inanıyorlar. Karanlık varlıklar onlara yeni bir ozon tabakası ve kirlenmiş bir çevrede yaşayabilmeleri için bedenlerinin frekanslarında değişiklik yaratmayı vaat ettiler. Oysa bu karanlık varlıkların kendi gezegenleri zaten kirlenmiş ve yaşanmaz halde. Onların güneş sisteminizdeki birçok büyük gezegende ve galaksinizin ötesinde üsleri var, isimlerini bile duymadığınız alemlerden ve boyutlardan geliyorlar.


Soru- Sözünü ettiğiniz şu yukarı çekilme işlemi biz uykudayken gerçekleştirilecek öyle değil mi?

Hatonn- Tanrının uyanıkken sizi yukarı çekemeyeceğini mi düşünüyorsunuz? Üzerinize bir ışık huzmesi gönderip beden frekansınızı saf bir ruhsal varlık özüne dönüştürdükten sonra dördüncü boyut frekansında fiziksel olarak tekrar var edemeyeceğini mi sanıyorsunuz? Bu görevi başarıyla yerine getirecek özel donanımlı uzay gemilerimiz var. Bedenleriniz şu anda bu işleme hazırlanıyor, neden bu kadar çok rahatsızlık ve hastalık geçirdiğinizi sanıyorsunuz? Doktorlarınız bile ne olup bittiğini anlayamıyor, kiminiz sürekli kilo alıyor ya da veriyorsunuz, uykusuzluk çekiyorsunuz, şeker açlığı duyuyorsunuz, bazen de cildinizde dökülmeler oluyor. Bu ciddi bir iş, üzerinde düşünseniz iyi olur!
Bizimle çalışmak istiyorsanız, ışığınızı bizim ışığımıza katmak istiyorsanız içinize yönelin, içinizdeki Tanrıyla konuşun. Eğer bunu gerçekten istiyorsanız, “Sananda ben de ışığın bir hizmetkarı olmak istiyorum, özgür irademle seninle ve Beyaz Kardeşlikle işbirliği yapmak istiyorum” deyin. O zaman sizin adınız da “kitaba” kaydedilecektir. Işık huzmelerimiz üzerinizden geçerken kaydı yapacağız, bu listeye alınmak gibi bir şey ve fazla zaman yok!
Bu dönemde sağlık sorunları yaşayacaksınız, çünkü bedeninizin frekansı değişiyor. Ayrıca, bu ülkede bağışıklık sisteminizin etkilenmemesi için yiyecek maddelerinizin hangi işlemlerden geçirildiğini biliyorsunuz, her şey çok saf! Sonra başka bir ülkeye gidiyor, o ülkenin suyunu içip etini yediğinizde hemen hastalanıyorsunuz, çünkü Birleşik Devletlerde her şey çok arıtılıyor, radyasyona tabi tutuluyor, temizlemek için kimyevi maddeler şırınga ediliyor, bağışıklık sisteminiz bu durumda kendini nasıl savunacağını bilemiyor. Bağışıklık sisteminizin harekete geçip savaşmasını ve güçlenmesini sağlayacak şeylerin tam tersi yapılıyor. Oysa hastalıkların çoğu sizi bir şeye hazırlamak için beliriyor, çünkü sizler ışık huzmeleri vasıtasıyla yukarı alınacaksınız! Eğer fiziksel olarak güçlü, zihinsel olarak uyanık ve ruhsal olarak ışıkla aynı çizgide ve bağlantıda değilseniz bu geçişi gerçekleştiremezsiniz.


Soru- Mesih olarak tanıdığımız varlığın gerçek ismi nedir? İsa mı, Sananda mı?

Hatonn- Mesih bilincini ve onun birçok farklı enkarnasyonunu bir bütün halinde temsil eden enerjinin evrensel adı Sananda’dır. Bu enerji dünyanıza Emmanuel adıyla doğdu, bu isim Başmelek Cebrail vasıtasıyla Meryem’e bildirilmişti. Daha sonra İsa adıyla tanındı, ama o kendinden daima Emmanuel diye söz ederdi. Emmanuel, “bizimle olan Tanrı, içimizdeki Tanrı” anlamına gelir, çünkü bu kardeşimizin doğumu, Baba’nın dünyayla semavi alemi birbirine yaklaştırmasını simgeliyordu. “Cennette nasılsa dünyada da öyledir” sözünü hatırlayın.
Şimdi size Sananda hakkında bilmediğiniz ilginç bir şey daha söylemek istiyorum. Onun çölde geçirdiği sanılan kırk gün boyunca aslında nerede olduğunu biliyor musunuz? Bir uzay gemisindeydi. Peki orada ne yapıyordu? Size aktaracağı dersler öğretiliyordu. Onun bu medyuma “Ben çöle gittiğim zaman büyük bir değişim geçirdim ve Mesih bilincimle bağlantı kurdum” dediğini işitmişsinizdir. Evet, kırk gün içinde olan biten buydu. Misyonunun ne olduğunun tam anlamıyla farkında olmadığı için gemiye alınıp ona misyonu tekrar hatırlatıldı, farkındalığı ve bilinci açıldı.


Soru- İsa’nın belirli bir zamanda iç dünyaya gitmesi mümkün mü?

Hatonn- Geçişten sonra iç dünyanın dış dünyaya katılması mümkündür, çünkü iç dünya cennet diye adlandırdığınız Paititi, Adoma, Aden, Şambala ve Nirvana gibi sırlar barındırmaktadır. Cennette nasılsa dünyada da öyledir sözünün somut tezahürü dünya ananın iç kısımlarından yükselecek ve gezegenin yüzünün değişmesine, altına dönüşmesine neden olacaktır. Buna uyanış zamanı ya da Altın Çağ denecektir, çünkü Baba’nın verdiği bir sözdür. İç dünyanın da bir geçiş dönemi yaşadığını ve kendini uyanışa hazırladığını söyleyebilirim. Bu dünyadan ortaya yeni bir ay çıkacak, yeni ay şimdi nerede mi? Dünyanın içinde, çünkü orada bir barış ülkesi var ve onun Altın Işık denen bir ayı var. Evet, Güneşinize, yani Helios-Ra’ya bir kızkardeş katılacak: Nissa. Şu anda iç dünyada bu süreç devam etmektedir.


Soru- Kutsal kitabın hangi versiyonunu okumamızı tavsiye edersiniz?

Hatonn- Dünyanızda kutsal kitabın hiçbir doğru versiyonu yok. Ama Yuhanna’nın Vahyini okumanızı öneririm, çünkü orada yer alan kehanetler artık gerçekleşmeye başlıyorlar. Vahiy bölümü, Yuhanna’nın çok az değişiklikle doğru şekilde yazdığı bir bölümdür. Geçmişte kutsal kitabı yorumlayanlar bile Yuhanna’nın neden söz ettiğini bir türlü anlayamamışlardır, ama onun çarmıha gerilişle ilgili ayetlerini değiştirmek çok kolay olmuştur. (Sayfa: 31-53)

KENDİNE ŞİFA VERMEK VE KOZMİK TELEPATİ (San Mateo- 22 Mayıs 1989)

Ben Pleiades yıldız sisteminden Tianna. Bu akşam Yaz Pencereleri hakkında konuşmak istiyorum. Eğer dünyada yaşayan insanlar arasında negatif varlıklar varsa, evrende gemileriyle dolaşan varlıklar arasında da negatifler olmalıdır. Ben negatif sözcüğünü şeytani anlamında kullanmıyorum, bir kutupluluktan, enerjinin ışık ve karanlık şeklinde ikiye bölünmesinden söz ediyorum. Aslında hepimiz hayatımızın bir döneminde ışığa ya da karanlığa katılmışızdır.
1992 yılından itibaren dünyaya ineceğiz. Bizler, yani Koruyucular olarak adlandırdığınız varlıklar sizinle bütünleşmek, hem sizinkine hem de kendi evrimimize yardımcı olmak için ineceğiz. Çok uzun zaman önce insan ırklarının birçoğunun tohumu uzaylılar tarafından ekilmiştir. Aranızda yıldız tohumu olanlar bunu kalplerinin derinliklerinde hissederler. Milyonlarca yıl evvel burada olan uzaylılar, şimdi insan türünün nasıl bir gelişme kaydettiğini görmek için yeniden dünyaya gelmek istiyorlar. Bunların bazıları iyidir, bazılarıysa o kadar iyi değildir.
Negatif varlıkların çoğu şimdiden dünyanıza yayılmış durumdalar, aranızda yaşıyorlar. New Mexico Dolce’de, Nevada’da, Oklahoma’da, güneybatıdaki birçok bölgede yer altında kadim dünya dışı uygarlıklar vardır. Bu uygarlıkların bazıları hala mevcut, bazılarının ise nesli tükenmiştir. O zamanlar insan türünü incelemek için gelmişlerdi. Sığırların katledildiğini, uzay gemilerine kaçırılan insanların beyinlerine aygıtlar yerleştirildiğini biliyorsunuz. Bu haberleri okuduğunuzda inanmak istemiyorsunuz, ama ne yazık ki hepsi doğru. Fakat unutmayın ki hem dünyada hem de evrende ışık daima galip gelecektir. Dünyanız semavi devrelerden geçiyor, yaklaşık 35 yıl süren bu semavi devreden geçerken sevgi, denge ve barışın giderek egemen olduğunu göreceksiniz. İşte hücresel yapınızı, DNA’nızı yeniden programlamanıza yardımcı olan bilgileri bu yüzden veriyoruz. Eğer sürekli ışığı çağırıyor, onun himayesini diliyorsanız karanlık varlıklar size saldıramaz, musallat olamazlar.
Sürekli olarak bedeninde ağrı, sızı hissedenler ya da kendini iyi hissetmeyenler bilsinler ki şu anda bazı testlerden geçmekteler. Hücresel yapınız genetik bir değişim geçirirken elbette ağrı ve sızı olacaktır. Ensenizde, omuzlarınızda, kürek kemiklerinizde, başınızın tepesinde baskı hissetmeniz çok doğaldır, çünkü DNA’nız açılıp kodlarınız yenilenmektedir. Kendinizi sürekli “Of kendimi iyi hissetmiyorum” derken buluyorsanız, karanlık enerjileri kendinizle oyun oynamaya davet ediyorsunuz demektir. Buna musallat olmak (obsesyon) denir, sahip olmak (pozesyon) değil. Karanlık güçlerin size gerçekten sahip olmaları çok ender rastlanan bir durumdur, çünkü çevrenizde çok fazla ışık var. Bununla birlikte oyun oynayabilir ve musallat olabilirler, örneğin sizi sinirlendirebilirler!
Yaz Penceresi sadece galaktik varlıklar tarafından değil Tanrıdan, Işığın Kaynağından gönderilen yeni enerjilerin bir parçasıdır. Bu enerjiler sadece dünyanıza değil üzerinde uygarlık bulunan tüm gezegenlere gönderiliyor, çünkü Kaynak bu dönemde tüm uygarlıkları Bir’liğe geri çağırmaktadır. Şu anda 1989 yılındasınız, ilk Yaz Penceresi 12 Haziran 1989’da açılacak ve 24 Ağustos 1989’da kapanacak. Yaz Penceresi enerjileri, sadece dünyada yaşayan insan türünün DNA ve hücre kodunun yeniden programlanmasına yardımcı olmakla kalmayacak, ayrıca dünya ananın fizik bedenini yenilemesine, gençleşmesine de yardım edecektir. Çünkü dünyanız gezegensel ışık konseyinin çok yaşlı bir üyesi olarak Merkezi Güneşten, Kaynaktan gelen enerjilere ayak uydurabilmek için tıpkı sizin gibi genetik düzeyde değişim geçirmektedir. Söz konusu pencereler 1989, 1992 ve 1995 yıllarında açılıp kapanacaklar. Şimdi bu konudaki sorularınızı yanıtlayabilirim.


Soru- Güneşimizle galaksinin Merkezi Güneşinin 17 Ağustos 1987 yılında aynı hizaya geldiğini duydum, bu olayla Yaz Pencerelerinin bir ilgisi var mı?

Tianna- Sözünü ettiğiniz olay tümüyle Yaz Pencerelerinin bir parçasıdır. Giderek size yaklaşan boyutlardan bazı bilgiler alıyorsunuz. Maya takvimiyle ilgili bilgiler de 1984 yılında Jose Arguelles tarafından böyle alınmıştır. Jose’nin aldığı bilgiler güneşlerin aynı hizaya gelmesiyle ilgiliydi.


Soru- Yeni enerjileri kabul edecek kadar aydınlanmamış insanlara ne olacak?

Tianna- Yeni enerjileri kabul etmemenin zor olduğunu göreceksiniz, çünkü aynı şans size üç kere tanınacak. 1995 yılı Kaynak’ın tüm insanlığı Birliğe çağıracağı yıldır. 1992 ve 1995 yılları dünyanın içinde hem fiziksel hem de eterik düzeyde öyle enerji değişiklikleri yaratacak ki hala uyanmamış bireylerin işi gerçekten zorlaşacak. Eğer insanlar gerçeklere gözlerini yummayı seçerlerse ya hastalıklarla uğraşacaklar ya da dünyadan ayrılmalarına yol açan kaza ve doğal afetlerle karşılaşacaklar. Bu bazı gruplara vermek istemediğimiz bir bilgidir, çünkü bir yangın gibi yayılıp korku yaratmasını istemiyoruz. Ama giderek felaket ve afetlerin yaygınlaştığını göreceksiniz. Dünyadaki fiziksel değişimlerin giderek yaygınlaşması dikkatinizi çekecek ve ne yazık ki bu arada birçok insan da hayatını yitirecek. Işık işçileri ise kendilerini emin ve korunaklı ortamlarda bulacaklar, çünkü bu ilahi aydınlanmanızın bir parçasıdır. Ama bazılarınız maddi şeyler yitirme, zihinsel zafiyet yaşama ya da bir dizi hastalık geçirme türünden garip durumlarla karşılaşabilirsiniz.


Soru- İkinci ve üçüncü Yaz Pencereleri hakkında bilgi verebilir misiniz?

Tianna- İkinci Yaz Penceresi 1992 yılında, yine 12 Haziran ile 24 Ağustos tarihleri arasında açılıp kapanacaktır. Pencere bu kez uzaylı kardeşlerinizin Birleşik Devletlerin ıssız bölgelerine inişiyle açılacaktır. Bu bölgelerden biri Arizona’nın hemen dışında yer alan Sedona’dır. Burada bir üs kurulmuştur, bu üs hem uzay gemilerinin bu bölgedeki yıldız tohumlarıyla bağlantı kurmasını sağlayacak, hem de iç dünyadaki varlıkların gezegenin frekanslarında değişiklik yaratmasına yardımcı olacaktır. İkinci pencere açıldığı zaman birçoğunuz dördüncü boyut bilinç düzeyine zaten geçmiş olacaksınız. Bu enerji alanında bulunanlar düşüncelerini çok kısa sürede tezahür ettirebildiklerini göreceklerdir. Birbirinizle ve bizimle çeşitli düzeylerde telepatik iletişim de kurabileceksiniz.
Üçüncü Yaz Penceresi 1995 yılının 12 Haziran ile 24 Ağustos tarihleri arasında açılacaktır. Bu tarihler arasında hep üçer yıl vardır. 1995 yılı Tanrı, yani Kaynak tarafından insanlığın yeniden Birliğe çağrılacağı zaman olarak kabul edilir, bu tüm evrene yapılacak bir çağrıdır, enerji aynı zaman sürekliliği içinde diğer evrenleri de etkileyecektir. Bakın, aynı tarihte demiyorum, çünkü bu tarihler dünyanızın dışında geçerli değildir. Dünyanızın titreşim frekansı bu yüzden hızlandırılmıştır. “Uzay Yolu”, “Üçüncü Türden Karşılaşmalar”gibi zaman sarmallarından söz eden televizyon dizisi ve sinema filmlerinin sadece eğlence için yapıldığını sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Bunlar sizi yeni zaman ve uzay sürekliliğine geçişe hazırlayan etkinliklerdir.


Soru- Bize Soltec ve Maldek gezegenleri hakkında bilgi verebilir misiniz?

Tianna- Maldek birkaç bin yıl önce, yani Kitab-ı Mukaddes zamanında var olan, ama ne yazık ki yoldan çıkmış bir gezegendi. Bir dinlenme gezegeniydi, sadece spiritüel ve galaktik hiyerarşiler tarafından değil, galaksilerarası Işık Konseyi ve ışık işçileri tarafından da kullanılıyordu. Bu varlıklar oraya gidip dinleniyor, konsey olarak eksiklerini tamamlıyorlardı. Bildiğiniz gibi Maldek bir nükleer füzyonla yok edildi. Gezegen infilak etmeden önce birçok varlık oradan ayrılarak Pleiades’e döndü.
Maldek’in yokluğunu telafi etmek için şimdi yeni bir dinlenme gezegeni eterik alemde oluşmaktadır. Başkan Soltec bu yeni gezegenin yöneticisidir. Oluşum üç yaz penceresi boyunca sürecek, ama 1995’te Soltec gezegeni tam anlamıyla faaliyete geçmiş olacaktır. Şu anda yarı eterik yarı fiziksel bir halde olan bu gezegen bilim adamlarınız tarafından saptanmıştır. Onlar atmosferinizin dışında oluşan yeni bir gezegen görüyor, ama onun yeni bir yıldız sistemi olduğunu sanıyorlar! Hükümetiniz olup bitenleri zaten biliyor. Maldek’in küllerinden anka kuşu Soltecle canlanıp ortaya çıkıyor.


Soru- Son zamanlarda gökyüzünde oldukça fazla sayıda uzay gemisi görüyoruz, bunlar galiba bulundukları yerde sabit duran tiplerden, rahatlıkla gözlemlenebiliyorlar.

Tianna- Bu sözde sabit yıldızlar sizi çok şaşırtacak. Onları daha iyi görebilmek için telepati yoluyla izin isteyin ki titreşimlerini düşürüp iyice görünür hale gelsinler. Ayrıca, parlak bir yıldıza bakıp ona çok yakın konumda bir başka yıldız görürseniz her ikisinin de aynı renkte ışımadığına dikkat edin. Bu tür yıldızların giderek çoğaldığını göreceksiniz, çünkü her geçen gün yenileri gelmekte. Ama hükümetiniz bu konudaki bilimsel raporları hasır altı ediyor.


Soru- Nevada’da bir yerde Zeta Reticuli’den gelen varlıkların kullandığı bir üs var mı?

Tianna- Evet var, Nevada’da Groom Gölü yakınında. Eğer egemen güçlerinizin buradaki yabancı ırkların neler yapmalarına izin verdiklerini bilseniz çok şaşırırdınız. Sözünü ettiğiniz üs yer altındadır, ama yabancılar yöredeki halkın arasına karışmış ve bazı insanlarla yakın ilişkiler kurmuşlardır. Bu ilişkileri dünya insanına benzer formlara bürünerek kuruyorlar. Onlar ışıktan yana olmayan yabancılardır. (Sayfa: 54-72)

BEYAZ YILDIZ

Sevgili dünyamız ve üzerinde yaşayan insanlar özel varlıklar tarafından ziyaret edilecektir. Bu varlıklar galaktik işlevlere de sahip spiritüel yapıda varlıklardır. Beyaz Yıldız dünya anayı son kez 2000 yıl önce Beytlehem Yıldızı adı altında ziyaret etmiş ve Mesih bilincini dünyaya bırakmıştır. Bu yıldız gemide, ışığın boyutlar arası yolculuk yaptığı bu uzay istasyonunda Mesih bilincinin yüksek benlik olarak bilinen yansıması da bulunuyordu. Beyaz Yıldız değişim vaat ediyor, Altın Çağın enerjilerini dünyamıza yerleştirmeyi planlıyor. Mesih bilincinin Altın Işınının hüküm süreceği çağın. (Medyum Mark Niclas)

İyi akşamlar, ben Sananda. Bu akşam, her seferinde dünyanıza değişik bir kimlikle gelen Beyaz Yıldız hakkında konuşacağız. O, Emmanuel ya da İsa olarak tanıdığınız enerjiyi bıraktığında Beytlehem Yıldızı olarak biliniyordu, bu kez Beyaz Yıldız olarak anılacaktır. Henüz güneş sisteminizin tanımadığı ışık alemlerini içinde taşıyan bir gemidir.
Sevgili kardeşlerim, sizler Beyaz Yıldıza yol gösterecek olan fenerlersiniz! Işığınız ancak arzu ettiğiniz parlaklıkta ışıldar, hava alanındaki pist ışıklarının uçakların inişini sağladığı gibi, siz de zamanı gelince Beyaz Yıldızı çağıran ışıklar olacaksınız! O zaman bedenen burada bulunup bulunmayacağınız konusunda tasalanmayın, ışığınız her zaman olduğu gibi yine parlayacaktır. Bu yıldız, bu enerji sevinç taşır, aydınlanmanın Altın Işınını taşır. Tarih tekerrür etmektedir. Sizler şu anda, 2000 yıl önce bu yıldız gökyüzünde parladığı ve Mesih enerjisini dünyaya bıraktığı zaman birçoğunun yaptığı aynı enerji çalışmasını yapıyorsunuz.
Beyaz Yıldızın dönüşüyle ilgili bilgi kalplerinize girsin ve kulaklarınızda sevinç şarkısı gibi yankılansın. Bu yolculukta yalnız olmadığınızı, artık huzur ve sevinç içinde kutlama yapmanın zamanının geldiğini bilin. Başmelek borazanını tekrar çaldığında hep birlikte Tanrının kalbine doğru yürüyüşe geçeceğiz. Zümrüt dünyanız da Tanrıya, Büyük Kozmosa geri dönmekte, duyduğu her kalp atışına karşılık vermektedir. Dünyanız sarsılıp sallanmaya, dağlarda ve vadilerde fırtınalar esmeye başladığında, sel suları toprakları kapladığında bilin ki dünya ana yaratılışının başlangıcından beri biriktirdiği tüm gereksiz tortulardan kurtulmaktadır. Böylece o da var olan her şeyle Birliğe geri dönerken saf ve temiz olacaktır. Siz ışık çocukları da onunla birlikte gereksiz yüklerinizden kurtuluyorsunuz. Dünyanız karmaşa ve çalkantı içinde olsa da korkmayın, çünkü meydana gelenlerin hepsi Tanrısal bir düzen içinde cereyan etmektedir. (Sayfa: 95—102)

YÜKSEK BENLİKLE BÜTÜNLEŞME

İyi akşamlar diliyorum, ben Korton. Beyaz Yıldızla ilgili bilgiyi aktaran kişi olmaktan gurur duyuyorum. Önce Beyaz Yıldızın ne olduğunu gözden geçirelim. O daha önceleri Beytlehem Yıldızı olarak biliniyordu, çünkü dünyaya son gelişinde Beytlehem denen bir kasabayla bağlantı kurmuştu. Ona Beyaz Yıldız denmesinin birçok nedeni var. Birincisi, beyaz gümüşi bir ışık saçmasıdır, aslında gökkuşağının tüm renklerine ve daha da fazlasına sahiptir. İkincisi, dünya anaya saf Tanrısallık ve barış getirecek olmasıdır. Ayrıca birçok sembole sahiptir, bunlardan biri de beyaz barış güvercinidir.
Gelin şimdi çok eski bir zamana, herhangi bir şeyin henüz bir dilde yazılmadığı, Altın Işının (Mesih enerjisi) ve Gümüş Işının (Ruhsal enerji) Tanrının bedeninde ve engin kozmosta birbirleriyle oynaştıkları bir zamana gidelim. Tanrı dediğiniz şey basitçe şudur, dışarı baktığınızda gördüğünüz tüm uzay! Bu Tanrının Bedeni, yani Kozmostur. O sınırsızdır, yatay ya da dikey değildir, bir şekli yoktur. Kısaca, daima kendisi olan enerjinin kütlesel devinimidir, mükemmel biçimde ilerleyen ve boyutlar meydana getiren bir enerji!
Altın ve Gümüş Işınlar kozmos boyunca dans ederek, Ana-Baba aleminin bir gezegen yaratması için mükemmel bir vorteks (girdap) aramaya başladılar. Altın ve Gümüş Işınlar sonunda Babaya (Yaratıcı Prensip, Logos) durumu bildirdiler: “Aradığımız yeri bulduk” Baba onlara “Bir gezegen yaratmak için onun iyi bir yer olduğunu nereden biliyorsunuz?” diye sorduğunda, “Bunu kalplerimizde hissediyoruz” dediler. Çok ama çok şeyler oldu. Kütlenin, maddenin, gazın enerjileriyle aktiviteler başlatıldı ve gezegen içten dışa doğru oluşturuldu. İşte dünya böyle meydana getirildi.
Dünya oluşurken elbette çoktan oluşmuş başka gezegenler de vardı. Ayrıca Beyaz Yıldız dediğimiz boyutlar arasında yolculuk yapan ve başka yerlerdeki ışık varlıkların oluşumuna yardım eden bir enerji de vardı. Beyaz Yıldız yeni bir görev üstlenmek üzere Ana- Baba alemlerine geri çağrıldı. Yıldız gemisindeki personele Seçilmiş Irkın (Elohim Irkı) enerjilerini taşıyacakları bir yolculuğa hazırlanmaları bildirildi. Ruhen son derece gelişmiş varlıklardan oluşan bu ırk yeni dünyada yaşayacak ilk insan benzeri yaşam formuydu. Bu ırk aynı zamanda Kiklopslar (Cyclopean) olarak da bilinir. Yıldız gemisi hazırlandı, farklı yıldız sistemlerinden gelen bilim adamları da gemiye bindiler. Bilim adamları dünya toprağından örnekler alacak, bu örnekler daha sonra farklı insan, hayvan ve yaratık türlerini geliştirmek için kullanılacaktı.
Şimdi diyeceksiniz ki bu yıldız gemisi Baba’nın alemine çağrıldığında nerede bulunuyordu, ne zaman oluşturulmuştu? Bunu söylemek çok güç. Yıldız gemisinin ruhu bir kez oluşturulduktan sonra tıpkı bizim ruhumuz gibi asla değişmemiştir. Ama öz daima değişir ve bu öz şimdi kendini Beyaz Yıldız olarak adlandırıyor. Şimdi sorularınızı sorabilirsiniz.


Soru- Yani onun canlı bir varlık olduğunu mu söylemek istiyorsunuz?

Korton- Kesinlikle öyle, örneğin bu geminin duvarları bir solunum aygıtıdır, farklı varlıkların gemide yaşayabilmesi için farklı gazları ve enerjileri barındırır. Gemideki varlıklar holografik yapıda bile olsalar varlıklarını sürdürebilmeleri için kendi boyutlarında bulunmaları gerekir.


Soru- Bu yıldız gemi bize yaklaşırken dünyayı bir karmaşa içine sokabilir mi?

Korton- Yıldız gemisinin kullandığı yüksek frekanslı elektromanyetik güç kaynağı dünyanızda büyük bir değişikliğe neden olacak ve atmosferinize büyük şifa sunacaktır. Ayrıca hücresel düzeyde insan DNA’sının değişmesine, halkların uyum ve özgürlük yolunda ilerlemelerine yardım edecektir.

Şimdi kaldığımız yerden devam edelim. Yıldız gemisinden Kiklopsları dünyaya götürmesi istenmişti. Sonunda gemi yer yer henüz soğumakta olan dünyaya yaklaştı. Elohim ırkı özellikle üç bölgede çalışacaktı. Bu yerler Tibet’in Himalayaları, Peru’nun vahşi ormanları ve İngiltere’de Stonehenge bölgesiydi. Kiklopsların görevi dünyanın çekirdeğine, kayalara, minerallere ve taşlara “Ben BEN’im” bilgisini aşılamaktı, bu görevlerini mükemmel şekilde yerine getirdiler, anlayacağınız mitolojide sözü edilen Kiklops ırkı gerçektir. Onlar Lemurya’dan, Atlantis’ten, Adoma ya da Paititi’den çok önce buradaydılar. Elohim Irkının birlikte getirdiği bir armağan bugün hala dünyada uygulanıyor. Om’un şifa verici titreşimini ifade etmek. Om, Yaradan’ın yaratırken çıkardığı sesin ta kendisidir, O’nun kalp atışlarıdır. Dünya soğurken bu Om sesi, üzerinde yaşam bulunan evrendeki tüm yıldız sistemlerinde yankılanmıştı.
Beyaz Yıldız, dünyanın kendini biçimlendirmesi için milyarlarca yıl boyunca ondan uzak durdu. Güneş doğarken ve batarken hep Om sesi duyuldu, günde iki kez bu sesi işitmek harika bir şey olmalı. Yıldız gemisi milyarlarca yıl boyunca başka gezegenleri görev gereği ziyaret etti. Sonra dünyaya yabancı lejyonlar doluştu. Çöllük bölgeler, Draco’dan ve şimdi griler olarak adlandırdığınız Zeta Reticuli’den gelenlere çok cazip geliyordu. Bunlardan başka bazı Siriuslular, Pleiadesliler ve dünyanın kontrolünü ele geçirmek için savaşmaya gelmiş isyankar ırklar da vardı. Sonunda savaş başladı, isyancılar gezegenin farklı bölgelerine el koydular, daha sonra dünyayı savunmak için ışık işçileri geldiler. Işık işçileri ne ile geldiler? Elbette Beyaz Yıldızla, bu yıldız gemisinin dünyaya ikinci gelişiydi. Yapılan savaşlar konusunda kuşkuya düşen bilim adamlarınıza Kaliforniya çölünün tabanındaki kayalarda yer alan kara lazer izlerini incelemelerini öneririm. Edinburgh yakınında simsiyah bir dağ var, bu bildiğiniz yöntemlerle meydana getirilebilecek bir olay değildir, dağı o hale getiren korkunç bir lazer silahıydı.
Şimdi diyeceksiniz ki Kara İttifakın dünyayı işgal etmesine niçin izin verildi? O zamanlar gezegen yeni şekillenmişti, korumasız ve sahipsizdi. Dracolu sürüngen ırk ve Zeta Reticulili griler gelip bu sahipsiz topraklara yerleştiler ve birbirleriyle savaşmaya başladılar, sonra da ışık işçileri gelip onlara müdahale etti. Işık işçilerini yenmek için isyancı ırklar bir araya gelip ittifak kurdular. Birlik olup gezegeni ele geçirdikten sonra işgal ettikleri bölgeleri aralarında paylaşmaya karar verdiler. İşte savaş böyle başladı. Kara İttifak birkaç bin yıl boyunca devam etti, ama sonunda ışık işçileri galip geldi. İsyancı grubun artıkları dünyadan kovulduktan sonra gezegenin tekrar kendini ihya etmesine izin verildi.
Yıldız gemisinin tekrar göreve çağrılması için aradan milyonlarca yıl geçti. Üçüncü kez gelen gemi kadim varlıkların, Lemuryalı, Atlantisli ve Paititili varlıkların bilincini getirdi. Bu uygarlıkların kronolojik sırası şöyledir: Adoma, Lemurya, Atlantis, Aden (Cennet Bahçesi) ve Paititi. Bu sefer yıldız gemisinde kimler vardı? Farklı alemlerden ışık işçileri, rahip ve rahibeler, simya bilgisine sahip varlıklar, kristal büyüyü ve kristal simyayı devreye sokacak olan Kiklops ırkının ataları, bilgelik öğretilerini ve gizli bilgileri getiren Adomalı kadim varlıklar. Günümüze dek gelen gizli tarikatlerin ve öğretilerin çoğu (kadim Mısır ve Druid öğretileri) Adoma halkına dayanır. Beyaz Yıldız ayrıca memeli deniz hayvanı denen dostlarınızı, yunus balıklarını da getirmişti. Evet, yıldız gemisinin üçüncü gelişi işte böyle oldu. Daha sonra “insanın cennetten kovuluşu” dediğiniz olay gerçekleşti. Günah içinde yaşamadığınızı anlamanız için size bu olayı anlatmak istiyorum.
Yıldız gemisi dördüncü kez Adem ve Havva’yı ve onların bilincini getirmek için tekrar geldi. Adem ve Havva kimdi? Neyi simgeliyorlardı, Aden Bahçesi gerçek miydi? Havva özgür irade ve özgür seçimdi, Adem ise özgür seçimin omurgasıydı. Bilgi ağacının meyvesinin yenmesi ve Adem’in baştan çıkarılma sembolojisi, aslında kadın erkek tüm insanlık enerjilerinin bir özgür irade aleminde yaşamak isteyip istemediklerini anlatmak içindi. Kadın ve erkeğin cennetten ayrılışı, günahkar oldukları için oradan kovuldukları anlamına gelmez, hayatı değişik biçimde deneyimlemeyi seçtikleri anlamına gelir. Yani idareyi eline alan insan bilincinin egemen durumda olması gerekiyordu, ama ne yazık ki bugünkü durumda insan bilinci dünyanın egemenliği altına girmiştir! Bir anlamda özgür irade veriliş amacına aykırı kullanılmıştır. Siz Tanrının dünyasında mı, yoksa insanın dünyasında mı yaşıyorsunuz? Özgür iradenizle Tanrının dünyasında yaşıyor olabilirdiniz, Adem’in baştan çıkarılışının anlamı buydu, Tanrı hayatı deneyimlemenizi istemişti, oysa sizler dünyanın kölesi oldunuz. Adem ve Havva’nın yaratılışıyla birlikte hem erkek hem de dişi olan öz ikiye bölünmüş oldu, zaten seçim de buydu, siz ayrılmaya, farklı yönlerde ilerleyip farklı deneyimler yaşamaya karar verdiniz. Uyanmaya çalıştığınız şimdiki süreçte erkek ve dişi yanlarınızı dengelemeye çalıştığınızın farkında değil misiniz?
Atlantis ve Paititi uygarlığı arasındaki devrede Aden Bahçesi yaşandı. Aden Bahçesi bir kalp uzayı, vorteks (girdap) diyebileceğiniz bir yerdi. Bu bahçede büyük hayat derslerinin kazanılacağı umuluyordu, aynı sırada Paititi uygarlığı da oluşuyordu. Perudaki Mayaların ataları olan bu varlıklar öğretileri almak için uzay gemileriyle sürekli temastaydılar. Gördüğünüz gibi Beyaz Yıldız bu gezegene farklı ışık varlıkların tohumlarını ekmiştir. Şimdi isterseniz zamanda hızlı bir yolculuk yaparak Beyaz Yıldızın bu kez Emmanuel (İsa) enerjisini bırakmak için dünyaya geldiği günlere dönelim. Aradaki peygamberlerin, Musa, Nuh, Zerdüşt, İbrahim gibi varlıkların atalarının tohumları dünya katına çoktan ekilmişti. Örneğin Musa, Nuh ve Melkisedek’in izlerini Lemurya ve Atlantis uygarlıklarındaki hayatlarına dek sürebilirsiniz. Onlar bu dünyada sürekli enkarne oldular ve her seferinde kendilerine başlangıçta ekilmiş bilgeliğin daha fazlasını gerçekleştirdiler.
Yazılı tarihin başlamasıyla birlikte Romalıların ve Yunanlıların geliştiğini gördünüz. O zamanlar dünyanız kölelik, savaşan ordular ve egemenlerle doluydu. Beytlehem Yıldızı gelmeden önce ışık varlıklar insanları uyandırmaya çalışmışlar, ama ya işkenceden geçirilmiş ya da katledilmişlerdi. Sonunda Beytlehem Yıldızı beşinci kez ortaya çıktı ve İsa adıyla bildiğiniz “Kristal Işık Aynasını” dünyaya bıraktı. Bildiğiniz gibi İsa buraya insanların kim ve ne olduklarını idrak edebilmeleri için aynalık yapmak üzere getirilmişti. Öğretileri ışık ve denge üzerineydi.
Peki bu sefer Beytlehem Yıldızının içinde kimler vardı? Holografik imgeler (Yüksek Benlikler), yani Meryem Ana, Yusuf Baba, Magdalena, Yahuda, Ruth, Lazarus ve diğer havariler ve elbette Sananda. Bebek (İsa) samanlıkta doğduğu zaman Beytlehem Yıldızı yörüngesine oturmuştu. Bebek büyüdükçe kalben mesajlar almaya başladı, insanlardan uzaklaşıp kendi içine dönmesi, içindeki sesi dinlemesi isteniyordu. 18 yaşında kim ve ne olduğunu idrak etmeye başladı, çöle gidip uzay gemisiyle bağlantı kurduktan sonra Mesih bilincinin enerjisi dünyada İsa olarak yaşayan varlığın frekansına girdi. Genç adam Mesih bilincine erdikten sonra, onun misyonunu desteklemek için seçilmiş varlıklar da yıldız gemisinde bulunan yüksek benlik enerjileriyle aktive edilmeye başlandılar, yani yüksek benlik enerjileri dünyada bulunan bedenlerinin frekansına girmeye başladı. Tarih İsa’nın hayatında olup bitenleri kaydettiği için o bölümü geçebiliriz. Sonunda yıldız gemisi dünyayı beşinci kez terk etti. Şimdi farklı bir uzayda, farklı bir zamanda tarih tekerrür etmekte ve Beyaz Yıldız altıncı kez dünyaya yaklaşmaktadır. (Sayfa: 103-120)

BEYAZ YILDIZIN İNSAN VE DÜNYA ÜZERİNDE YARATTIĞI DEĞİŞİM

Beyaz Yıldız’ın bu var oluş katına yaklaştığı her seferinde bazı büyük olaylar ve devreler yaşanmıştır. Yıldız gemisi yaklaşana dek geçecek yılların karmaşa içinde geçeceğini anlayacağınızı umuyorum. Başınızı içine düştüğünüz bataklıktan kaldırarak Mesih Bilinciyle aynı çizgiye gelip gelmemeniz size kalmış bir şeydir. Hayatlar yitirilebilir, gurur ve ego yitirilebilir, ama ışık daima galip gelir. Bu çağ, şu zümrüt gezegende yaşanacak büyük bir çağ olacaktır, çünkü artık zamanı gelmiştir! Beyaz Yıldız tüm ışık varlıkların bilincini getirmek ve bu yeri muhteşem bir lunaparka dönüştürmek için tekrar gelecektir.
1940’ların başından beri size dünyanızda değişiklikler olacağı, kutup değişiminden bilinç değişimine kadar birçok şeyin gerçekleşeceği söylendi. Aslında ikisi de aynı şeydir, bedendeki kutupların değişim geçirmesi hücrelerin değişim geçirmesidir, dördüncü boyut bilincine geçiştir. Şimdi bunu inceleyelim: Fizik bedenin kutuplarına çakra diyorsunuz, onlar manyetik enerjilerdir, elektromanyetik alanlar içerirler. Siz farklı beyin çeyrek dairelerine sahipsiniz, yani beyniniz negatif ve pozitif kutuplara sahip. Bu çeyrek daireler sekizinci çakra, yani ruh çakrası ya da yıldız çakra dediğiniz merkezle direkt temas halindedir. Eğer yıldız çakrayla çalışırsanız hayata tek yanlı bakmayacak, bilinci kullanacak ve dünya katında binlerce yıldır görülmeyen bir idrak kazanacaksınız. Dünyanızda yaşamış üstatlar bunu biliyorlardı, oysa ne Lao Tzu (Lanto) ne de Buda dördüncü boyutta olduklarını söylediler, ama bu dördüncü boyutla aynı şeydir, yani söz konusu üstatların kutupları değişmiştir. Kısaca, onlar bir bilinç değişimi geçirmişlerdir. Peki siz üçüncü boyuttan dördüncü boyuta geçtiğinizde hücre yapınıza ne olur? Elbette hücreler daha hızlı hareket ederler, yani titreşim frekansları hızlanır.
Bu bazılarınızın neden zamanla yarıştığını açıklıyor mu? Çünkü bedeninizin hücresel yapısı, DNA’nızın moleküler yapısı çok yüksek bir enerji formu içinde değişmekte, yani ruhsal düzeyde “ışık bedeniniz” gösteriyi yönetmek istemektedir. Peki paranın öteki yüzünde ne oluyor? Fizik bedeniniz kendini kötü, hasta ve zayıf hissediyor, çünkü girmeye zorlandığı yüksek faaliyet şekline hazır değil, çünkü alışık olduğundan daha şiddetli bir değişim geçirecek. Şimdi size yüzünüzün tümüyle yeni bir yüze dönüşeceğini söylemiyorum, kollarınızın dört santim uzayacağını ya da kısalacağını da söylemiyorum. Tianna adıyla tanıdığınız kardeşimiz buna “genetik değişim” diyor. Hücreler yapı itibariyle yeni bir düzenlemeden, bir ayarlama sürecinden geçmektedir. Bedeninizin negatif ve pozitif kutupları değişirken bedeniniz bu değişime ayak uydurmalı, olup bitenlere “ortak” olmalıdır. Bu yüzden çehrenizin ve iştahınızın değiştiğini görebilirsiniz, bazılarınız çok şişmanlayabilir, bazılarınız ise çok zayıflayabilirsiniz.
Anlayacağınız, fizik beden hücresel yapıya ayak uydurmaya çalışıyor, çünkü hücresel yapı çok yüksek bir titreşime geçiyor, ayrıca eterik düzeydeki hücreler de büyüyorlar. Hücrelerinizin fiziksel düzeyde büyüyüp büyümediklerini anlamak için gidip kan örneği aldırmayın, çünkü henüz bu değişim fizik düzeye yansımadı. Hücreler büyüyor derken kastettiğim şey genişlemedir, genişlemek için de daha fazla oksijene ve bilgiye ihtiyaç duyuyorlar. Bizim ışık bedenlerimiz hakkında bir bilginiz var mı? Uzaylı kardeşlerinizin çok iri, uzun boylu ve büyücek olduğunu biliyor musunuz? Evet öyleyiz, çünkü bedenlerimizin hücresel yapısı çok genişlemiştir, bilgi alma kapasiteleri daha yüksektir. Şimdi biraz daha ayrıntıya girelim: Eğer hücreleriniz üşütme gibi bir değişim geçirirlerse bedeninize ne olur? Hastalanırsınız öyle değil mi? Isıdaki en küçük bir değişiklik ya da stres bedeninizi hasta eder, zayıf düşürür, bu da sizi çok heyecanlı ve sinirli yapabilir.
Hücreler tüm ekstra enerjiyi alıp kullanmaya muktedir değiller, onu alıp nasıl kullanacaklar? Genişlemedikçe bunu yapamazlar, kişi bilincini yükseltmedikçe hücreler bunu yapamazlar. Bir kez bilincinizi yükselttiğinizde hücrelerinizi de genişletmiş olursunuz, çünkü zihniniz bedeninizi yöneten şeyle direkt bağlantılıdır. Nihayet bilim adamlarınız şöyle demeye başladılar: “ Düşünce gücüyle hastalıklarınızı iyileştirebilirsiniz, hatta kanseri bile yenebilirsiniz.” Demek ki düşünce şifaya eşitmiş, ölen hücrelerin yerini almak üzere yeni hücreler yaratmaya ve tezahür ettirmeye eşitmiş! Bir dördüncü boyut öğretisi olan düşünme, yaratma ve tezahür ettirme, hücrelerinizin daha fazla bilgi alabilmesi için genişlemelerine ve bedendeki kutup değişiminin güvenli biçimde yapılmasına yardımcı olur. Söylediklerimi anlayabiliyor musunuz? Bu konuda sorusu olan var mı?


Soru- Dünyadaki kutup değişimiyle bedenimizdeki kutup değişimi aynı şey midir?

Korton- Kuzey kutbundaki buzulların çok hızlı eridiğini düşünün, onca su nereye gider? Elbette Güney kutbuna ve Kuzey Buz Denizine. Eğer bir kutuptan diğerine bir sürü su gidiyorsa bu neye yol açar? Bir tartı düşünün, bir kefede güney kutbu diğer kefede kuzey kutbu var, güney kutbu çok hafif kuzeyse çok ağır, bu tartıyı bir yana eğecektir, işte bu dünyanın ekseninin eğilmesidir. Aslında bu gerekli bir gelişmedir, çünkü dünya kendine binlerce yıldır yapıldığı şekilde muamele edilmesine artık dayanamaz! Bilim adamlarınız artık atom enerjisiyle çalıştıkları için dünya ekseninin çok hassas olan dengesi daha fazla tehlikeyle karşı karşıyadır. İç dünyadaki enerjilerin açığa çıkabilmesi için şimdi eksenin en az bir çeyrek dönüşüne ihtiyaç var. En az bir çeyrek dönüş, birçok bilim adamının ve ne yazık ki bazı medyumlar kanalıyla alınmış bilgilerin sizi inandırmak istediği yıkıma neden olmayacaktır. Yıkım nedir? Yıkım algılayış şeklinize bağlıdır, dünyanıza aynı şekilde muamele ederek 2500 yıl daha yaşayabileceğinize inanıyor musunuz? Yoksa kirletilmemiş, kimyasal atıklarla doldurulmamış bir dünyada yaşamayı mı yeğlerdiniz? İşte Beyaz Yıldız enerjisi tümüyle bununla ilgilidir.
Şimdi dünyanın ve bedenin kutupları üzerinde duralım. Kutup değişimi dünyada ve bedenlerinizde başladığında değişim aynı zamanda güneş sisteminde de meydana gelecektir. İşte bazılarınızın uzaylı astrofizikçilerden bilgi almasının nedeni de budur. Büyük bir kozmik kum fırtınasının içinden geçmiş olduğunuzu ve bir diğerinin de ortasında bulunduğunuzu biliyorsunuz değil mi? Sadece güneşinizden değil Merkezi Güneşten de gelen meteorlar ve farklı ışınlar dünyanızda büyük radyoaktif enerjilerin depolanmasına sebep olmaktadır. Eğer sağladığımız koruma olmasaydı dünyanız uzun yıllar önce yok olabilirdi, bu yüzden asla bizsiz olamayacaksınız! Ayrıca paralel yaşamlar kavramını da anlamalısınız, siz yukardaki yüksek benlik olarak aşağıdaki sizi koruyorsunuz. Işık işçileri burada olduğu sürece bu gezegen asla yok olmayacaktır.


Soru- Kötü niyetli uzaylı varlıkları durdurmak için müdahalede bulunacak mısınız?

Korton- Pekala, biraz da bu konuda konuşalım. Kötü niyetli dediğiniz varlıklara, sizi ele geçirmek, yok etmek ya da sömürmek için burada bulunan enerjilere bir göz atalım. Önce iç dünyadaki alemden, orada yaratılmış uygarlıktan söz edelim. Kadim uygarlıkların, yani Lemurya, Atlantis, Paititi ve Adoma’nın tüm teknolojileri dünyanın iç kısımlarında daha da geliştirilmiş halde muhafaza edilmektedir. Böylece kutup değişimi meydana geldiğinde onlar dünyanın gözeneklerinden yeryüzüne çıkacak bilgi tohumları olacaktır. İç dünya gaz ve sıvılardan oluşmaktadır, dünyanın yüzeyini yaratmış olan aynı gaz ve sıvılardan. İşte bu gazların içinde dünyayı yeniden yaratacak tohumlar bulunuyor.
Sözünü ettiğiniz bu uzaylılar şu anda ne yapıyorlar? Birkaç ay önce Ashtar yağmur ormanlarınızda sürdürülen ağaçları yok etme ve toprağın yüzünü kazıma faaliyetlerinin amacının iç kısımlara ulaşmak olduğunu bildirmişti. Onlar toprağın altında enerjilerini demirleyebilecekleri mıknatıs tipinde bir enerji oluşturabilmek için toprağın üst tabakasından kurtulmak zorundalar. Gezegene manyetik tipte bir enerji tohumladıkları zaman buradaki varlıklarını kalıcı hale getirmiş olacaklar. Bu manyetik enerji dünyanızın yüzeyini mühürler, böylece iç dünyadaki alemlerin tohumları dünyanın gözeneklerinden dışarı çıkamaz. Beyaz Yıldız ise iç dünya alemini yukarı çekmeye çalışmaktadır, eğer dünyanın yüzeyi mühürlenmişse bu nasıl başarılabilir?
Toprağın yüzeyini kazıma işinde dünyanızdaki egemen güçlerin bu uzaylılarla işbirliği yapması bizi çok kızdırıyor. Bunun yanı sıra Büyük Sermaye, Üçlü Kurul ve bazı cemiyetler de onlara yardımcı oluyor. İnsanlara bu faaliyetin tamamen farklı bir şey için yapıldığını, daha çok sığır yetiştirmek için ormanların yok edilip otlağa dönüştürülmesi gerektiğini söylüyorlar, bu baştan aşağı yalandır. Dünyanıza bir bakın, kutsal topraklarda (Ortadoğu) sürüp giden çılgınlığa bir bakın. Bu çılgınlığın örgütlü inançlar kullanılarak yapıldığını söylemem sizi şaşırtır mı? Çılgınlık giderek yayılacak, Müslüman ve Hindu inançlarına da sirayet edecek ve Ortadoğuda büyük savaşlara yol açacak. Onlar şimdi petrol sıkıntısının giderek artmasına sebep oluyorlar, birkaç hafta içinde petrol fiyatlarının çok yükselmesi bekleniyor. En fazla iki ay içinde petrol fiyatlarının tırmanışına tanık olursanız şaşırmayın. Onların yöntemi gizli iş görmektir, ama korkmayın ve ışığın her zaman galip geldiğini hatırlayın. Bunları size bilmeniz için söylüyoruz, korkmanız için değil. Şimdi sorularınızı cevaplayabilirim.


Soru- Ben Pleiadeslileri merak ediyorum. Bir dergide kendi gezegenlerinde başlarının dertte olduğunu okudum, bu doğru mu?

Korton- Bildiğiniz gibi Pleiades yıldız sistemi güneş sisteminin denge noktasıdır, yani güneş sisteminde ortaya çıkan pek çok bilgi ve olay Pleiades’ten geçer. Sadece sizde değil, diğer gezegenlerde de şaha kalkmış büyük isteri yüzünden Pleiadesliler karmaşa yaşıyorlar, oradaki Halk Konseylerinin yeniden dengeye kavuşması gerekiyor. Hatırlarsanız Atlantiste de atom enerjisini ele geçirip onunla oynamaya karar veren bir grup insan vardı, sonunda tüm kıtayı havaya uçurdular. Pleiadeste Halk Konseylerinin içinde de bir grup insan var ki sizin deyiminizle biraz kargaşa yaratmaya çalışıyorlar, üstatların yapmamızı istedikleri şeyin tam tersini yapmaya çalışıyorlar.
Son yıllarda Pleiadesten gelen harika öğretilerle bombardıman edildiniz, ama öte yandan Pleiadeslilerin birbirleriyle mücadele ettiklerini de işittiniz. Bu kafanızı karıştırıyor ve kime inanacağınızı bilemiyorsunuz. Bu küçük radikal gruplar, buradaki spiritüel toplulukların büyük bir hüsrana uğrayacağını, yenik düşeceğini ve bu durumun Pleiades yıldız sistemini de tehlikeye sokacağını düşünüyorlar. Biz bu durumu, tıpkı mecliste parlamenterlerinizin tehlike arzetmeyen tartışmalarını izlediğiniz gibi izliyoruz. Sonuçta burada neler oluyorsa orada da aynı şeyler oluyor.
Yine iç dünya konusuna dönelim ve dünyanızın iç kısımlarına bir göz atalım. Zihninizde Aden olarak bildiğiniz yere gidin ve onun içine girin. Paititi uygarlığı zamanında kısa bir devre boyunca Aden uygarlığı yaşandı. Bu gezegende ortaya çıkmış tüm ruhsal değerlerin dengelendiği bir zamandı bu, farklı kültürlerden devşirmesi gereken her şeyi devşirmişti.


Soru- Siz dünyanın içinin boş, yani oyuk olduğunu mu söylüyorsunuz? Biz üçüncü mü, yoksa dördüncü boyuttan mı söz ediyoruz?

Korton- Oyuk, ama onu içi boş bir çörek gibi düşünmeyin. Ne üçüncü ne de dördüncü boyut, biz daha çok altıncı ve yedinci boyutlardan söz ediyoruz. Fiziksel olarak dünyanızın yer kabuğuyla yer özeği arasındaki kısmının birçok katmana sahip olduğunu anlamanız gerekiyor. Onun çeşitli düzeyleri var. İç dünyada da bir güneş var, bu Merkezi Güneşle, sizin güneşinizle ve birçok sistemin güneşiyle direkt bağlantılı iç güneşlerden biri! Dünyanın içini oyuk ve boş olarak algılamayın, o katman katmandır, ama bu katmanlar muazzam büyüklüktedir. Hiç yer altı mağaralarından birine girdiniz mi? İşte dünyanın içi de onlar gibidir, o denli mağara dokusuna sahiptir. Orada hava kirliliği diye bir şey yoktur, otomobil de yoktur. Elbette bazı taşıtlar kullanılmakta, iç dünyalı varlıkların her yere yürüyerek gittiklerini sanmayın, sadece düşünce transferi yoluyla yolculuk yapmazlar.
Atlantik Okyanusundaki Bermuda Üçgenini biliyorsunuz, uzay gemileri bu kapıyı kullanırlar. İkinci Dünya Savaşı sırasında diğer güneş sistemlerinden gelen misyoner varlıkların bir atom savaşına müdahale etmelerini sağlamak için Bermuda Üçgeninin açık tutulduğundan bahseden öyküyü duymuşsunuzdur. Dünyanın iç kısımlarında uzay gemileri için yer altı üsleri bulunduğunu biliyor musunuz? Orada hayvanlar da var, hem de bir sürü. Tarih öncesi hayvanlar, hatta henüz tanımadığınız, ama gelecekte dünyada yaşayacak başka hayvanlar da var. Sizin hayvan olduğunuzu söylemek istemiyorum, ama eğer ruhsal özünüzün evrim devresine bakarsanız birçoğunuz bir zamanlar yunus balığı, kurt, yarasa vb idiniz. Amerika yerlilerinin, hayvan ruhlarının gücünü neden öylesine çekici bulduklarını sanıyorsunuz? Çünkü bir zamanlar hepiniz hayvan düzeyinden geçtiniz, örneğin yunusların dünyadaki en akıllı memeliler olduğunu biliyorsunuz, siz de memelisiniz ve memeli deniz hayvanlarıyla soy olarak bağlantılısınız. Birçoğunuza yunusların neden o kadar çekici geldiklerini sanıyorsunuz? Buna rağmen yunuslar yine de hayvanlar, bunun üzerinde biraz düşünün, insan ırkı sadece bir düzeydir.


Soru- Yirmili ya da otuzlu yıllarda keşif gezisi yapan Byrd adlı bir amiral, Kuzey Kutbunda iç dünyaya giden eşiği buldu ve garip bir deniz uçağıyla Üstat ya da Bilgelik Üstadı denilen birine götürüldü. Bu Üstat amirale iç dünya hakkında bir sürü şey anlattıktan sonra uzun boylu, sarışın, Almana benzeyen biri amirali deniz uçağına geri götürdü. Tam ayrılırken adam Byrd’a Almanca “Auf wiedersehan” (Hoşçakalın) dedi. Bu olayı bir kitapta okudum, tabii doğru olup olmadığını bilmiyorum.

Korton- Alman ırkının çoğunun “yabancı” olduğunun farkındasınız. Dış evrenin çok gelişmiş bir ırkı, Alman ırkının tohumlarını dünyanıza ekmiştir. Tabii tüm Alman ırkını değil, bazılarını. Ne yazık ki bu ırktan bazı varlıklar o kadar iyi değildi, mesela Hitler bu ırkın karanlık tarafındaki biriydi, ama genlerinde yıldız tohumu enerjisi taşıyordu. Onlara Ari ırk dendiğini biliyorsunuz, bir zamanlar onlar da gezegeni ele geçirmeye çalıştılar. Ashtar ve Athena gibi uzaylı komutanların uzun boylu, sarışın ve çok güzel varlıklar olduğunu elbette biliyorsunuz. Dış evrenden gelen bu Ari ırkın çoğunluğunu güzel ve barışçı varlıklar oluşturur.


Soru- Eğer içimizden biri iç dünyaya yolculuk yapacak olsaydı, fizik beden üzerinde ne tür ayarlamalar yapılması gerekirdi?

Korton- Eğer başka bir boyuta geçme fırsatınız olsaydı fizik bedeniniz şimdi olduğu gibi kalır, ama bedeni oluşturan öz, sizin deyiminizle aura alanı askıya alınır ve dönüşünüzü beklerdi, bu arada tüm bedeniniz yeni bir ruhsal özle (aura alanıyla) örtülürdü. Siz onlara altın ve gümüş kordonlar diyorsunuz. Gümüş kordonunuz hala size bağlı olacak, ama yeni bir solunum aygıtının içine yerleştirilerek o beden içinde yeni boyuta geçecektiniz. İşte bu yüzden şu dönemde hücresel yapınız yeniden ayarlanıyor. Daha önce oksijenden söz ediyorduk, dünyadaki oksijen miktarı çarpıcı biçimde değişecek, zaten şimdiden değişmiş durumda. Oksijen çok incelecek, incelecek derken zenginleşecek demek istiyorum, yani yüksek boyutlardaki oksijen tipiyle aynı olacak. Daha yüksek bilinç hallerine geçtiğinizde başınızın hafiflediğini, aşırı zindeleştiğinizi hissedersiniz öyle değil mi? Çünkü o sırada, örneğin meditasyon sırasında çok daha zengin bir özü solumaktasınızdır.
Fizik bedenleriniz şimdiki haliyle başka bir boyuta geçmeye muktedir değildir, şu halinizle iç dünyaya geçemezsiniz. Bu yüzden uzay gemilerine götürülen kişilerin çoğu fazla bir şey hatırlamaz, çünkü üçüncü boyuttaki aura alanları askıya alınarak gemiye alınmışlardır. Eğer dördüncü boyut anlayışına sahip değillerse dördüncü boyutta yaşadıkları şeyi algılayamazlar. İşte bu yüzden çoğunuz rüya görürken büyük bir düş kırıklığı yaşarsınız, çünkü rüyada öze sahipsinizdir ama kompozisyona değil!


Soru- İç dünyada iyi varlıklar olduğu gibi iyi olmayan varlıklar da var mı? Yer altındaki üslerde bulunan negatif varlıklar üçüncü mü yoksa dördüncü boyutta mı bulunuyorlar?

Korton- Onlar iç dünyaya giremezler, titreşimleri oraya uygun değildir. Ama yer altındaki üslerde yaşayan negatif varlıkların dördüncü boyutta olduğunu söyleyebiliriz. Şunu unutmayın, nasıl üçüncü boyutta müzisyenlerden tecavüzcülere kadar her tür varlık varsa, dördüncü boyutta da grilerden beyazlara kadar çeşit çeşit varlık var.


Soru- Negatif varlıkları gözetliyor musunuz? Bize zarar vermeye çalıştıklarında engellemeyi düşünüyor musunuz?

Korton- Sorun onları engellemek değil, ışık için çalışanların bu gerçeğe daha ne kadar sırt çevirecekleridir. Onların size zarar vereceklerini düşünmekten vazgeçmelisiniz, ama orada olmadıklarını da sanmayın, çünkü oradalar! Dün gece Sananda ve Boron ile oturup konuştuk, bu konuda size bilgi vermeye karar verdik. Evet negatif varlıklar var, onlar gezegeninizdeler. Düşünmek, yaratmak ve tezahür ettirmek mümkündür, inandığınız ve hissettiğiniz şeyi yaratırsınız. Eğer bu varlıkların yaptığı şeyler konusunda korkuya kapılırsanız onları daha da güçlendirmiş olursunuz. Onlar sizi kullanmaya çalışıyorlar, tıpkı egonun toplum bilincini kullanıp sizi düşük bir bilince mahkum ettiği gibi! Evet griler sizin korkularınızı kullanırlar, “Aman Tanrım griler dünyamızı mahvedecekler” diye düşündüğünüz sürece sizden beslenirler. Ama olduğunuz yerde dikilip “Orada olduğunuzu biliyorum. Ben ışıktan yanayım, siz beni etkileyemezsiniz” demelisiniz, yapmanız gereken şey budur. Ama düşüncelerinize çok dikkat edin, çünkü düşünce süreciniz önemlidir. Grup olarak bir araya gelin ve onlara sevgi gönderin.
Bazı bölgelerde fiziksel, bazı bölgelerde eterik tünellerle birbirine bağlı yer altı kentlerinde yaşayan bu varlıklar dördüncü boyutta ve daha üst boyutlarda bulunurlar. Tıpkı ışıktan yana ruhların demirlediği gibi, Draco ve Zeta Reticulili varlıkların gönderdiği karanlık ışını bulundukları yerlere demirlemeye çalışırlar, bu karanlık ışın değişik bölgelerden, hatta dış evrenden gelir. Ama karanlık varlıklar iç dünyaya giremezler, hatta yaklaşamazlar bile, daha önce de açıkladığım gibi iç dünyadan gelen enerjileri mühürlemek için çalışmalar yaparlar.
Beyaz Yıldız hedefine yaklaşırken çeşitli enerjiler yayar. Kuyruklu yıldızlar, kayan yıldızlar, göktaşları bunlardan bazılarıdır. Bu enerjilerin yaptığı şey tohum ekmektir. Tohumlar dünya atmosferine girdiğinde dünyanın geleceği için, yeni uygarlıklar ve yeni topraklar için gerekli malzemeyi iç dünyadan yukarı çekerler.
Beyaz Yıldız Elohim ırkına, yani dünyaya doğa yasalarının tohumlarını eken Kiklopslara yardım eden aynı yıldızdır. Beytlehem yıldızı dünyaya Mesih bilincini getirdiğinde yeryüzünde yaşayanlar sevgiden ve yardımlaşmadan habersizdiler, gerçi kadim Mısır ve Babil döneminde yaşamış bazı kral, kraliçe ve rahipler ışık işçileriydiler. Daha sonra Beyaz Yıldız İsayı getirdi, ama İsa burada enkarne olduğunda Mesih bilincine sahip değildi, sadece ışığın bir öğrencisiydi. Yıldız, genç adam Tanrının inayetine mazhar oluncaya kadar dünyanın atmosferinde bekledi.
Ve Yıldız 2000 yıl sonra tekrar geliyor, 2011 yılında yörüngesine oturması, en azından atmosferinizin dışına ulaşması bekleniyor. Peki o ne getirecek? Size liderlik yapacak birini değil, Mesih bilincini getirecek. O güne kadar sağ kalmayı başarmış olanlar yeni bir dünya ve yeni bir uygarlık görecekler, gerçekleşecek yeni bir takdir-i ilahi görecekler. Bu hepinizin ulaşmaya can attığı, gerçekleşmesi için çabaladığınız bir şeydir.
Gelin bir an için 2000 yıl öncesine gidelim ve Beytlehem Yıldızının içine bir göz atalım. İsa’nın yüksek benliği Sananda, Meryem’in yüksek benliği Meryem Ana ve Yusuf’un yüksek benliği Yusuf Baba koltuklarında oturmuş, holografik bir aygıt vasıtasıyla yanlarında oturan Sananda adlı enerjinin İsa adlı enerjiyle birleşmesinden sonra aşağıda olup bitenleri izlemektedirler. Son olarak şunu söylemek istiyorum. Sizin yüksek benlikleriniz de şimdi muazzam büyüklükteki Beyaz Yıldız’ın içinde bulunuyor ve burada ne olup bittiğini biliyor! (Sayfa: 121-146)

BEYAZ YILDIZ, YÜKSEK BENLİKLER VE MESİH BİLİNCİ

Şimdi izin verirseniz birkaç yıl içinde dünyada yaşanacak değişiklikler hakkında konuşacağım. Beyaz Yıldız dünyaya yaklaştığı ölçüde mevsim değişikliklerine, yerkürenin nabız atışlarında farklılıklara, kıta sahanlıklarında tektonik hareketlere, okyanuslarda gelgit olaylarına ve dünyanın içinde hücresel değişimlere yol açacaktır. Daha evvel söylediğim gibi hücreleriniz genişleyip büyürken dünya ananın hücreleri de genişleyip büyüyecektir.
Yıldızın yaklaşması, dünya ananın yeni bebeğini doğurmak için çektiği sancıların sona ermekte olduğunun işareti olacaktır. Bazı Kızılderililer, küllerinden yeniden doğacak anka kuşunu dünyanın doğuracağına inanmaktadır. Biz bunu anlayacağınız bir terminolojiyle anlatıyor ve Aden’in yeniden meydana çıkacağını söylüyoruz. Evet, dünyanın içinden dışarı çıkmaya hazırlanan bir enerji var, ona Tanrının kozmosunun derinliklerinden gelen bir mıknatıs (Beyaz Yıldız) yardımcı oluyor. Böylece dünya ananın hücreleri genişlemeye başlıyor, onlar genişlerken hava koşulları değişiyor ve yerküre hareketleri meydana geliyor.
Önümüzdeki yıllarda yerküre değişiklikleri çok hızlı, çok ani olacak. Toplumunuzda bu olayların meydana geleceği zamanı önceden tahmin edebilmek için ellerinden geleni yapan bazı insanlar var, sözüm ona bilimden uzaklaşan bu bilim adamları sadece iç dünyadan değil doğadan da bilgiler almaya başlayacaklar. Bedenleri bazı yer hareketlerini ya da hava değişikliklerini aylar öncesinden hissedecek. Bu insanlar dünya ananın doğum sancılarına çok duyarlı olacaklar, onların misyonu belki de budur!
Şu hava sorununa da bir göz atalım. Bilim adamlarınız yağmurun nemin yoğunlaşması olduğunu, şimşekli ve yıldırımlı fırtınalara sıcak ve soğuk havanın ön cephesinin neden olduğunu söylüyorlar. Peki, yağmurun dünyaya yağan ruhsal maddenin fiziksel özü olmadığını nereden biliyorlar? Elektriğin, devinim halindeki varlıkların girdapsı enerjilerinin bileşimi olmadığını nereden biliyorlar? Gök gürlemesinin, eterik boyuttaki basıncın salıverilişinden başka bir şey olmadığını nereden biliyorlar? Son zamanlardaki hava koşullarının yıllar önce yaşanan hava koşullarından farklı olduğunu görüyorsunuz. St. Louis’de, Missouri’de, Arizona’nın bazı bölgelerinde, Mısır’daki Büyük Piramidin bulunduğu bölgede, Peru’daki bazı yerlerde aktif girdapsı devinim nedeniyle elektrik daha güçlüdür. Özellikle birçok ışık işçisinin bulunduğu bölgelerde elektriğin neden yoğun olduğunu hiç düşündünüz mü? Bu onların çektiği enerjinin açığa çıkışı olamaz mı? Bu konuda düşünmelisiniz, ilerde hava koşullarınız hakkında yeni bilgiler alacaksınız, belki de bu bilgiler bilim adamlarınızın bildikleri şeyler olmayacak.
Önümüzdeki iki yıl içinde okyanuslardaki faaliyetin büyük ölçüde değiştiğini fark edeceksiniz. Şu sıralarda özellikle memeli deniz hayvanlarında çok yüksek bir faaliyet hüküm sürmekte, çünkü kendilerini yeni enerjilere hazırlamaktalar. Sözünü ettiğimiz kuyruklu yıldızlar, Pasifik, Hint ve Atlantik okyanuslarına ağır dozlarda enerji saçacak, bu yıldızların birçoğu fiziksel, birçoğu da eterik yapıda olacak. Yunuslar bu devrede yardımınıza muhtaçlar, çünkü dünyanın değişimini kolaylaştırmak için suları hazırlamaya çalışıyorlar. Önümüzdeki birkaç yıl içinde bilim adamlarınız deniz tabanında yetişen çok çekici bir plankton ya da yosun bulacaklar. Bu sadece insanların kullanacağı bir besin maddesi olmayacak, dünya dışından gelip okyanuslarınızda yaşayan varlıkların da kullanacakları bir besin kaynağı olacak.
Acaba kaçınız yunus ve balinalarla işbirliği yapan ve okyanusların derinliklerinde yaşayan varlıklardan haberdarsınız? Bu plankton ya da deniz yosunu değişik gezegenlerden getirilmiştir. Onlar sonunda bir enerji formuna ya da okyanus tabanında kolayca yetişen bir besin kaynağına dönüştüler. Ayrıca onlar sanayicilerinizin sürekli denize boşalttıkları toksinlerin etkilerini yok etmek ya da stabilize etmek için de kullanılmakta. Toksinlerin, kimyasal maddelerin ve bu planktonların birbirleriyle karışması denizlerde su kasırgalarına sebep olabilir. Bu hareketlerden kaynaklanan gelgit dalgaları büyük adalarınıza ya da kıyı bölgelerinize fazla zarar vermeyecek, çünkü hareket çoğunlukla okyanusların en derin kısımlarında meydana gelecek. Beyaz Yıldız yaklaştıkça bu hareket artacak.
Size Beyaz Yıldız hakkında söylemek istediğim son şey şu: Onun gelişine hazırlanmanız için size yeni bilgiler vereceğiz. Bu arada bilim adamlarınızın ve astronomlarınızın asteroit kuşağının değişir gibi, Samanyolunun genişler gibi görünmesi karşısında nasıl şaşırdıklarını, bu manzarayı nasıl hayranlıkla izlediklerini gözlemleyin. En önemlisi, eğer hala görmemişseniz geceleri gökyüzünde beliren morluğu görmeye çalışın. Beyaz Yıldızdan yayılan şeyler sonsuzdur. Unutmayın ki o daha evvel dünya katına asla nasip olmamış bir Mesih bilinci getirmektedir. Bu yüksek benliklerinizle ve Mesih benlikle bir olacağınız zamandır. Soru sormak isteyen var mı?


Soru- Okuduğum bir kitapta uzaylı kardeşlerimizin nükleer bir savaşa müdahale edecekleri yazıyordu, bu doğru mu?

Korton- Söyledikleriniz yanlış değil, ihtiyaç duyulduğunda harekete geçmeye hazırız. Ashtar’ın yıllar önce açıkladığı dünya insanlarını tahliye projesi de bununla ilgilidir. Eğer nükleer bir savaş çıkarsa müdahale edeceğiz. Şu anda biz nereye bakıyoruz? Ortadoğuya, kutsal topraklara. Bu bölge aktive olmuş durumdadır, çünkü Beyaz Yıldız artık pozisyona giriyor. İs-ra-el ya da İsis-Ra –Elohim, bu yere her ne isim veriyorsanız, bu bölge bir kez daha büyük bir değişim geçirecektir. İsrail kasabalarının altında bir fener olarak hizmet verecek olan ve Yıldıza yol gösteren altın mekanlar var. Belki de, belki diyorum çünkü durum değişebilir, Yıldız dünyaya yaklaştığında konumlanacağı ilk yer orası olacaktır. Bunun ne kadar önemli olduğunu anlıyor musunuz? Hazır olmalısınız, hazır olmadığını düşünenler asla hazır olamayacaklar.


Soru- Hubble teleskobunun merceklerinin yerlerine iyi yerleştirilmediğini söylüyorlar, milyar dolarlık bir aygıtın mercekleri nasıl yanlış yerleştirilebilir, uzaya göndermeden evvel bu nasıl fark edilmez? Ben bunun bir yalan olduğunu düşünüyorum, bana kalırsa teleskop uzayda birileri tarafından kurcalanıp bozuldu, sizce teleskobu kim bozdu?

Korton- Size aylarca önce uzaya insan ırkının ve uzaylı kardeşlerin özgür iradesine müdahale edecek bir aygıt yollandığı takdirde bozulacağı söylenmemiş miydi? Sanıyorum söylenmişti. Onların o teleskobu örneğin Kaliforniya eyaletine yöneltip söz gelimi Garfield sapağındaki evi gözlem altına almayacaklarını nereden biliyorsunuz? Teleskobu ışık gemilerinden birine yöneltip onu gözlem altına almaya kalkışmayacaklarını nereden biliyorsunuz? Buna asla izin verilemez, işte bu yüzden teleskop Ashtar Kumandasındaki görevliler tarafından bozulmuştur. Uzay mekiklerinizden biri infilak ettiğinde bunu kimin yaptığını sanıyorsunuz?
(Sayfa: 147-157)



Hiç yorum yok: